Ulu Yargıcın Kararı...
Ünlü denemeci Montaigne, “Ezber bilmek, bilmek değildir” özdeyişini, günümüzden dört yüzyıl önce söylemişti. Ezbere dayanan eğitim ve öğretimin, insanın beynini, yüreğini, ellerini kısırlaştırdığını belirtmişti...
Bilge Montaigne, usun inakların (nas) kuşatmasından kurtulması, dudaklara vurulan kilitlerin açılması, bileklere takılan zincirlerin kırılması için savaşmıştı. Çocuklara ve gençlere, özgürce düşünmeyi, kafa yorarak öğrenmeyi, ter dökerek üretmeyi, hakça bölüşmeyi, insanca sevmeyi, kula kul olmaktan kurtulmayı öğreten okulların açılmasını istemişti. Buyurganların (diktatör), bağnazların, asalakların uykularını kaçırmıştı...
Adlarını andığım ve anamadığım yüzlerce bilge şu görüşte birleşmişlerdi: Ezbere dayanan öğrenim, düpedüz bir edilgenliktir. Beyni, yüreği, gövdeyi tembelleştirmektir. Övüngen, öykünmeci, serüvenci, tüketici insan yetiştirmektir. Tek sözcükle, emek ve sürez (vakit) savurganlığıdır. Çünkü yaşamı sevdiren, acunu (dünyayı) güzelleştiren bilgiler ve beceriler, iş eğitimi veren okullarda kazandırılır.
İnsanlığın övünç kaynağı olan bilgelerin, eğitbilimcilerin düşlerini, İsmail Hakkı Tonguç gerçekleştirmişti. Türkiye’nin ot bitmeyen bozkırlarında, insan ayağı değmemiş yaylalarında, yılanların ıslık çaldığı ovalarında, Köy Enstitüsü açmıştı...
Tarih, ulu bir yargıçtır. Yeryüzündeki olayları, gözlerini kırpmadan izler. Ulusları yönetenlerin kişiliklerini, edinimlerini (fiil) kılı kırk yararak irdeler. Elde ettiği sonucu, duyuncunun (vicdan) terazisinde tartar. Kararını, silinmez ve kazınmaz bir mürekkeple yazar.
Yargıçlar yargıcı tarih, İsmail Hakkı Tonguç ve kurduğu Köy Enstitüleri için aşağıdaki kararı vermiştir.
İsmail Hakkı Tonguç, erdemli, sevecen, insancıl bir insandı. Yoksulluğun ayazında kavrulmuş, boynu bükük, dili tutuk, binlerce köy çocuğunun yazgısını değiştiren bir eğitbilimciydi. Unutulmuş köylere ışık, ateş, em (ilaç), araç, gereç, tohum, bilim gönderen devrimciydi.
Köy Enstitüleri, özgürlüklerin harman olduğu okullardı. Düşüncesini korkmadan söyleyen, emeksiz ekmek yemeyen, kendini sürekli yenileyen, kıraç toprakları yeşerten, sayrıları iyileştiren, öznel ve nesnel değerler üreten, bir köyün gömütlüğüne (mezar) gömülmek isteyen eğitmenler yetiştiren kurumlardı. Bu kurumları, emeği küçümseyen, özgürlükten, demokrasiden, bilimden, köylüden korkanlar kapattırmışlardı.
Sözlerimi, şu gerçeğe yürekten inanarak bağlıyorum: Ulusumuzun değerbilir oğulları, kızları, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk’ü, yurdumuzu İkinci Dünya Savaşı’na sokmayan İsmet İnönü’yü, kitaplıklarımızı, bilgi kaynağı başyapıtlarla (şaheser) donatan Hasan Âli Yücel’i, karanlık köyleri aydınlatan, suskun köylüleri ayağı kaldıran İsmail Hakkı Tonguç’u unutmayacaklardır. Anılarını, yapıtlarını savunan siyasal atılımlara katılacaklardır!..
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama