TBMM Genel Kurulu toplandı (05.10.2010)
TBMM Genel Kurulu, Başkanvekili Meral Akşener başkanlığında toplandı.
TBMM Genel Kurulu, 23. dönem 5. yasama yılının açılışı dolayısıyla 1 Ekim'deki özel gündemli toplantının ardından çalışmalarına başladı.
Genel Kurulda kabul edilen Danışma Kurulu önerisine göre, Devlet Yardımlarının İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sayıştay Kanunu Teklifi, gündemin ön sırasına alındı.
Genel Kurulda yarın, Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday arasından, Anayasa Mahkemesine 1 üyelik için seçim yapılacak.
TBMM Genel Kurulu, 12 Ekim Salı günü, CHP'nin, ''Seviye Belirleme Sınavı konusunda görevi kötüye kullandığı ve yetkisini suistimal ettiği'' gerekçesiyle Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik hakkında verdiği Meclis Soruşturma Önergesini görüşecek.
Genel Kurul, Salı günleri 15.00-20.00, çarşamba ve perşembe günleri ise 14.00-20.00 saatleri arasında çalışacak.
Susam'ın doğrudan gündeme alma teklifi kabul edilmedi
TBMM Genel Kurulunda, CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam'ın, kamu yatırımları sırasında zarar gören esnafa ilişkin kanun teklifinin, doğrudan gündeme alınması önerisi kabul edilmedi.
Önerisi üzerine söz alan Susam, Türkiye'nin hemen her ilinde, kamu yatırımları sırasında zarar gören çok sayıda esnaf olduğunu belirtti. Bunların arasında iflas eden hatta iş yerlerini kaybeden esnafın olduğunu ifade eden Susam, devletin, bu esnafın zararını karşılaması gerektiğini söyledi.
CHP Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük de söz konusu kanun teklifinin milyonlarca esnafı ilgilendirdiğini söyledi. Esnafın hak etmediği bir sıkıntıyla karşı karşıya olduğunu belirten Küçük, bu sıkıntıların bir an önce giderilmesi için teklifin Genel Kurulda görüşülmesi gerektiğini ifade etti.
Konuşmaların ardından yapılan oylamada öneri kabul edilmedi.
Akdağ, sözlü soruları yanıtladı
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, TBMM Genel Kurulu'nda sözlü soruları yanıtladı. Sözleşmeli personel uygulamasının ülkenin her köşesine hizmet sunabilmek için hayata geçirildiğini anlatan Akdağ, özellikle son yapılan düzenlemelerle bu personele eş durumlarıyla ilgili tayinlerinde kolaylık getirildiğini anlattı.
Sözleşmeli personel uygulamasının, ihtiyaç duyulan bölgede personelin istihdamına dayanan bir yöntem olduğuna dikkati çeken Akdağ, ''Dolayısıyla eş durumu tayini açısından mümkün olduğunca pozisyon bulunması durumunda eş durumu tayinleri yapılabilmekte ama bunun dışında yine vatandaşın ihtiyacını karşılamak açısından bu sözleşmelilik modelinin devamı uygun görülmektedir'' diye konuştu.
Akdağ, geçmiş yıllarda uygulanan yanlış politikalar nedeniyle ülkede özellikle hekim, hemşire ve fizyoterapist sayısının ülke nüfusuna göre çok geride olduğunu söyledi.
Sağlık personelini illere mümkün olduğunca dengeli dağıttıklarını belirten Akdağ, ilk defa hükümetleri zamanında ülkedeki sağlık personeli açığına işaret edildiğini dile getirdi.
Akdağ, ''Türkiye'nin şiddetle daha çok hekime, hemşireye ve fizyoterapist uzmanına ihtiyacı var'' dedi.
''Sezaryenle doğum uygulamasının önemli sağlık sorunlarından biri olduğunu'' vurgulayan Akdağ, sözlerine şöyle devam etti:
''Bazı bölgelerde yüzde 40'a yakın -bazı bölgelerde bunu da aşan- sezaryenle doğum oranı var. Bu konuda çok ciddi bir program başlattık. Bu yıl, sezaryenle doğum oranı artık artmadı. Hafif bir aşağıya dönüş de var. Bunun için bu programı sıkı bir şekilde takip edeceğiz. Sezaryenle doğum, bir normal doğum yöntemi değildir. Sezaryen bir ameliyattır ancak ihtiyaç durumunda başvurulmalıdır. Böyle keyfekeder, 'haydi sezaryenle doğum yapsın' demek yanlış bir şeydir. Bu maalesef, yıllar içerisinde hem hekimlerimizde hem de ailelerde yerleşmiş bir kültürdür. Bu kültürü değiştirmeye çalışıyoruz. Bunun için bir program yaptık ve bunu sıkı bir şekilde takip ediyoruz.
Bu konuda eğitim çalışmaları yapıyoruz. Kişisel sebeplerle sezaryeni tercih etmek isteyen anne adaylarını normal doğum yapmaya yönlendirmek amacıyla bir bilgilendirme kampanyasına başlıyoruz. Bunun için ihaleleri yaptık. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde tüm ülkede yaygın bir şekilde bu farkındalığı artırmaya çalışacağız.''
İhtiyaca bağlı olmayan sezaryen doğum yaptırma oranı yüksek hekimleri eğitime aldıklarını anlatan Akdağ, bugüne kadar 80 hekime bu eğitimin verildiğini ifade etti.
YÖK'ün, sezaryen doğum oranı çok yüksek olan üniversite hastanelerinde inceleme başlattığını belirten Akdağ, doğumları sezaryen açısından dosya bazında da incelediklerini söyledi.
Akdağ, hazırladıkları ''rıza formu'' aracılığıyla aileye ve sezaryen yapılması düşünülen kadına, ''bu uygulamanın ihtiyaç olmadıkça yapılmasına gerek olmadığını'' anlatmaya çalıştıklarını belirtti.
Domuz gribi aşısı
Recep Akdağ, bazı milletvekillerinin, geçen yıl alınan domuz gribi aşılarının akıbetlerine ilişkin soruları üzerine, aşının yapılmasıyla ilgili kararların Dünya Sağlık Örgütü tarafından alındığını anımsattı.
Türkiye'de oluşturulan Pandemi Bilim Kurulu tarafından alınan karar doğrultusunda başlangıçta 43 milyon doz aşı için bağlantı yaptıklarını anlatan Akdağ, ''Bu işin başında büyük bir sigortaydı. Ülkeler bunu yapmak istedi ama her ülke başaramadı'' dedi.
Aşının ülkede kullanım oranının düşük kalması nedeniyle sadece 11 milyon doz aşının getirildiğini belirten Akdağ, ''Daha sonra yine aşı kullanımı düşük kaldığı için bu 11 milyon dozun 5 milyon dozunu ilgili firmalarla görüşmeler yaparak, başka aşılar ve ilaçlarla değiştirdik. Yani onlara ödeme yapmadık. Sadece 6 milyon doz aşıya ödeme yaptık. Bunun 3 milyon dozunu kullandık. 3 milyon dozu da 'herhangi bir yeni virüs durumunda acilen kullanılabilir' düşüncesiyle stoklanmış durumdadır. Bu aşıların antijeni çok cüzi bir fiyatla değiştirilebiliyor'' diye konuştu.
Akdağ, 6 milyon doz aşı bedeli olarak yaklaşık olarak 69 milyon TL ödeme yaptıklarını kaydetti.
Sağlık Bakanı Akdağ, ''aile hekimliği'' uygulaması kapsamında sağlık ocağı veya sağlık evi kapatılmasına yönelik uygulama olmadığını ifade etti.
Bir başka soru üzerine Akdağ, baz istasyonlarıyla ilgili düzenlemelerin, Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu tarafından hazırlanan bir yönetmelik çerçevesinde yapıldığını anlattı. Bu yönetmelik uyarınca, baz istasyonu alan şiddetinin, Türkiye'de dünyada kabul edilen değere göre 4 kat azaltılarak 10 volt/metre olarak belirlendiğini anlattı.
Dünya Sağlık Örgütü'nün, ''Uluslararası Manyetik Alan'' adı altında bir proje yürüttüğünü hatırlatan Akdağ, ''Bu projenin insan sağlığı açısından sonuçlarını biz de bekliyoruz. Bu sonuçları değerlendireceğiz, gerekli görürsek yeni önlemlerin alınmasını ilgili kurulla görüşeceğiz'' diye konuştu.
Akdağ, yapılan bilgilendirme çalışmaları sayesinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının görülme sıklığının azaldığını bildirdi.
Gıda takviyelerinin satışı
Türkiye'de reçeteli ya da reçetesiz ilaçların tanıtımının yasak olduğuna dikkati çeken Akdağ, tanıtımı yapılanların, ''beslenmeyi destekleyici gıda takviyesi'' adı altında Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca ruhsatlandırılan bir takım ürünler olduğunu ifade etti.
Bu durumu fark ettikleri için yeni bir yönetmelik hazırladıklarını belirten Akdağ, ''Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler Yönetmelik Taslağı''nın, Başbakanlıkta yayımlanma aşamasında olduğunu belirtti.
Akdağ, yönetmeliğe göre, bu ürünlerin belli prensipler çerçevesinde ve ancak eczanelerde satılmasını kural haline getirmek üzere olduklarını söyledi.
Fezlekeler gündemde
Aralarında CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bulunduğu ve milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin 31 dosya meclise geldi.
Son gelen 31 dokunulmazlık dosyası ile meclisteki dokunulmazlık dosya sayısı 731 oldu. Son gelen dokunulmazlık dosyaları TBMM Adalet-Anayasa Karma Komisyonu'na sevk edildi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- DEM Partili vekillerle 'Suriye' atışması!