''Tekirdağ'ı etkileyebilecek iki potansiyel tehlike var''

Işıkara, Trakya Kalkınma Ajansının 2011 yılı programı kapsamında destek verdiği, ''Tekirdağ Afet ve Acil Durum Planı Ön Araştırması Projesi'' açılış toplantısında yaptığı konuşmada, Tekirdağ'da hayata geçirilen projenin Türkiye için örnek teşkil etmesini istediğini kaydetti.

Işıkara, şunları söyledi:
''Bizim hep yaptığımız kriz yönetimi. Yani, 'kriz olduktan sonra neler yapabiliriz'in üzerine enerjimizi tüketiyoruz. Ama afet yönetiminde önemli olan risk yönetimidir. 17 Ağustos depreminden sonra bu konu da konuşmaya başladık. Mesafe aldık mı? Aldık. Tekirdağ Valiliğinin bu projeye vermiş olduğu önemi takdirle karşılıyorum. Tekirdağ Valiliğinin bu proje ile Türkiye'ye örnek olmasını diliyorum. Bizim yaptığımız hep bugüne kadar enkaz altında kalan insanımızı nasıl kurtarırız çalışmaları. Ancak yapmamız gereken benim insanım enkaz altında nasıl kalmasın çalışmaları olması gerekir. Dolayısıyla bugün bize sunulan projede asıl amacın bu olduğunu düşünüyorum.''

Van depreminde, Kızılayın sınıfta kalmadığını ifade eden Işıkara, ''Kızılay, Van depreminde sınıfta kalmadı. Kızılay üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirdi ama risk yönetimi konusunu yeterince önemsemediğimiz için bedelini o ilk bir hafta içinde ağır ödedik. Sonra Valimiz risk yönetiminin önemini fark etti ve risk yönetimi üzerinde durdu'' diye konuştu.

''Tekirdağ'ı etkileyebilecek iki potansiyel tehlike var''

Tekirdağ'ın, deprem açısından iki tehditle karşı karşıya olduğunu ifade eden Işıkara, şu bilgileri aktardı:
''Tekirdağ, iki tehditle karşı karşıya. Tehditlerden birisi, 17 Ağustos depreminin bittiği yer ile 1912'de olan Mürefte-Şarköy depreminin yırtıldığı yer arasındaki fayın kırılmayan kısmı. Adalar'ın güneybatısına tekabül ediyor. Orada olabilecek bir deprem Tekirdağ'ı etkileyecektir. Bir de Kuzey Anadolu fay hattının Gemlik'ten Marmara'ya giren kolu. Burada, 300 yıla yakın bir süredir sakinlik var ve er ya da geç burada da 7 şiddetinin üzerinde bir deprem olacaktır. Her iki deprem tüm Marmara'yı etkileyecektir. O bakımdan bu iki muhtemel olabilecek depreme karşı önceden hazırlıklı olmalıyız. 17 Ağustos depreminin Gölcük'teki şiddeti ondur. Avcılar'daki şiddeti altıdır. Şiddet hasarın ölçüsü olduğu zaman altı şiddetinde en fazla sıva çatlakları olabilir. Ama Avcılar'da binalar çöktü ve 600 vatandaşımızı kaybettik. Dolayısıyla Gemlik'te olsa dahi tüm Marmara'yı etkilediği zaman eğer Avcılar örneğinde olduğu gibi yapısal olarak deprem yönetmelik sistemine göre yapılmayan binalarda kayıplara neden olabilecek sonuçlar ortaya çıkacaktır.''

Işıkara, olası bir depremde ortaya çıkacak mevcut tehlikelerin en aza indirilmesi konusunda el birliği ile çaba harcanması gerçeğinin hiçbir zaman unutulmaması gerektiğini kaydetti.

Deprem Erken Uyarı Sistemi'nin, Türkiye'de insana dönük bir faydasının olmadığını belirten Işıkara, şunları kaydetti:
''Deprem, iki dalga üretir. Birincil dalga kayıt sistemine geldiği zaman depremin olduğu yer ile yerleşim alanı arasındaki mesafe çok önemlidir. Türkiye'de deprem üreten odak ile yerleşim alanı arasındaki mesafe çok kısa olduğundan dolayı erken uyarı sisteminin insana dönük bir faydası yoktur. Ancak, petrol depolama gibi kritik öneme sahip tesislerin kapatılması açısından çok önemlidir.''

Proje'nin, slayt gösterisi eşliğinde sunumu yapılan toplantıya, Tekirdağ Vali yardımcısı Mustafa Masatlı, Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mehmet Gökay Üstün ve diğer davetliler katıldı.