Türkiye'nin sinagogları tarihlerini anlatıyor
Gözlem Yayıncılık'tan çıkan "Türkiye'nin Sinagogları" adlı albüm/eser, sinagogların hikayelerininin yanı sıra, Türkiye'de Yahudiliğin tarihini de anlatan bir başvuru kaynağı.
Gözlem Yayıncılık’ın piyasaya sürdüğü iki ciltten oluşan ‘Türkiye’nin Sinagogları’ adlı albüm/eser, bir sinagog albümü olmaktan çok Türkiye’de Yahudiliğin tarihini anlatan bir başvuru kaynağı niteliğinde. İzzet Keribar’ın objektifi ve Naim Güleryüz’ün kaleminden sunulan İstanbul’un Sinagogları ve Trakya-Anadolu Sinagogları, sinagogların hikayelerini ve tarihlerini anlatıyor.
Milli serveti korumak
İstanbul ve Trakya-Anadolu Sinagogları olarak iki cilt halinde yayımlanan kitapta yer alan fotoğraf ve metinler yaklaşık 4 yıl süren bir çalışmanın eseri. Proje önce Keribar’a ulaşmış. Daha önceden de böyle bir isteği olan Keribar heyecanla kabul etmiş teklifi. Fotoğrafların yazı ile desteklenmesi gerekince de uzun yıllardır tanıştığı Güleryüz girmiş devreye. Güleryüz’ün 1990’da çıkan İstanbul Sinagogları adlı bir kitabı da varmış ve onun da kafasında bu kitabı Türkiye’nin sinagogları olarak geliştirme fikri varken tam anlamıyla denk gelmişler. Ve çalışmalar başlamış. 1 yıl sürmesi öngörülen proje 4 yıl sürmüş. Kolay değil. Bir yanda izinler, uzun yolculuklar, zaman içinde ilerleyen teknolojiyle bir türlü içe sinmeyen fotoğraflar... Tabii izin alacak kimsenin kalmayışı da bir yanda. Keribar, 15 yıl önce Ersin Alok ve Mili Mitrani’nin hazırladığı sinagog kitabından farklı bir şey yapmaları gerektiğini düşündüğü için öncelikle fotoğraflara insan faktörünü eklemiş. Bu arada Anadolu Sinagogları kitabında yer alan sinagoglardan bazıları yıkılmış ne yazık ki. Keribar, bazı sinagogların yerinde kalan yıkıntılarda yakaladığı detayları da kullanmış fotoğraflarında. Sinagogların cemaatler oradan ayrıldıkça bakımsız kaldıklarını ve zamanla da yıkıldığını ifade ederken, “Türkiye’nin pek çok bölgesinde farklı cemaatler var. Örneğin Kırklareli’ndeki cemaatle Edirne’deki cemaat farklıdır. O cemaatler de artık tamir edebilecek bir sermayeye sahip olmadıkları için yıkılıyor. İnşallah bundan sonra sinagogların ayakta durmasını sağlayabilir, onları daha iyi koruyabiliriz gibi bir düşüncemiz de var. Göz göre göre kaybolan bir milli servet bunlar. En azından bu kitap bir yerde Türkiye’deki sinagogların durumunu anlatacak bir eser olsun” diyor.
Tarik eksik anlatılıyor
Güleryüz, Yahudilerin Türkiye’de 700 yıllık bir tarihi olduğunu ve sinagoglardan bazılarının yerinde apartman, tarla olan şehirler olduğunu belirtirken, bu kitabı bundan sonraki kuşaklara bir tarih mirası olarak bırakmak bu şekilde bugünü yarınlara taşımanın amaçları olduğunu söylüyor: “Televizyona çıkan genç üniversitelilerin konuşmalarından görüyoruz ki tarih bilgimiz eksik. Örneğin Osmanlı-Türk Musevi Cemaati dediğimizde burada 700 yıldan beri Osmanlı’yla beraber yaşamışlar. 1492’de bir insanlık örneği olayı yaşanmıştır. 2. Bayezid’in kimsenin kabul etmediği insanları ülkesine buyur etmesi çok büyük bir olgu. Bunlar yeterince anlatılmıyor.”
Sinagog yerinde konservatuvar
Çorlu’da Yeni Camii adındaki camiinin eski bir sinagog olduğunu, cemaat kalmadığı için camii olarak kullanmak isteyenlere izin verildiğini, İzmir’de bir sinagogun da belediyenin isteği üzerine konservatuara dönüştüğünü ve bilinen ilk sinagogun da Sardis’te 2. yüzyılda inşa edilen ve şu an ören yeri olarak kullanılan Sardis Sinagogu olduğunu da okuyacaksınız kitapta.
Misafir değiliz!
Türkiye’nin Sinagogları sergisinin daha pek çok şehirde ve yurtdışında dolaşacağını ifade eden İzzet Keribar, kitabın hem İngilizce hem de Türkçe olarak basıldığını ve yabancı ülkelere de gönderileceğinin de altını çiziyor. Güleryüz ise bu konuda Türkiye’nin bugün 70 milyon nüfusunda yaklaşık 20 bin kişilik bir Yahudi cemaati olduğunu ve bununla birlikte 700 yıllık dünyaya örnek bir beraberlik olduğunun altını çizerken, “Eğer biz bu beraberliği yaşatmazsak bunu bütün dünyaya bir örnek olarak göstermezsek çok yazık olacak. Türkiye’de ne yazık ki Yahudi’nin ne olduğunu bilmiyor insanlar. Biz, Yahudi’nin toplum hayatının bir parçası olduğunu, 700 yıldır beraber çalışıldığını, yaşandığını, toplumun ayrılmaz bir parçası olduğunu anlatmak istiyoruz. Biz buraya fethedilerek gelmedik. Misafir de değiliz. Biz buranın vatandaşıyız. Bu birliktelik Dışişleri Bakanlığı’nın tanıtım çalışmalarının da bir parçası olmalıdır. Belirgin lobilerin Türkiye için pek de olumlu olmayan beyanlarına dolaylı bir yanıt olarak bu da bizim sözümüz. Bunlar Türkiye’nin onurudur, milli servetidir” diyor.
Trakya ve Anadolu Sinagogları çalışması için Edirne’den yola çıkılmış. Ege’ye oradan Akdeniz’e oradan güneydoğu’ya ve iç Anadolu’ya uzanan bir yolculuk yapılmış. Kırklareli, İzmir, Bergama, Edirne, Antakya, İskenderun, Gaziantep, Kilis, Ankara’daki sinagoglar var. Keribar, çalışmaları süresince pek çok olay da yaşadıklarını ekliyor. Fotoğraf çekerken ‘Neden buradasınız? Gidin camii fotoğrafı çekin’ diyenler olmuş. Bir yandan da 10. kişi olmadığı için cenazesini kaldıramayan bir Yahudi cemaatinin 10. kişisi de olmuş Keribar.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Colani’nin arabası
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması
- 'Bıyık altından gülüyorsunuz'