'Tampon bölge' masada

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Suriye'ye tampon bölgeyi "ciddi olarak" düşündüklerini söyledi.

'Tampon bölge' masada
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.12.2011 - 17:04

Hükümetin iki bakanından "tampon bölge"yle ilgili iki farklı açıklama geldi. Suriye'ye uygulanacak yaptırımları dün açıklayan Ahmet Davutoğlu tampon bölgeyi düşünmediklerini söylemiş, "İnsani gerekçeler söz konusu olursa uluslararası toplumla gerekli adımlar atılır. Ama şu anda öncelik Arap inisiyatifi" ifadelerini kullanmıştı.

Bugün Arap basınına açıklamalarda bulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise tampon bölgeyi "ciddi olarak" düşündüklerini söyledi.

Suriye halkının günlük hayatında, alınacak tedbirlerden zarar görmemesi gerektiğini belirten Arınç, konuşmasını şunları söyledi:

''Rejimler gelip geçicidir ama halk bakidir. O yüzden Suriye'nin Türkiye'den en önemli ihtiyacı su meselesidir. Suda kısıntıya gitmemiz halinde Suriye bundan büyük zarar görür, tarımda da başka konularda da suya çok ihtiyaçları var, bir milimlik suda kesintiye gitmeyeceğiz. Bu en tabii ihtiyaçtır, bunda bir kısıtlama düşünmüyoruz. Elektrik tabii bir ihtiyaçtır, elektrikte kısıntı düşünmüyoruz. Ama devlet bazında, Merkez bankaları, siyasi temaslar ve ticari anlamda ciddi önlemler aldık. Bu önlemlerden Türkiye olarak maddi zararlar görebiliriz. Ama biz bunu göze alacağız, yeter ki Suriye'deki rejim bu tedbirlerin uygulanmasıyla bir noktada demokrasiye dönüşüm konusunda karar versin. Suriye içindeki muhalifler ve muhalefet hareketini destekleyenler kendi çalışmalarını yapabilirler, biz bunun ne örgütleyicisiyiz ne de öncüsüyüz. Onların yapabilecekleri konular kendilerince bellidir. Türkiye olarak bu konuda daha fazla bir katkıyı onlarla ilgili söylemem mümkün değil. Ancak tampon bölge dediğimiz, Arap Ligi'nin de yeri geldiğinde kullanabilecek tedbir olarak gördüğü hususu ciddi olarak düşündüğümüzü söyleyebilirim. Şu anda böyle bir tedbir konuşulmamıştır ancak gelişmeler karşısında ihtiyaç olduğunda Türkiye tampon bölge konusunda Arap Ligi ile birlikte hareket edecektir.''

 

Türkiye - İran ilişkileri

Mısır'da yayın yapan El-Ahram Gazetesinden Beşir Abdülfettah'ın ''Türkiye-İran ilişkileri, iyi komşuluk çerçevesi içerisinde, çıkarlar ve güçlerin dengesi üzerine kurulmaktadır. Özellikle de Atlantik Paktı'na ait olan füze kalkanından dolayı, Türkiye ile İran arasında bir gerginlik söz konusu. Bu iki ülke arasındaki ilişkinin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine Arınç, Türkiye ile İran arasında hükümetler arası, parlamentolar arası ilişkilerde hiç bir sorun olmadığını belirterek, İran üzerinde pek çok ülkenin belli amaçları olabileceğini, İran'la ilgili politikalarının Türkiye'den farklı da olabileceğini söyledi.

Türkiye'nin, İran'ı haklı bulduğu konularda İran safında yer aldığını belirten Arınç, ''Ama bu İran'ın insan hakları konusunda da, bir ülkenin egemenliği konusunda da, haklarını kullanabilmesi konusunda da ortaya çıkan sonuçlardır. Yoksa Türkiye'nin dış politikadaki temel hedefi; her ülkenin olduğu gibi kendi ulusal çıkarlarıdır. Ulusal çıkarlarımız, İran'ın çıkarlarıyla ne kadar örtüşürse, İran ile ilişkiler o kadar sağlıklı olmuştur'' dedi.

Füze kalkanının aslında bir radar sistemi olduğunu ve NATO konsepti içinde değerlendirildiğini, bu radarın gözetleyiciliğinin İran'ı hedef aldığının söylenemeyeceğini belirten Arınç, şöyle konuştu:
''Yaptığımız sözleşme ve içindeki şartlara göre, İran veya bir başka ülkeyi tehlike olarak gördüğümüzü hiç kimse iddia edemez. Bu bir spekülasyon konusudur. İran'ın Türkiye'deki bu gelişmeden tedirgin olmasına da hiç bir zaman mahal yoktur, bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama İran'daki yetkililerin, geçenlerde bir tuğgeneralin beyanları yanlış, yersiz beyanlardır. Yani Türkiye'den böyle bir tehlike geldiği anda buna mukabele edeceklerini söylemek yakışıksız bir davranıştır. Bunu yanlış bulduğumu ifade ediyorum. Biz İran'ın çıkarlarını da en az kendi çıkarlarımız kadar önemsiyoruz. İran'ı hiç bir zaman düşman veya tehlikeli ülke olarak görmüyoruz. Bugüne kadar İran konusundaki tutumumuzun ne kadar İran tarafından benimsendiğini geçmiş kaynaklara bakarsanız görürsünüz. Ama NATO konsepti içinde yer alan Türkiye'nin, komşularımız ve bölgeyle hiç bir tehlikeyi, paragrafın veya bölümün içine koymadan, sadece bir füze öncelikli sistemi hayata geçiriliyor olmasından, İran'ın tedirgin olmasını anlamak mümkün değildir. Bunu bir iç politika malzemesi olarak gördüğümüzü ifade edelim. Nükleer enerji konusunda İran'ın üzerine en büyük hakaretler, en büyük etkileyici konuşmalar, ambargolar vesaireler yapılırken, nükleer enerjinin her ülkenin hakkı olduğunu söyleyen sadece Türkiye olmuştur. Eğer bundan nükleer silah çıkacak ve bundan endişe duymak gerekirse öncelikle elinde nükleer silah bulunan ülkelere karşı da bir yaptırım uygulanması gerektiğini yine dünyada sadece Türkiye söylemiştir. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. İran'ın da spekülasyonlara yol açacak böylesine sorumsuz beyanlara izin vermemesi gerekir diye düşünüyorum.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler