Ülküsünü Yitiren Ülke...
Atatürk ve arkadaşları Cumhuriyeti kurarken, varılması gereken amacı, ‘çağdaş uygarlık’ biçiminde belirlemişti. Bilimde, sanatta, eğitimde, ekonomide, toplumsal yaşamda… Ülkü bu olacaktı. Okyanusta seyreden gemi için pusula neyse, bir ülke için de ülkü odur.
O günkü koşulları anımsayınız. Yanmış, yıkılmış bir ülke. İnsanlarının çoğu yıllarca süren savaşlarda ölmüş. Kalanlar aç, açık, eğitimsiz. Hiçbir şeyi olmayan bir yurt. Ama Atatürk’ü vardı bu ülkenin. Kurtuluş Savaşı’yla birlikte bir ülkü koydu halkın önüne Atatürk. Temel sağlam atıldı. Evrensel kurallarla yola çıkıldı. Her alanda eşi görülmemiş hamleler yapıldı.
Osmanlı’nın onca borcunu Atatürk Cumhuriyeti ödemedi mi? Yeniden en borçlu olmak da nereden çıktı? Eğitimde birliğin canına okundu. Bilimin yanına ‘ulema’yı koydular. Cumhuriyetin kurumlarını bir bir dağıttılar. Fabrikalarını yıktılar. Arsalarını sattılar. Ülküsüzleşmek için ellerinden geleni yaptılar.
Dolmabahçe Sarayı’nda bir sanatçı Atatürk’ün elini öpmek ister. Atatürk elini öptürmez. Oradakilere der ki: ‘Hepiniz mebus olabilirsiniz. Bakan olabilirsiniz. Hatta, cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkâr olamazsınız.’ Bugün bu anlayışın neresindeyiz?
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- DEM Partili vekillerle 'Suriye' atışması!