Türkiye'de 2 kişinden 1'i AB'yi istiyor
TÜİK'in 2008 yaşam memnuniyeti araştırmasına göre, AB'ye üyelik referandumu yapılması halinde bireylerin yüzde 52'si olumlu, yüzde 29,5'i olumsuz oy kullanacağını belirtti. AB'yi destekleyen kesimde erkekler, gençler ve görece iyi gelire sahip olanlar öne çıkıyor.
Türkiye'de 2 kişiden 1'i Avrupa Birliği'ne (AB) üyeliği destekliyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2008 yılı Ekim ayında 2 bin 878 örnek hanede, 6 bin 465 kişiyle gerçekleştirdiği ''Yaşam Memnuniyeti Araştırması'' kapsamında, bireylerin AB üyeliğine bakışı da sorgulandı.
Araştırmaya göre, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda referandum yapılması halinde, halkın yüzde 51,9'u üyelik yönünde, yüzde 29,5'i ise üyeliği karşı oy kullanacağını belirtti. Bireylerin yüzde 18,6'sı ise bu konuda fikri bulunmadığını söyledi.
Bu dağılım cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi ve gelir durumuna göre incelendiğinde, AB üyeliğine destek veren kesimde erkekler, gençler ve görece iyi gelir düzeyine sahip olanlar öne çıkıyor.
Kadınların yüzde 26'sının 'fikri' yok
Referandum yapılması halinde erkeklerin yüzde 58,5'i, kadınların yüzde 45,6'sı olumlu yönde katılım sağlayacağını bildirdi.
Üyeliğe karşı olduğunu belirtenler arasında da erkeklerin oranı yüzde 31,4 ile kadınların (yüzde 27,7) önünde yer aldı. Bu sonuç, kadınların yüzde 26,7'sinin üyelik konusunda bir ''fikrinin bulunmaması''ndan kaynaklandı. Yaş grupları açısından bakıldığında, üyeliğe en büyük desteğin yüzde 57,1 ile 18-24 yaş grubundan geldiği görülüyor.
Yaş ilerledikçe üyelik yönünde oy kullananların oranının düştüğü gözleniyor.
Sırasıyla 25-34 yaş grubunun yüzde 56,6'sı, 35-44 yaş grubunun yüzde 52'si, 45-54 yaş grubunun yüzde 49,8'i, 55-64 yaş grubunun yüzde 46,2'si, 65 yaş üstünün de yüzde 40,6'sı Türkiye'nin AB üyeliğinden yana olduğunu belirtti.
Üyelik konusunda ''fikri bulunmayanların'' oranı da buna paralel, yaş ilerledikçe artış gösteriyor. 18-24 yaş grubunda üyelik konusunda fikri bulunmayanların oranı yüzde 13,4 düzeyinde, rakam 65 yaş üzerinde yüzde 38,3'ü buluyor.
Gelir arttıkça, destek de artıyor
Eğitim düzeyine göre sınıflandırma yapıldığında ise ortaokul, lise, yüksekokul ve üniversite mezunları arasında AB üyeliğini destek ortalama yüzde 59 düzeyinde seyrediyor. Oran, ilkokul mezunlarında yüzde 50,3, okul bitirmeyen okur yazarlarda yüzde 43,2, okuryazar olmayanlarda ise yüzde 32,1'de kalıyor.
AB'ye üyelik konusundaki destek, gelir düzeyindeki artışa da paralellik arz ediyor.
2 bin 500 liranın üzerinde aylık geliri bulunan hanelerde, bireylerin yüzde 62,1'i, referandum yapılması halinde AB üyeliği yönünde oy kullanacağını ifade etti.
1.501-2.500 lira arasında geliri bulunanların yüzde 55,3'ü, 901-1.500 lira gelir elde edenlerin yüzde 53,5'i destek vereceğini söyledi. Destek verenlerin oranı, 701-900 lira gelir grubunda yüzde 51,9, 451-700 lira gelir grubunda yüzde 50,1, 0-450 lira gelir grubunda yüzde 44,1 oldu.
''Güven erozyonu ortaya çıkmaya başladı"
AB Uzmanı Prof. Dr. Can Baydarol, araştırmanın gerçekleştirildiği Ekim 2008'den bu yana ortaya çıkan ekonomik kriz, AB ülkelerinde yükselen sağ eğilim gibi faktörlerin tablo üzerindeki olası etkisinin sorulması üzerine, ''Şu anda da tablonun çok farklı olacağını sanmıyorum'' dedi.
Son dönemde bir ''güven erozyonunun'' ortaya çıkmaya başladığını ifade eden Baydarol, ''İnsanlar yine Türkiye'nin AB'ye katılıma destek veriyor ama katılacağına inanmıyor. Şimdi böyle bir algılama var. Bunda, Avrupa'da merkez sağın aşırı sağa kaymasının etkisinden söz etmek mümkün'' diye konuştu.
''Gençlerin, erkeklerin ve görece iyi gelir sahibi olanların'' AB'ye desteğinin sorulması üzerine de Baydarol, ''Gençler daha gelecek endeksli, yaşlılar ise daha geçmiş endeksli düşünüyorlar diye bir çıkarım yapmak mümkün. Gelecek endeksli düşünenler, geleceği daha bir Avrupa'da görüyor, geçmiş endeksli düşünenlerse tutucu bir bakışla geçmişin anısına bağlı ve korkuyorlar açıkçası'' dedi.
''Beklentisi, umudu olmadığı oranda AB ile ilgilenmiyor"
Baydarol, AB'ye destekte kadın-erkek ayrımını değerlendirirken de kadınların iş hayatında fazla yer almamasının etkili olduğunu kaydetti ve ''Dolayısıyla onlar iş hayatının nasıl etkileneceğinden ziyade, sağdaki soldaki genel konuşmalara bakıyorlar ama erkek nüfus, AB meselesini geçim meselesiyle de endeksleyerek düşünüyor'' şeklinde konuştu.
Benzer bir durumun gelir grupları dağılımında da söz konusu olduğunu dile getiren Baydarol, ''Biraz daha fazla geliri yüksek kesim, daha fazla AB desteği vermeye başlıyor. Çünkü AB ile durum iyi giderse işlerin de açık olacağı varsayımları var. Ancak düşük gelir grubu 'böyle gelmiş böyle gider' gibi bakıyor, beklenti skalası olmadığı, umut daraldığı oranda AB konusuyla çok fazla ilgilenmiyor. İlgilense bile menfi noktada oluyor'' diye konuştu.
Ekonomik krizin etkisine yönelik soruya karşılık da Baydarol, bu etkinin olumsuz değil, olumlu yönde olacağına inandığını söyledi. Son ekonomik krizin küresel boyutu bulunduğunu ve küresel sorunun ancak küresel ölçekte çözülebileceğini anlatan Baydarol, ''Kendi içine kapalı, AB perspektifini kaybeden bir Türkiye'nin, çok da bu işin içinden çıkamayacağı anlaşılıyor, yaygınlaşıyor'' diye konuştu.
''Krizin gelişmiş ülkelerden başlayarak, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere yayılmasının tepki yaratmış olup olmayacağının'' sorulması üzerine Baydarol, Türkiye'nin ''ekonomi endeksli düşünmediğini'', bunun, son dönem ülke gündeminde yer alan konulardan da anlaşılabileceğini söyledi.
Baydarol, ''Türkiye şu an ekonomiyi gerçekçilik skalasında tartışan bir ülke değil. Dolayısıyla kamuoyunun çok da fazla ekonomiyle değil, ekonomi dışı faktörlerle ilgilendiği düşüncesindeyim'' diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt