"Ucuz kahramanlık"

Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, bazı DTP milletvekillerinin "ifade krizine" ilişkin, Meclis Başkanı Şahin'in "ucuz kahramanlık" yaptığını öne sürdü.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.10.2009 - 06:28

Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, bazı DTP milletvekillerinin ifade vermeye çağrılması olayına ilişkin, Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'i "ucuz kahramanlık yapmakla" eleştirdi.

Eminağaoğlu, dokunulmazlıklarla ilgili Anayasa'nın 14. maddesinin hukuksal sorun yarattığını ifade ederek, "Bu şekilde 14. maddeyi uygulayanları hedef haline getirmek hukuka uygun değildir. Etik de değildir. Çözüm maddenin değiştirilmesidir. Hiç kimse yargı organlarını hedef haline getirmemelidir" şeklinde konuştu.

Meclis Başkanı'nı "ucuz kahramanlık yapmakla" eleştiren Eminağaoğlu, "Kendisinden beklenen herkes gibi onun da bir Yasama organı başkanı olarak Anayasa'ya uygun hareket etmesidir. Ama Anayasa'yı görmezden gelmek hem sorumluluk doğurur hem de Anayasayı ihlal içerisine girer. Vatandaştan da bu durumda Anayasaya uygun hareket etmesini bekleyemeyiz" diye konuştu.
 

"Tazminat savcıları kapsamaz"

Eminağaoğlu, bir soru üzerine, Ergenekon davası savcılarına yönelik açılan tazminat davalarına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Savcıların yapmış olduğu işlemlerin son dönemde söz konusu dava ve soruşturmalar nedeniyle gündemde fazla yer bulduğuna değinen Eminağaoğlu şöyle konuştu:

"Hukuk usulü yargılama yasamızda, sadece yargıçların sorumluluğunda düzenlenmiştir. Bu hükümler savcıların tazminat sorumluluğunu kapsamamaktadır. Dolayısıyla mevcut düzenlemeler ışığında savcılar yürüttüğü görevle ilgili olarak hizmet kusuru söz konusu ise tam yargı davası tebliğinde idareye, eğer kişisel kusur gerektiren durumlar var ise bu durumlarda da genel hükümler çerçevesinde her kesime açılan davalar gibi savcıların bizzat kendilerine karşı dava açılması söz konusudur. Son Hukuk Genel Kurulu'nda olay bu çerçevede ele alınmıştır. Bunu diğer bir boyutu temel hak ve özgürlüklere yönelik tartışmaların da olabildiğince artmasıdır. Temek hak ve özgürlükleri korumak amaç olduğuna göre hukukun üstünlüğünü savunmanın amaç olduğuna göre, bunu ihlal eden her kim olursa olsun bir hukuk devletinde sorumluluğu söz konusudur. Ama arzu edilen bu ihlallerin yargıçlardan ve savcılardan kaynaklanmaması, fakat onlardan kaynaklanıyorsa da onların sorumsuz olduğunu söyleyebilmekte söz konusu değildir. Dolayısıyla burada korunan temel hak ve özgürlüklerdir. Bunları ihlal eden eylemler her kim tarafından yapılırsa sorumluğu söz konusudur. Savcılık işlemleri insan haklarını ihlal tartışmalarını artırıyorsa, demek ki burada herkesin biraz düşünmesi gerekir. Bu konular yargı önünde tartışılmalıdır. Ama esas olan savcıların bu tartışmaları yaratan işlem ve eylemden uzak durmalarıdır. Söz konusu karar savcıların güvencelerinin azaltılması olarak yorumlanabilir.
 

"Savcılık kurumu adaletin tesisi için vardır"

Burada mağdur olan iki boyut var. Bir medya yargılamaları ile mahkum olan savcılar ikincisi de medya yargılamaları ile mahkum olan temel hakları gözetilmeden infaz edilen kişilerdir. Savcılık kurumu adaletin tesisi için vardır. Burada tartışma yaşanıyorsa ilgili savcı yargı organları önünde sorumluluk çerçevesinde kendisine yönelik bir işlem yapıldığı zaman bu mesleki güvencelere aykırıdır. Kamuoyunda söylediğim gibi savcılık ve yargıçlık eşit görüldüğü için savcılara yönelik bu karar dikkat çekiyor. Oysa ikisi de iki ayrı meslektir. Yargıç yargısal görev yapar. Savcı ise farklıdır. Yasalarda sorumluluk boyutunu bu farklığı gözeterek düzenlenmiştir. Anayasada savcıların yargıçlara tanınan haklara sahip olması gerektiği belirtilmiştir. Anayasa uygulanmalıdır."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler