TTB'den tüberküloz raporu

Türk Tabipleri Birliği tarafından 'Tüberküloz Raporu' hazırlandı. Raporda, Türkiye'nin tüberküloz kontrolünde son 20 yılda ulaştığı başarının, aslında verem savaş dispanserleri temel alınarak sürdürülen, Tüberküloz Kontrolü Programı'nın doğruluğunu ispatladığı vurgulandı

TTB'den tüberküloz raporu
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 18.01.2012 - 14:48

Tüberküloz Raporu, İstanbul Tabip Odası'nda düzenlenen basın toplantısında, TTB Tüberküloz Çalışma Grubundan Uzman Dr. Nilüfer Aykaç Kongar tarafından açıklandı.
Raporda tüberkülozun tüm dünyada olduğu gibi Türkiye için de 2011 yılı itibarıyla hala önemini koruyan bir hastalık olduğuna dikkat çekilerek, Türkiye'nin tüberküloz kontrolünde son 20 yılda ulaştığı başarının, aslında Verem Savaş Dispanserleri temel alınarak sürdürülen Tüberküloz Kontrolü Programı'nın doğru olduğunu ispatladığı vurgulandı.

Bu bağlamda, gelecek yıllarda tüberküloz kontrolünde aksama yaşanmaması için bugüne kadar verem savaş dispanserleri ağırlığıyla sürdürülen stratejinin yetkinleştirilerek korunmasının gerekli olduğu kaydedilen raporda, özetle şu görüşlere yer verildi:
''Bugün için Türkiye'de tüberküloz savaşı, ağırlıkla verem savaş dispanserlerinde görev yapan sağlık çalışanlarının özverili mücadeleleriyle sürdürülmektedir. Bu nedenle ivedilikle verem savaş dispanserlerinin görev tanımları ve etkinliği güçlendirilmeli, son yıllarda aile hekimliği sistemi nedeniyle yaşanan özlük hakkı sorunları giderilmeli, bu çerçevede dispanser çalışanlarına hak ettikleri özlük hakları tanınmalı ve dispanserler her açıdan asgari bir standardizasyona kavuşturulmalıdır.''
Basın toplantısında konuşan TTB Tüberküloz Çalışma Grubundan Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan da Dünya Sağlık Örgütünün hedefinin, tüberkülozu 2050 yılında milyonda bire indirmek olduğunu dile getirdi.

Türkiye'deki tüberküloz hastalarının önemli bir kesiminin İstanbul'da bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Kılıçaslan, şöyle devam etti:

''Tüberkülozla mücadelede Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre başarılı bir konumdadır. Bu başarı, Verem Savaş Daire Başkanlığı ve verem savaş dispanserlerine aittir.''

Avrupa'ya geçiş ülkesi konumunda olan İstanbul'da ciddi bir uluslararası göç olduğunu, çok sayıda Afrika ve Avrasya ülkesinden insan geldiğini ifade eden Kılıçaslan, tüberküloz sıklığı daha fazla olan bu ülkelerden gelen insanların tüberküloz mikrobu taşıdıklarını, bunun yanı sıra AIDS riskinin de bu göç nedeniyle arttığını kaydetti.

Kılıçaslan, ''Türkiye'de şu anda hiç görmediğimiz vakalar görmeye başladık. Örneğin, benim kliniğime son 2 hafta içinde 2 hasta yattı, ikisi de AIDS ve bütün ilaçlara dirençli tüberküloz. Muhtemelen ikisi de yabancı temaslarda bulundu. Bu nedenle göçmenlere T.C vatandaşlarının hakları neyse, kimlik dahi sormadan tedavi etmeye çalışıyoruz'' dedi.

Prof. Dr. Kılıçaslan, verem savaş dispanserlerinde çalışmanın teşvik edilmesi, ücretlerinin artırılması ve buralarda çalışanların özel sertifikalandırılması gerektiğini dile getirdi.
Dünya nüfusunun 3'de 1'inin de tüberküloz mikrobu ile enfekte olduğunu, yani sessiz mikrop taşıyıcısı olduğunu ve ömrünün bir döneminde hastalanabileceğini vurgulayan Kılıçaslan, dünyada yaklaşık her yıl 9 milyon insanın aktif tüberküloza yakalandığını ve her yıl 1,7 milyon insanın bu hastalıktan öldüğünü söyledi.

Türkiye'de de yılda 17-18 bin kişinin tüberküloz hastası olduğunu dile getiren Kılıçaslan, Türkiye'de tüberküloz hastalarının genelde 15-25 arası genç erişkinler olduğunu belirtti.
Kılıçaslan, veremle mücadelede aşılama oranlarının yüksek olduğunu, ancak verem aşısının koruyuculuğu çok yüksek olmadığı için hastalıkla mücadelede aşının etkisinin fazla olmadığını da sözlerine ekledi.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler