Süreya’nın kırılmaları...
İlhan, yıllar süren araştırmanın ardından Cemal Süreya’nın hayatını sahneye taşıyor.
Cemal Süreya’nın asıl adı Cemalettin Seber. Acılarla dolu yaşamını edebiyatı ile besleyen sürgün şair. Rivayete göre bir aşk iddiasında soyadından bir “y” harfini kaybetmiş yazar. Tiyatro Ayme Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Nurkut İlhan, yıllar süren araştırmaların ardından sahneye uyarladığı Cemal Süreya’nın hayatına ilişkin oyunu Cumhuriyet’e anlattı.
40 yılı aşan tiyatro mücadelesinin ardından Mehmet Nurkut İlhan ile hem yazıp hem de oynadığı oyunun ardından “Ben Cemal Süreya Şiir Adamm” adlı oyununu konuştuk. Tiyatroyu izlemeye gelen konukları ile tek tek ilgilenerek misafir eden İlhan, Süreya’nın şiirlerine yaşam verdiği oyun için yıllarca süren araştırmasını, defalarca yazılmasının ardından her izleyici ile buluştuğunda değişip gelişen oyunun hikâyesini anlattı. Süreya’nın hayatından kırılma noktalarının anlatıldığı bir saatlik oyun, 19-28 Mart’ta ve 12-26 Nisan’da Fade Sahne’de tiyatro seyircisi ile yeniden buluşmaya hazırlanıyor.
Her oyun yeni bir serüven. Bu oyun ve sizin için Cemal Süreya serüveni nasıl başladı?
Tiyatro Ayme, tiyatroların kapandığı bir dönemde yeni bir soluk. Aslında büyük bir delilik. İstedik ki bu az bilinen yazarların, şairlerin ya da edebiyat insanlarını yeniden gündeme getirelim. Bunu yaparken de tüm hayatlarını değil de dokunmalar olarak düşündük. İlk olarak da Cemal Süreya’dan yola çıktık. Cemal Süreya, aslında üç yıl önceki bir araştırmadan başladı. Şair bir arkadaşımız “ben yazarım” dedi. Fakat o şair gözüyle ve şiirsel anlatımlı oldu. Sonra bir başka arkadaşımız yeniden yazdı ve onu da didaktik bulduk. Oyun 90 dakika kadar sürüyordu, sonra kendimiz yazmaya karar verdik. Oyunu birlikte yazdığım arkadaşım Mehtap Temiz ile bir araştırma yapmaya karar verdik. Cemal Süreya’nın önemli noktalarını metne taşıyıp, sonrasında da aralara şiirler yerleştirelim dedik. Öykü böyle çıktı. Aslında ilk oynadığımızda şiirsel bir anlatım vardı. Şiirsel oynadım tabii öyle olunca lezzeti, lirik tavrı çıkmadı ortaya. Yani ben de bundan rahatsızlık duydum.
Oyunda farklı nesneleri insan olarak kulladınız. Bunun hikâyesi nedir?
Oyun gelişirken biz sandalyeleri obje olarak kullanalım çünkü oyunda çok karakter var, çok mekân var dedim. İtfaiye Meydanı’na sandalye araştırmasına gittim. Bir sahafa gittim. Saldalyeleri oradan, masayı devlet tiyatrosundan zimmetli aldım tabii. Daktilo da 70 yıllık, bir arkadaşım verdi. Provayı aldık o zaman provada müzikleri efektten veriyorduk. Ben rahatsızlık duydum bundan “Efektten gelince beslemiyor” dedim. O zaman Dursun Özdil’e “Böyle bir projemiz var, sen buna müzik yapabilir misin?” dedim. “Tamam” dedi. Oyun müzikle beslenince daha güzel oldu.
Oyunda birçok sosyal mesaj mevcut. Bunları neden eklemek istediniz?
Günümüz ile bir sorgulama yaşayalım istedik. Teknolojiyle ilgili gözlem yaptım. Kızılay’daki kafelere gittim orada sevgili olan arkadaş grupları olan gördüm fakat çoğunun sohbet etmediğini gördüm. Yani telefonla mesaj atıyor karşısındakine laf söyleyeceği yerde. “İnsan duygusu asla tek tuş olamaz” diye düşünüp repliği ekledik oraya.
‘İki sürgünün selamı' Oyunda iki Nâzım Hikmet şiiri kullanmanızın özel bir nedeni var mı? Oyunun finalinde Süreya’nın hayatını sandalyelerle yeniden çiziyorsunuz. Bunu nasıl yorumladınız? Cemal Süreya günümüzde gençler arasında popüler bir şair. “Bir dizesini alıp mesaj atalım bir yerde kullanalım” şeklinde yaklaşılıyor. Hayatı hiç bilinmiyor... |
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi