Tiyatro, sahnesini arıyor

Dünya Tiyatrolar Günü Bildirisi'ni Dario Fo yazdı, Türkiye bildirisi ise Göksel Kortay tarafından kaleme alındı. Nobel ödüllü tiyatro ustası Dario Fo, tiyatroya gönül veren insanların baskılar altında bile hayal edilmesi güç kazanımlar elde edeceğini vurguladı. Göksel Kortay ise, sanatın beşiği İstanbul'da tam nitelikli tiyatro salonu sayısının her geçen gün azaldığını belirtti.

Tiyatro, sahnesini arıyor
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.03.2013 - 13:03

Uluslararası Tiyatro Enstitüsü’nün (ITI) öncülüğünde 1962’den bu yana 27 Mart’ta kutlanan Dünya Tiyatro Günü tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.

Bu yıl Dünya Tiyatro Günü Bildirisi’ni Nobel ödüllü İtalyan tiyatro yazarı ve yönetmeni Dario Fo kaleme aldı. 120 ülkede aynı anda yayımlanacak bildiriyi Türkiye’de, Dario Fo’nun oyunlarını yöneten, rol alan ve onunla birlikte aynı sahneye çıkan, yönetmen Ayşe Emel Mesci seslendirdi. Her ülkeden bir sanatçının okuduğu bildiri, film haline getirilerek gösterilecek.
Kürt tiyatrosu adına ise ilk kez Aydın Orak tarafından Kürtçe okunan bildiri de ITI’nın sitesinde yer alacak.

Dünya Tiyatro Günü Türkiye Bildirisi ise oyuncu, yönetmen, çevirmen, eğitmen Göksel Kortay tarafından sunulacak. Bildiri, Türkiye genelinde tüm tiyatrolarda oyun öncesi okunacak.

Dünya Tiyatro Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı Üstün Akmen ise asırlık İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda (İBŞT) ani ve despotik bir tavırla yönetmelik değişikliğinin yapıldığını hatırlatarak “Böyle bir ortamda Dünya Tiyatro Günü’nün kutlanması abesle iştigaldir” dedi.

‘Tek umut gençler’

DARIO FO

Uzun yıllar önce iktidar, varlıklarından rahatsızlık duyduğu Commedia dell’Arte oyuncularını sınır dışı etme kararı aldı. Bu durum günümüzde hâlâ oyuncuların ve tiyatro topluluklarının sahne, salon ve seyirci bulmakta güçlük çekmesine neden oluyor. Bunun nedeni kriz.
Gücü elinde bulunduranlar yani iktidar; artık, ironik ve alaycı yöntemlerle kendilerini ifade etmeye çalışanları denetlemek gibi sorunlarla ilgilenmiyorlar. Çünkü biliyorlar ki; oyuncular ne oyunlarını sergileyebilecek bir yere, ne de seslenebilecekleri bir halka sahipler. (...)

Commedia dell’Arte oyuncularının ülkeden büyük göçünün tiyatro mekânlarının boşaltılmasının emredildiği karşı reformasyon yüzyılında olduğu bilinmektedir. (...) 1697 yılında Papa XII. Innocentius burjuvazinin daha tutucu kesiminin ve ruhban sınıfının önde gelenlerinin ısrarlı baskılarına dayanamayarak en açık saçık oyunların sergilendiğini iddia ettikleri Tordinona tiyatrosunun yıkılmasını buyurdu.

Karşı reformasyon sürecinde İtalya’nın kuzeyinde söz sahibi olan Carlo Borromeo kendisini “Milano’nun Çocukları” dediği halkın günahlarından arınmasına adamıştı. Onun gözünde sanat ve tiyatronun arasında ciddi bir ayrım söz konusuydu. Sanatı, ruhsal eğitimin en yüksek hali olarak tanımlarken; tiyatroyu kâfirliğin, saygısızlığın ve kibirin dışavurumu olarak görüyordu. (...)

Yani bilmeliyiz ki bu çıkmazlara karşı tek umudumuz, bizlere ve özellikle tiyatro sanatını öğrenmeye çalışan gençlerimize yöneltilen bu büyük dışlama kampanyasıdır. Tiyatroya gönül veren bu insanlardan doğacak yeni bir Commedianti diyasporası, böyle bir baskının altında bile, kuşkusuz hayal edilmesi güç kazanımlar elde ederek yepyeni temsiller yaratacaktır.

‘Hep vardı tiyatro...’

GÖKSEL KORTAY

Bilim, ilim, teknolojinin hızla ilerlediği yaşamımızda, gelişimini tamamlamış çağdaş, modern ülkelerde kültür ve sanat da aynı paralelde değişmekte... Ülkemizde, bereketli Anadolu toprakları üzerinde antik çağlardan beri hüküm sürmüştür tiyatro... Kazıldığında neredeyse her metrekaresine bir antik amfitiyatro düşecek kadar zengin, başlı başına bir kültür hazinesi Türkiye... (...)

Hoşgörü yoksunluğunun alabildiğine egemen olduğu ülkemizde olayların, sorunların şiddetle değil anlatarak, anlaşarak çözülebileceğini vurgular tiyatro. Aydın insan şiddete başvurmayan insandır. Barışçıl bir dünya düşler tiyatro... Şiddetten uzak.. Bölücü değil bütünleştiricidir; yıkıcı değil yapıcıdır tiyatro.. Eleştirir, inceler, yanlışı, kötüyü haykırır yüzümüze.. Toplumun gelişmesine, değişmesine öncülük eder..

Ancak günümüzde ne yazık ki durum farklı. Nicel olarak zaten yetersiz kalan tiyatro salonları yıkılıyor, yok oluyor. Sanatın beşiği bu şehri İstanbul’da tam nitelikli tiyatro salonu sayısı her geçen gün azalmakta. Ödenekli tiyatrolar bile salonsuzluk sorunuyla karşı karşıya... (...)

Tiyatro aşktır, sevdadır, tutkudur, yaşam biçimidir. Haydi bizler de harekete geçelim, her ile, her kasabaya; tüm Anadolu’ya tiyatro tohumları serpelim... Gelin tiyatroya, bizimle birlikte yaşayın, yaşatalım...

Hep vardı tiyatro... Hep var olacak tiyatro...

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler