Türkiye'nin siyasal yüzleşmesi

Yönetmen Yusuf Kenan Beysülen, "Bugün Türkiye'de İslamcılar ve solcular, sanki aynı ölçüde, aynı biçimde mağdurmuş gibi, aynı potada eritilmeye çalışılıyor. Buna itirazımızı dile getirmek için bu belgeseli çekmeye karar verdik" diyor.

Türkiye'nin siyasal yüzleşmesi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.05.2011 - 08:02

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nce hazırlanan, “Büyük Yüzleşme: Ulucanlar Cezaevi” adlı belgesel filmin galası, bugün saat 19.00’da, Ankara’daki Anadolu Gösteri Merkezi’nde yapılıyor. Ulucanlar Cezaevi’nin Cumhuriyet tarihindeki yeri ve kapatıldığı 2006’dan bu yana geçirdiği dönüşümü anlatan belgesel, Ulucanlar’ın toplumsal bellekte yer alan siyasal anlamına sahip çıkmayı amaçlıyor.

Türkiye siyaset tarihinde önemli bir yere sahip olan, 1925’te cezaevi olarak kullanılmaya başlanan Ulucanlar; 68’in devrimci önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın yanı sıra Necdet Adalı’nın, Erdal Eren’in aralarında bulunduğu, akıl almaz idamlara sahne oldu. Cevat Şakir (Halikarnas Balıkçısı), Bülent Ecevit, Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Nâzım Hikmet, Cüneyt Arcayürek, Metin Toker, Fakir Baykurt, Yılmaz Güney, Leyla Zana gibi çok sayıda tutuklu ve mahkûma “ev sahipliği” yaptı. 29 Eylül 1999’da başlatılan “Ulucanlar Cezaevi operasyonu” sırasında ise cezaevinde 10 kişi öldü, 100’e yakın kişi de yaralandı.

Belgeselin yönetmeni Yusuf Kenan Beysülen söze,“Ulucanlar Cezaevi, Türkiye’nin görünmeyen, arka plandaki yüzü; Türkiye’deki muhalefetin unutulduğu, unutturulduğu bir kuyu” diye başlıyor; kendisini belgeseli çekmeye iten temel nedeni ise şöyle açıklıyor:

“Bugün Türkiye’de bir şeyler eşitlenmeye çalışılıyor: İslamcılar ve solcular, sanki iki taraf da aynı ölçüde, aynı biçimde mağdurmuş gibi, aynı potada eritilmeye çalışılıyor. Buna itirazımızı dile getirmek için Ulucanlar’ın belgeselini çekmeye karar verdik.”

“İdam” olgusu belgeselin temel motifi; film, Ulucanlar’da gerçekleşen idamların hikâyeleri ile tanıkların söyleşilerini izleyiciye taşıyor. Seslendirmesini Cüneyt Türel ile Alp Buğdaycı’nın yaptığı belgesel için Beysülen şunları söylüyor:

“İdam, tüm kuralları devlet tarafından belirlenmiş, sistemli bir cinayet. Ulucanlar, bilindiği kadarıyla 17 kişinin idam edildiği bir yer. Biz de bu belgeselde, İttihat Terakki’nin önemli simalarından Cavit Bey’le başlayıp, Fethi Gürcan, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Necdet Adalı’nın idam hikâyelerini, tanıkların söyleşileri eşliğinde anlattık.”

Ekip, çekimleri Ulucanlar Cezaevi’nde yapmak için izin alamamış, bu nedenle çekimleri Sinop’ta yapmak zorunda kalmış. Beysülen, aynı zamanda Ulucanlar Cezaevi’nde yatan bir isim, bu nedenle oradaki acıları içselleştirdiğini söylüyor, izleyiciyi şaşırtacak öykülerin de bulunduğunu anlatarak devam ediyor:

“İzleyici bu filmde, idam kararını veren, idamın uygulanması sırasında orada bulunan doktor ile idam edilen 3 kişinin oğullarının ileride arkadaş olduğunu görecek ve şaşıracak. Belgeseli çekmekteki amacımız, Ulucanlar Cezaevi’nin hem toplumsal bellekteki yerine, hem de son 5 yılda yaşadığı dönüşüme ışık tutmak ve mekân üzerinden yaşanan siyasi sürece dair büyük bir yüzleşme gerçekleştirmek.”

Ulucanlar Cezaevi’nin, 2006’da kapatılmasının ardından yıkımı gündeme gelmişti, ancak Mimarlar Odası’nın girişimiyle yıkım engellenerek bina korumaya alınmıştı. Ardından, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Ankara Barosu, Adalet Bakanlığı ve Altındağ Belediyesi arasında protokol imzalanarak bir proje yarışması düzenlendi. Ancak bir süre sonra, Altındağ Belediyesi süreci tek başına götürmeye karar vererek yapıyı kendi anlayışıyla “restore” etti. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nden Hazeli Akyol, “Maalesef keyfi uygulamalarla yapı tahrip edildi. Bugün bakıldığında Ulucanlar, içinde yaşananların izlerinin tamamen silindiği, yapının siyasi anlamının dejenere edildiği bir mekân haline geldi” diyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler