Tarihle yüzleşebilmek
Günter Grass, bir yazarın, çoğunluğun değil azınlığın düşüncelerini dile getirmesi gerektiğini vurguladı. Yaşar Kemal de, her gerçek sanatçının savaşa ve zulme başkaldırdığını, sanatın bir başkaldırı olduğunu söyledi.
İki büyük yazar, Günter Grass ile Yaşar Kemal’in önceki gün gerçekleşen sohbetinde siyaset, insanlık sorunları, edebiyat, azınlıklar gibi pek çok konu gündeme geldi. Türkiye-Almanya Kültür Forumu’nun Onursal Başkanları Günter Grass ve Yaşar Kemal, Mayıs 2009’da Berlin Sanat Akademisi’ndeki buluşmalarından bir yıl sonra Goethe Enstitüsü’nün, “Avrupa Edebiyatı Türkiye’de - Türkiye Edebiyatı Avrupa’da” projesinin etkinlikleri kapsamında İstanbul’da bir araya geldi. Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ndeki buluşmanın moderatörlüğünü Türkiye - Almanya Kültür Forumu sözcüsü Osman Okkan yaptı.
Tarihle hesaplaşma
Günter Grass - Türkiye kendi azınlıklarını tanımanın da ötesinde gurur duymalıdır. Asıl çoğunluk ve kültürel zenginlik budur. Benim kuşağımdan yaklaşık 14 milyon kişi yerlerinden yurtlarından atıldılar. İnsanların bu yaşananları kabul etme süreci çok yavaş oldu. Bana hep “politik bir yazar mısın” diye sorulur. Hayır, benim böyle sıfatlara ihtiyacım yok. Evet, ben bir yazarım ve politikanın etkisini görüyorum. 1997’de Yaşar Kemal’e ödülünü takdim ederken onu sadece kitaplarından tanıyordum. (Onun kitaplarını okuyunca kendi memleketlim gibi hissetmiştim.) Yaptığım ödül konuşmasında onun kitaplarından alıntılar yapmıştım. Yaşar Kemal’in dehşet verici bir cümlesi vardı: “Türk edebiyatının okulu cezaevidir”. Bu cümlenin içinde maalesef günümüze kadar gelen gerçek yatmakta.
O konuşmamda Almanya’nın Türkiye’ye ve siyasi mültecilere karşı politikalarını eleştirmiş, Almanya’nın Türkiye’ye yaptığı silah ihracatını “lanetlenesi bir ticaret” sözleriyle eleştirmiştim. Tarihle nasıl yüzleşebiliriz konusunda karşılıklı bir şeyler öğrenebiliriz. Tabii ki biz tarihimizle gurur duyuyoruz demek istemiyorum, ama en azından Almanlar tarafından gerçekleştirilen bu cinayetler sadece işleyen kuşaklar tarafından değil onların ardından gelen kuşaklar tarafından da üstleniliyor. Bu tecrübeden yola çıkarak Türkiye’de de insanların 1915-1916’daki Ermeni cinayetlerine sırtlarını dönmemeleri gerekiyor.
Romanın gücü
Yaşar Kemal - Onca acıyı, zulmü, savaşı, doğa kırımını romanda yeniden yaratarak yaşayan insan, insan gibi yaşamayı özler ve değerlerine sahip çıkar. Her savaş, adı ne olursa olsun bir yıkım, bir ölümdür. Bugün dünyanın her yerinde milyonlarca insan sömürülüyor, 20. yüzyıl belki de insanlığın en acılı yüzyılıydı. Bugüne bakalım, savaşın, ölümün yanında mıyız? Yoksa barışın, kardeşliğin yanında mıyız? Çağımızda gerçek sanatçının yolunu şaşırması mümkün olmamalı. Çağımızda bir sanatçının yabancılaşma ve yozlaşma batağına düşmesi için çok az sebep vardır.
Sözün gücüne her zaman inandım. Roman sözlü sanatın en önemli koludur. Çünkü okuyucu bir romanı okurken okuduğu romanı başından sonuna kadar yeniden yaratır. Diyelim ki bir zeytin ağacı geçiyor romanda, okuyucunun bahçesindeki zeytin ağacı gelir romanın içine oturur. Bilimde ve sanatta atlamalar olamaz. Her yeni oluşum eski zincirin son halkasıdır.
Edebiyat ve azınlıklar
Günter Grass - Azınlıkların zulme uğradığı bir yüzyıldayız ve 21. yüzyılda hâlâ devam etmekte. Buna dikkat etmemiz gerekiyor. Bir yazar, çoğunluğun düşüncelerini değil, azınlığın düşüncelerini dile getirmelidir. Türkiye’de Ermenilerin öldürülmesi tabu haline getirilmiştir ve inkâr edilmekte. İnsanlar Hrant Dink’in katledilmesinin ardından büyük bir protesto gösterisi yaptılar. Gördüğünüz gibi biz sadece edebiyata bırakamayız bu etki görevini. Vatandaşlara da gözümüzü çevirmemiz gerekmekte.
Mesela Almanya’daki Yahudi soykırımını kabul etmekte o kadar zorlandım ki... Bunu kabul etmem zaman aldı. Böyle bir görev, Türk toplumu için de geçerli. Sadece Türkiye için değil, mesela İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda bütün eski sömürgeci devletlerin de arkasında çok korkunç bir geçmiş durmakta ve bu onların sırtında ağır bir yük... Dolayısıyla edebiyatın, kendi anlatım yöntemleriyle ve belleğe özel olarak yönelme olanaklarıyla bu geçmişi, bu olanları her an canlı tutmakla ilgili görevi vardır.
Romancının başı belada
Yaşar Kemal - Her gerçek sanatçı savaşa ve zülme başkaldırır. Sanat bir başkaldırıdır. Bildiğimiz ilk savaş karşıtı eser de “İlyada”dır. “İlyada”, savaş karşıtı bir ağıt destanıdır; her çağın şiiri, destanı, romanı olmuştur. Bizim çağımızda romancıların başları beladadır, çünkü insanları zulme, bütün kötülüklere karşı roman uyarırlar. Sözle yapılan sanat insanların kanında yüreğindedir. Bugün tüketim toplumu diye bir doyumsuzlar toplumu yaratılıyor. Bir yapay kültür yaratılmaya çalışılıyor. Roman, toplumu pisleyenler için bir tehdittir.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza