Türkiye, Arap dünyasına model olabilir
Bosna-Hersek'te ve Kosova'da yüz binlerce sivilin ölümüne neden olan eski Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'nin Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç'in iktidarının yıkılmasında 11 yıl önce başlattığı eylemlerle büyük rol oynayan "Direnç" hareketinin eski lideri Srca Popoviç, "Arap dünyasında orman yangını gibi büyüyen değişim hareketlerine Türkiye'nin Müslüman, laik ve demokratik yapısı bir model olabilir" dedi.
Tunus'ta Zeynelabidin Bin Ali'nin uzun süredir yönettiği ülkesini terk etmek zorunda kaldığı, Mısır'da ise halen devam eden eylemlerin benzerleri 11 yıl önce Sırbistan'da düzenlenmişti. O zamanki adı Yugoslavya Federal Cumhuriyeti olan Sırbistan'da 24 Eylül 2000 tarihinde yapılan genel seçimlerde, "Sırp Demokrat Partisi" (SDS) adına, eski Yugoslavya'nın kanlı savaşlar içinde dağılmasının sorumlusu Slobodan Miloşeviç ve Sırbistan Demokrat Parti adayı Voyislav Koştunica yarıştı.
Seçimlerde yüzde 52,65 oranında oy alan Koştunica'nın kazandığını kabul etmeyen Miloşeviç iktidardan ayrılmayı reddetti. Bu sebeple ülke genelinde Koştunica yanlısı on binlerce kişi Belgrad'da protesto gösterisi düzenledi. "Direnç" halk hareketinin öncülüğünde eylemlerini sürdüren protestocuların karşısında duramayan polis güçlerinin yanı sıra Belgrad sokaklarına tankları da çıkartan Miloşeviç, iktidarı bırakmak istemedi.
Protestocular, 5 Ekim 2000'de Belgrad'daki federal hükümet binasını işgal etti.
Protestoların bilançosu 2 ölü, 65 yaralı oldu. Ancak kamuoyunun baskısına dayanamayan Miloşeviç, 6 Ekim'de Devlet Başkanlığından çekildi. Miloşeviç'in iktidardan çekilmesiyle Sırbistan'da Avrupa Birliği'ne yönelik önemli adımlar atıldı ve ülke demokratik değerlere sahip bir yapıya büründü.
Ülkede değişimin sağlanmasında önemli rol oynayan "Direnç" hareketinin eski lideri ve şu anda "Şiddet İçermeyen Eylem Merkezi" (CANVAS) yöneticisi Srca Popoviç, son günlerde Tunus ve Mısır'daki halk hareketlerini AA'ya değerlendirdi.
Şiddet içermeyen direniş hareketlerinin diktatörlüklerin yıkılmasında önemli rolleri bulunduğunu ifade eden Popoviç, bunun Hindistan'da Gandi, Güney Afrika'da Mandela, ABD'de Martin Luther King'le görüldüğünü hatırlattı.
Şiddet içermeyen bu tür eylemlerin ikinci dalgasının ise 2000'li yıllarda Sırbistan'da, ardından Gürcistan ve Ukrayna'da görüldüğünü anlatan Popoviç, şu anda ise Tunus, Mısır, Yemen gibi ülkelerde halkın "değişim" isteklerini eylemlerle dile getirdiğini belirtti.
Popoviç, şiddet içermeyen devrim hareketlerinde 16 dile çevrilen Amerikalı yönetmen Steven H. York'un "Diktatörün Yıkılışı" adlı filminin de önemli etkisi olduğuna dikkati çekerek, ayrıca kendisi tarafından kaleme alınan ve Arapça dahil olmak üzere 6 dile çevrilen "Elli maddede şiddetsiz mücadele" kitabının, Ortadoğu ülkelerinde internetten 20 binden fazla kişi tarafından ücretsiz olarak indirildiğini kaydetti.
Şiddet içermeyen devrimlerin dünyada şu anda bir fenomen olduğuna işaret eden, bunun Sırbistan'da 11 yıl önce başarıya ulaştığını belirten Popoviç, "Sırbistan'da çeşitli muhalefet grupları sembol olarak havaya kalkan yumruğu benimsemişti. Mısır meydanlarında da çeşitli muhalif grupların, ülke bayrağı dışında tüm sembolleri kaldırarak birlik göstermeye çalıştıklarını görüyoruz. Onlar bununla etkileyici bir birlik içinde hareket ederek öncelikle 'Mısırlılar' olduklarını gösteriyor" dedi.
Popoviç, Sırbistan'da Miloşeviç'e karşı başlattıkları eylemlerde polisle fiziksel çatışmalardan kaçındıklarını, onlarla arkadaş olmaya çalıştıklarını, onlara çiçek ve pasta verme gibi "jestte" bulunduklarını anlatarak, "Bu durum, Ukraynalılara ve Gürcülere yardımcı oldu. Ordu ile göstericiler arasındaki iyi tutum, Zeynelabidin Bin Ali'nin Tunus'tan gitmesine de yardımcı oldu. Mısır'da da polisin çekilmesinin ardından göstericilerle asker, yakın bir dayanışma içine girdi" diye konuştu.
Şiddet içermeyen eylemlerin provokasyonlara açık olduğuna işaret eden Popoviç, ancak bu eylemlerin dünyanın her yerinde değişimi getirmek için iyi bir yöntem olduğunu savundu.
Popoviç, 2009 yılında İran'daki seçimlerin ardından başlayan eylemlerde, son olarak ise Tunus ve Mısır'da eylemcilerin "şiddetsiz teknoloji" olarak adlandırdığı, internet medyası, "Facebook", "Twitter" gibi sosyal paylaşım sitelerini çok iyi kullandığına işaret ederek, artık teknoloji ve iletişim çağında diktatörlüklerin uyguladığı "sansür, karartma" gibi yöntemlerin işe yaramayacağını söyledi.
"Şiddetsiz devrim, ithal ve ihraç edilmez. Bunu o ülkede yaşayan halk belirler" diyen Popoviç, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ülkesinde bir şeyler değiştirmek isteyen cesur bireyleri başarıya ulaştıran, bu değişime ülkesinden ne kadar destek bulabildiğidir. Mısırlıların günlerdir protesto gösterilerinde bulunmasının tek gerçek nedeni ülkelerinin geleceği, kendilerinin ve ailelerinin refahıdır. Bu vizyon dışardan 'ithal' edilemez. Ancak bu tür eylemlerin ilham kaynağının olması ise çok normaldir. Bu olaylar, Arap dünyasında önce Tunus'ta başladı, ardından Mısır'a geçti. Arap dünyasında orman yangını gibi büyüyen değişim hareketlerine Türkiye'nin Müslüman, laik ve demokratik yapısı bir model olabilir.
Ortadoğu'da bugüne kadar istihdam, yolsuzluk, adam kayırma, sansür, rüşvet, baskı gibi sorunlar dondurulmuştu. Ancak son olaylar bu tür sorunların artık dondurulup bekletilemeyeceğini gösteriyor."
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'