"Türkiye için en büyük risk büyümenin yavaşlaması"

Deloitte Ekonomi Danışmanı ve Turkey Data Monitor Yönetici Ortağı Murat Üçer, Türkiye için en büyük riski, büyümenin yavaşlaması olarak gördüğünü söyledi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.06.2010 - 08:12

Deloitte Ekonomi Danışmanı ve Turkey Data Monitor Yönetici Ortağı Murat Üçer, ekonomik gelişmeler konusunda dünyadaki kamu borcu krizinin çözülememesi halinde büyüme ortamının ve risk iştahının etkileneceğini ifade etti.

Türkiye gibi finansman açığı olan ülkelerin böyle bir ortamdan negatif olarak etkilenmesinin çok doğal olduğunun altını çizen Üçer, döviz kurunda büyük bir değerleme yaşanmaması halinde bu durumun bir miktar telafi edilebileceğini anlattı.

Türkiye'nin Yunanistan başta olmak üzere Avrupa'daki durumu, kendi oyun planını kuvvetlendirerek telafi edilebileceğini belirten Üçer, özellikle mali kuralın bu anlamda önemli bir adım olduğunu vurguladı. Üçer, ancak bunun uygulaması noktasında dikkatli olmak gerektiğini, politik iradenin de bu işin arkasında olduğu havasının verilmesi halinde Türkiye'nin kendisini pozitif olarak ayrıştırabileceğini söyledi.

Murat Üçer, ''Dolayısıyla hakikaten mali disipline inanıldığı, bu işi harfi harfine uygulandığı havası yaratmanız lazım. Denetleyici kurumun ilk raporu analistler tarafından heyecanla okunacak'' dedi.

Türkiye'nin bu yıl 6,5 büyümesinin beklendiğini hatırlatan Üçer, şunları kaydetti:
''Bizi ilgilendiren; bundan sonra Türkiye'nin oyunu ne olacak? Biz büyümeyi dış finansman ile götürüyoruz. Acaba ne yapabiliriz de bu işi kendi tasarruflarımızla götürürüz? Nerelerde, neleri düşünmemiz lazım? Bu bir konjonktürün ötesinde ciddi düşünmeyi gerektiriyor. Bizim, son 5-6 yılki dünyanın geri gelmeyeceğini, şu anda yaşadığımızın aslında övünülmesi gereken bir iyileşme olduğunu ama bunun devamı konusunda birçok insanın kafasında tereddüt bulunduğunu unutmamamız gerekir Türkiye önümüzdeki 4-5 yıl yüzde 5 büyüyecekse bu nasıl olacak? Bu konunun daha bir ikna edici hikayesinin ortaya konması lazım. Aslında çok iyiyiz, övünmeliyiz. Çünkü bizim 10 yıl önce başımıza gelenler şu anda başkalarının başına geliyor. Biz Portekiz, İrlanda, İtalya, Yunanistan (PIIG) gibi bilançosu harap bir durumda değiliz, o kadar abartmadık, öyle bir lüks dönemi yaşamadık. Ama öte yandan da Çin hatta Brezilya kadar da heyecanlı bir piyasa değiliz. Biz hala dış finansman bağımlılığımız sebebiyle aradayız. Kendi tasarruflarımızla büyümenin formülünü kurgulayabilirsek bu bizi biraz daha BRIC'lere (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) yaklaştıracak.''


"Türkiye ne PIIG kadar kötü ne de BRIC kadar heyecanlı..."

Bu anlamda politik durum da önemli olduğuna işaret eden Üçer, bölgesel tarafta Türkiye'nin önemli getirileri bulunduğunu ancak zor bir dönemden geçildiğini hatırlattı.

Bölgesel anlamda barışçıl bir çözüme ulaşılması halinde Türkiye'nin bölgede ciddi bir ticari potansiyeli bulunduğunu belirten Üçer, ''Bu, bizim oyunumuz olabilir. Bu bölgenin Çin'i, Hindistan'ı olabiliriz. Ama bunun dışında benim baz senaryom ne PIIG kadar kötü, ne de BRIC kadar heyecanlı Türkiye var gibi gözüküyor'' dedi.

Yabancı ilgisi konusunda ise Üçer, şu anda Türkiye'ye çok fazla ilgi olmadığını gördüğünü ifade etti.

Yatırımcıların şu anda faizlerden dolayı Türkiye riskini taşımak istemediklerini, fonların Türkiye ile şu anda alakalı olmadıklarını bildiren Üçer, ancak Türkiye'nin ciddi bir performans göstermesi halinde çok ciddi bir sermaye girişi olabileceğini kaydetti.

Üçer, ancak şu anda Türkiye'nin karmaşık bir resim çizdiğini, ileriye yönelik olarak kendilerine seçimler sonrası nasıl bir meclis kompozisyonunun çıkabileceğinin sorulduğunu, dolayısıyla belirsizlikler olduğu için yatırımcıların biraz çekimser kaldıklarını anlattı.


"İşsizlikte yüzde 12'nin altı zor gözüküyor"

Murat Üçer, Türkiye'nin sorunlarının başında gelen işsizlik konusunda ise tarımın sürekli istihdam yaratmaya devam etmesini beklemenin yanlış olacağını, tarımın tam tersi şehre insan göndermeye başlayacağını o açıdan şu andaki dinamiğinin devamını beklememek gerektiğinin altını çizdi.

Tarım dışı iş imkanı ile büyüme arasındaki ilişkilere bakıldığında özellikle yüzde 4 civarı büyümede Türkiye'nin yüzde 12 civarında bir işsizlikte takıldığını belirten Üçer, ''Yüzde 7 büyürsek o zaman ayrı. Ancak bana yüzde 12'nin altı çok zor gözüküyor'' dedi.

Türkiye için en büyük riski büyümenin yavaşlaması olarak gördüğünü dile getiren Üçer, şöyle devam etti:
''Türkiye'de bilançolar nispeten güçlü. Bilançolara odaklı bir kriz filan beklememek lazım. Türkiye'de bir akım meselesi var. Bizim stok rasyolarımız, borçluluğumuz filan kötü değil, hane halkı çok borçlu değil. Şirketler borçlu ama onlar da kendi yağları ile kavruluyorlar. Bizim bir akım sorunumuz var; finansman açığı meselesi. Finansmanı bulmamız lazım ki büyümeyi finanse edelim. Bu anlamda bunu eğer masaya koyamazsak, bizim 2010 sonu 2011 gibi yüzde 5,5 gibi büyüme ortamına giremeyeceğimiz anlaşılırsa bu bir siyasi panik getirir, o zaten işsizliği de yüksek tutar, tekrar mali tarafta sıkıntılar yaratabilir ve bir kısır döngüye girebiliriz. Böyle bir sıkıntı var. Büyüyememekten panikleyip mali tarafa tekrar yüklenmek, Merkez Bankası üzerindeki baskıların artması, enflasyonunun yüzde 7-8 gibi bir aralıkta tıkanması... Böyle oyunsuz bir Türkiye en büyük risk gibi geliyor bana.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon