Türkiye çocuk yoksulluğunda 3. en kötü ülke
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye'nin yoksul çocuk sayısı bakımından İsrail ve Meksika'dan sonra en kötü durumdaki ülke olduğunu bildirdi.
OECD'nin "Doing Better For Families" başlıklı raporunda Türkiye'ye ilişkin birçok çarpıcı saptama yapıldı. Buna göre 1990'ların ortası ve 2000'lerin son yılları itibarıyla yoksul hanelerdeki çocukların oranı; en kötü durumdaki İsrail'de yüzde 26.6, Meksika'da yüzde 25.8, Türkiye'de ise 24.6 olarak saptandı. Yani Türkiye'deki çocukların dörtte biri yoksul ailelerde yaşıyor. En iyi durumdaki Danimarka'da ise çocukların yüzde 3.7'sinin yoksul kategorisindeki ailelerde bulunduğu belirtildi. Raporda, "2000'li yılların başından itibaren, çocuk yardımlarında kesintinin Arap ve aşırı Ortodoks Yahudi gruplar arasındaki yüksek çocuk yoksulluğu oranlarına katkıda bulunduğu İsrail'deki çocuk yoksulluğu oranları dramatik biçimde arttı. Her iki grup da ortalamanın üzerinde çocuk sayısına sahip olma eğiliminde" denildi. Rapora şöyle devam edildi:
"0-17 yaş çocuk yoksulluğu oranları İsrail'de Danimarka'dakine göre yedi kat yüksek. OECD genelinde yoksulluk sınırının altında yaşayan 0-17 yaş arası çocukların oranı, 2007'de yüzde 13 idi. En düşük yoksulluk oranları Nordik ülkeler, Avusturya, Fransa, Almanya, Macaristan ve Slovenya'da yüzde 3-8 arasında bulunuyor. En yüksek oranlar ise Şili, Meksika ve ABD'nin bulunduğu Amerika kıtasında, İsrail, Polonya ve Türkiye'de bulunuyor. Bu ülkelerin tümünde çocuk yoksulluğu oranları yüzde 20'nin üzerinde."
"Çocuk yoksulluğunda eğilim ve tahminler" başlıklı bölümde ise "1985-2005 arası OECD ortalama çocuk yoksulluğu oranları yüzde 11'den yüzde 13'e yükseldi, ancak ülkeler arasında ciddi farklar var. 1985'ten bu yana çocuk yoksulluğu oranları İskandinav ülkelerinde yüzde 5'in altında, Meksika, Türkiye ve ABD'de ise yüzde 20'nin üzerinde idi" denildi.
Türkiye'de çocuk yoksulluğu yükselme trendi gösterdi
Rapora şöyle devam edildi:
"(Çocuk yoksulluğu) oranları, 1995-2005 yılları arasında Çek Cumhuriyeti, Finlandiya ve İsrail'de ikiye katlandı, Lüksemburg, Portekiz ve Türkiye'de son dönemlerde yükselme trendi gösterdi. Finlandiya ve Portekiz'de çocuk yoksulluk oranları bu ülkelerdeki genel gelir eşitsizliği artışlarında olduğu şekilde yükseldi. Türkiye'de kadın istihdamındaki düşüş, çocuk yoksulluğundaki yükselme eğiliminde katkıda bulunmuş olabilir."
OECD'de yoksul çocuklar obes, Türkiye'de zayıf
Rapora göre, OECD ülkelerinin üçte ikisinde daha yoksul ailelerin çocuklarının daha obez ya da aşırı kilolu olma olasılığı bulunuyor. Sadece Türkiye ve Rusya Federasyonu'nda varlıklı ailelerin çocukları aşırı kilolu olmaya eğilimli.
1995-2009 arası Türkiye'de kadınların istihdamı beşte bir düştü
OECD raporundaki bazı verilerin ortaya çıkardığı sonuçlar şöyle:
Emek piyasasındaki 15-64 yaş arası kadınların oranı, 1995-2009 arasında Türkiye'de beşte bir oranında düştü. Şu anda Türkiye'deki kadınların yüzde 24.2'si emek piyasasında faal yani çalışıyor. Düşüş sadece Türkiye'de görüldü. Türkiye'den sonra en kötü durumda bulunan Şili'de bile kadınların yüzde 42.2'si emek piyasasında. Meksika'da ise kadınların yüzde 43'ü emeğini arz ediyor. OECD'de emek piyasasındaki kadınların ortalama oranı ise yüzde 59.6.
Türkiye'de 2008 itibarıyla eşlerin eğitim düzeyleri şöyle: (Kadın ve erkeğin yüksek eğitimli olduğu aileler: yüzde 5.6, Erkeğin kadından daha yüksek eğitimli olduğu aileler: yüzde 19.6, Kadının erkekten daha yüksek eğitimli olduğu aileler: yüzde 6.6, Kadın ve erkeğin orta öğretimli oldukları aileler: yüzde 6.1, Kadın ve erkeğin düşük eğitimli olduğu aileler: yüzde 62, Herhangi bir eşin 'öğrenci' olduğu aileler: yüzde 0.1)
Evlenme oranlarında düşüş ve boşanmalarda artış, "tek ebeveynli ailelerin" sayısını artırdı. OECD ortalamasına göre evlenme oranları 1970 yılında her 1000 aile için yüzde 8.1 iken, 2009'da 5'e düştü. Ülkeler arasında önemli farklar da görülüyor: Kore, Türkiye ve ABD'de evlenme oranları yüksek, ancak Şili, Lüksemburg ve İtalya'da düşük durumda.
Türkiye'de "Birlikte yaşama" oranı ihmal edilebilir düzeyde
Kuşaklar boyunca birlikte yaşama biçimleri de değişiyor. Hemen hemen tüm OECD ülkelerinde daha genç kuşağın (20-34 yaş arası) aynı yaştaki önceki kuşağa göre "birlikte yaşama" olasılığı artıyor. Genç kuşağın aynı zamanda birçok ülkede "tek başına" yaşama olasılığı daha az durumda. "Birlikte yaşama" Fransa ve Nordik ülkelerle Anglofon ülkelerde yüksek olsa da, Yunanistan, İtalya, polonya ve Slovak Cumhuriyeti'nde çok düşük, Türkiye'de ise ihmal edilebilir düzeyde.
1980'lerin başında Belçika, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Hollanda, Meksika, İspanya ve Türkiye kadınların emek piyasasına en düşük katılımlarının bulunduğu ülkelerdi ve tümünde kadınların yüzde 40'tan azı iş piyasasındaydı. Bu ülkelerden Belçika, İrlanda, Hollanda ve İspanya'da 2009 itibarıyla yüzde 50 üzerindeki istihdamla kadın istihdamında büyük artışlar görüldü. Yunanistan, İtalya ve Meksika'da yüzde 40'ı geçen kadın istihdamı rakamlarıyla ılımlı artış oldu. Ancak Türkiye'de kadın istihdamı 2009 yılında yüzde 25'in altına düştü.
Geçen onyılda kadın istihdam oranları OECD ülkelerinin büyük bölümünde, kayda değer bir düşüş yaşanan ABD ve büyük düşüş yaşanan Türkiye hariç, oldukça istikrarlı kaldı.
Cinsiyetler arasında ücretli ve ücretsiz çalışma farkı sürüyor
-Emek piyasasına kadınların katılımında iyileşmeye karşın, cinsiyetler arasındaki eşitsizlikler sürüyor. OECD çapında kadınlar için 25-54 olan ana-çağ çalışma yaşı itibarıyla istihdam yüzde 70'i geçerken, erkekler için bu rakam yüzde 85'ten fazla. Yüzde 15'lik uçurum göze çarpıyor. Ülkelere göre büyük farklar görülüyor. Estonya, Nordik ülkeler ve Slovenya'da fark yüzde 5'in altında. Tam tersi olarak ana-çağ işçileri itibarıyla cinsiyetler arası istihdam uçurumu Şili ve Meksika'da yüzde 30'u aşıyor ve Türkiye'de yüzde 50'den fazla oran ile son derece yüksek durumda.
Türk annelerinin değeri
Genelde kadınlar erkeklere göre ana faaliyet olarak çocuk ve yetişkin bakımına en az iki misli daha fazla zaman ayırıyor. Japonya ve Türkiye'de ise bu fark artıyor, Japonya'da kadınlar söz konusu bakım işlerine 4, Türkiye'de ise 6 kez daha fazla zaman ayırıyor.
Japonya diğer birçok kuzey Avrupa ülkesiyle birlikte 2005 yılında en düşük çocuk ölümü rakamlarından birine sahip (1000 kişide 2 - 3). Meksika ve Türkiye burada ayrılıyor ve diğer OECD ülkelerine oranla oldukça yüksek çocuk ölümü oranlarına sahipler. Meksika 1000 çocukta 16, Türkiye ise 1000 çocukta 21 çocuk ölümü oranına sahip.
Eğitim, öğretim ve istihdamda olmayan çocuklar
-2007 yılında sadece beş OECD ülkesinde (İngiltere, İspanya, İsrail, Meksika ve Türkiye) 15-19 yaş arası çocukların yüzde 10'dan fazlası eğitilmiyor ya da çalışmıyor. 2007'de "Eğitimde, Öğretimde, İstihdamda Olmayan Çocuklar" oranı OECD ülkeleri arasında önemli değişiklikler gösteriyor. Türkiye'nin oranı Polonya'nın oranından 12 kat daha yüksek.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Colani’nin arabası
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması