'Türkiye Gezi Notları' kitabı çıktı

“En Keyifli Rotalarla Türkiye Gezi Notları” ismini taşıyan kitap, Mustafa Dermanlı'nın Türkiye’deki 30 lokasyon üzerine kaleme aldığı yazılar bütününden oluşuyor. Kişisel notlarını derleyerek farklı bir gezi kitabı ortaya çıkartan Mustafa Dermanlı ile kitabı ve gezginlik üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

- Öncelikle yeni kitabınız hayırlı olsun. Biraz içeriğinden bahseder misiniz?

Teşekkürler. Bugüne kadar Türkiye’de gezdiğim yerlerden bir kısmını yayınevindeki arkadaşların da önerileriyle derledik ve bu kitap ortaya çıktı. Aslında benim kişisel notlarımdan oluşuyor ve bu yapısıyla da öznel cümleler dikkat çekiyor. Mütevazı bir kitap, insan hikâyelerine zaman zaman dokunan, Anadolu’dan Trakya’ya, Diyarbakır’dan Edirne’ye uzanan bir günceler bütünü diyebilirim.

- Uzun süredir karavanlı geziler yapıyorsunuz? Bu kitaptaki yazılar da karavanla gerçekleşen gezilerden mi oluşuyor?

Bir kısmı evet, karavanlı geziler. Ama trenle yol alıp keşfettiğimiz kentler, uçakla, sırt çantasıyla, Vosvosumuza çadırımızı alıp da yola düştüğümüz geziler de var. Yani sadece karavanlı geziler yok kitap içinde.

- Peki, hangisi daha keyifli?

Hepsinin tadı ayrı ve kişiden kişiye değişir. Çadır kampçılığı çok farklı ve bence herkesin yaşaması gereken bir deneyim. Yağmurlu bir günde, ormanda yapılan çadır kampı inanılmaz keyiflidir. Çadırınızın üzerine vuran yağmur damlalarının yaşattığı ses, en güzel ezgidir. Karavanla ve Vosvosla yaptığımız gezileri de neredeyse saat saat hatırlarım. Bazen de sırt çantasını alıp yola düşmek en güzeli olabiliyor. Dediğim gibi kişiden kişiye değişir.

- Kitaba dönersek... Nereler var kaleme aldığınız?

Bu kitapta sadece Türkiye notları var. Devamı da olabilir, ki yayınevi ile konuştuk. Karadeniz’e dört Vosvos gerçekleştirdiğimiz ve hâlâ hatırladıkça heyecanlandığımız gezi var. İzmir’in altını üstüne getirdiğimiz beş güren süren bir planın notları var. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya dair de oldukça fazla yazı var: Antep, Urfa, Dara, Midyat, Mardin, Doğubayazıt, Hasankeyf, Halfeti, Diyarbakır, Van ve Yüksekova. Yani her bölgeden, yöreden yazılar, anılar, notlar, günceler yer alıyor. Uçmakdere, Kıyıköy, Poyrazlar Gölü... Unutmadan, göz ağrım Bozcaada’ya dair 13 sayfalık geniş bir dosyayı da kitaba eklediğimizi belirtmek isterim.

- Gezerken veya yazarken en keyif aldığınız yer neresi?

Bunun tek bir cevap yok. Öyle olsa üretim durur bende. Zira o zaman gittiğim her yeri o yerle kıyaslarım. Ama Bozcaada’nın yüreğimdeki yeri çok ayrı. Doğu illerinde karşılaştığım insanların esnaflığına unutamam. Dört mevsimini de çok sevdiğim Abant’ı, Mudurnu’yu, Safranbolu’yu, Amasra’yı bir kenara ayırırsam ayıp olur. Her yerin bıraktığı güzel izleri toplamak lazım. Ben de naçizane bunu yaptım. Siz de böyle yapın. Yola düşün. Yol keşfettirir, yeni heyecanlar katar.

- Sizce Türkiye’deki insanlar çok geziyorlar mı?

Elbette geziyorlar. Ama gezmek ile gezmeyi bilmek çok farklı. Sosyal medya ve internetten araştırmayı hepimiz yapıyoruz ama buna bağlı kalmak tekdüze bir gezme alışkanlığını doğuruyor. O ilk bilgiyi ve en çok tıklanan bilgiyi internete kim aktardıysa, onu okuyup referans alan tüm geziler onun birer kopyası oluyor.

- Peki, ne yapmalı?

İnternete, sosyal medyaya bakıp notlar almalıyız tabii ki. Ama sonrasında gidilen yerde sokaklardaki gençlerle konuşmak, esnafla bolca muhabbet etmek ve en önemlisi bol bol yürümek gerekiyor. Yani en azından ben öyle yapıyorum. Kenti, sokakları ve caddeleri yürüyerek sömürmek güzel bir şey. Köşe başında bir köfteci keşfetmek beni mutlu ediyor mesela.

- Kitabı okuyanlar bu 30 lokasyona dair her şeyi öğrenebilecekler mi?

Tabii ki hayır. Bırakın 30 lokasyonu, tek bir yeri bile zaman olur bir kitaba sığdıramazsınız. Bu kitap benim kişisel notlarımı derlediğim bir kitap. Hayal kırıklıklarım da var bu kitapta. Afyon’a gidip Frig Vadisi’ne gidememek, Karadeniz’e gidip Çamlıhemşin’e çıkamamak, Diyarbakır’da Hevsel Bahçeleri’ne ancak çok uzaktan bakabilmek benim hayal kırıklıklarım. Ama yolumu oralara yeniden düşürebilmek için en büyük sebep işte.