Üstüne biçileni oynamak sanat değil

Demet Sağıroğlu 90'lı yılların özgün ve güçlü seslerinden. Albümleri arasında uzun aralar olsa da sesi kulaklardan silinmiyor. Yeni single albümü 'Silkelen' de dönüşünün ve sessizliğinin bittiğinin bir kanıtı. Sağıroğlu, sektöre kızgın ama küs değil. Artık incinmemek için ördüğü duvarları aralamış. Belki de bu bir olgunluk hali ya da nasırlaşma, o da bilmiyor. Şimdi tek derdi, şarkılarını daha uzun soluklu bir şekilde dinleyicileriyle paylaşabilmek...

Üstüne biçileni oynamak sanat değil
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.08.2009 - 12:57

Demet Sağıroğlu’nun hafızalardan silinmeyen, unutulmayan klasikleri var. “Kınalı Bebek”, “Şikâyetim Var”, “Arnavut Kaldırımı”, “Hazan Mevsimi”, “Yadigâr” bunlardan ilk akla gelenler. 90’ların pop furyasının en güçlü seslerinden Sağıroğlu 2000’li yıllarda epey hız kesti. Onu en son dört yıl önce “Korkum Yok” albümüyle dinledik. Şimdi, uzun bir aradan sonra “Silkelen” isimli single çalışmasıyla döndü. Albümün ismi bir gönderme. Çünkü Sağıroğlu üstündeki ölü toprağını atıp, kendine gelmenin ve harekete geçmenin peşinden gidiyor.

Peki, neden bu kadar uzun aralar verdi? Sağıroğlu bu soruyu, “Besteler olsa da albüm ekip işi. Her zaman aynı ruhu yakalamadığınız için de hızınız düşüyor, hatta duruyorsunuz. Yani bu uzun aralıklar benim tembelliğimden değil. Yapımcılar korkuyor, tedirginler. Kimse taşın altına elini sokmuyor. Ben de evimde kendi kendime beste yapıyorum. Öyle ki bu besteler yeni gün yüzü gördü ama hepsi yıllar öncesinden. Ben de ince eleyip sık dokuyunca işler daha da zor oluyor” diye yanıtlıyor. Elbette Türkiye’deki müzik piyasası “gelişmiyor”, “değişiyor”. O da bundan payına düşeni aldığının farkında. “İstediğim olmayacaksa olmasın diyorum. Ne olursa olsun albüm yapmak büyük hata” dese de bir dönemin en çok dinlenilen ismi olduğuna sığınmıyor. Müzik dünyasının cadı kazanında sert inişler ve çıkışlar yaşadığı için kırgınlıkları var. Yine de üzüntüleriyle başa çıkmayı biliyor. En önemlisi ne kadar kırılsa da küskünlüğünün olmaması. 90’lı yılların büyüsünün farklı olduğunu düşünüyor. Sağıroğlu, “90’lı yıllar bizim için şanstı, ‘Kınalı Bebek’ bir müzik kanalında bir keresinde gün içinde 72 kez dönmüştü. Bu inanılmaz bir rakam. Hem eskiden kliplere de iyi yatırım vardı çünkü satışlar bunu kurtarıyordu. 90’lar her anlamda daha samimiydi. Profesyonellik ve teknoloji yatırımı da samimiyeti de yerlere serdi” diyor, “Şimdi ‘Silkelen’ diye internete yazdığınızda yüz bin sonuç çıkıyor karşınıza. Evet, bu güzel. Demek ki takip ediliyorsunuz. Ama bu sanatçıyı tatmin etmiyor çünkü yapımcı memnun değil. Bu ciddi bir çıkmaz”.

Derdi, şarkılarını daha uzun soluklu bir şekilde dinleyicileriyle paylaşabilmek. Aslında onu akustik dinlemek çok ayrı. Mesela bir piyano ve akustik gitarla başka oluyor. O da öyle düşünüyor hatta kış bitmeden akustik bir albümü tamamlayacağının müjdesini veriyor. Hareketli, hızlı şarkılarla öne çıkmasının kendi “suçu” olmadığını, sistemin böyle döndüğünü ve yapımcıların buna yatırım yaptığını üzülerek söylüyor. O yüzden “Gerçek” şarkılarını dinlememiz için kışı beklememiz gerekiyor.

 

Oyunculukta iddiam yok

Demet Sağıroğlu hayattan çabuk etkilendiğini anlatıyor. Böyle olunca da çabucak içine kapanıyor. Çıkışı yalnızlıkta aramak da bir çözüm onun için. Şarkı sözlerini de yaşanmışlıklarıyla yazıyor, kurguyla çalışmıyor. “Ben çok iyi konuşamam ama iyi yazarım. Söz ile müzik yoldaş. Biri gelmezse diğeri onu bekler” diyor “Bazı müziklere ise söz yazılmasa çok daha iyi olur. Onun matematiği de samimiyetinizle orantılı”. Sağıroğlu bir müzikalde Belgin Doruk’u canladırmıştı. Bir dönem de bir televizyon dizisinde başrol oynadı. Neden devamı gelmedi ya da niye böyle bir deneme yaptı? Anlatıyor; “Oyunculukta iddiam olmadı. Ben zaten şancıyım. O dönem çok ısrar edilmişti. Sinema yüzüm olduğu söylenmişti ve denemek istedim. Belgin Doruk’u oynamak ise farklıydı ve özeldi”. Sinema yüzü var mı bilemem ama sahnede bir mesafesi ve ağırlığı olduğu kesin. Ona göre bunun nedeni Kayahan ekolünden gelmesi. Hani Türk Sanat Müziği, koro sanatçıları gibi... Gerçi eski heyecanı artık yok, şimdi daha bir kendi. İncinmemek için ördüğü duvarları, zırhları aralamış. Hayır demekten çekinmiyor. Belki de bu bir olgunluk hali ya da nasırlaşma, o da bilmiyor. Sağıroğlu, “Ekranda rol yapmak ya da üstüme biçileni oynamak değil benim için sanat. Evet, bu sektörün kuralları var. Bildiğinizi okursanız, zorlanırsınız. Pes etmeyip, devam edebilirseniz ‘kendiniz’ olarak varolabilirsiniz” diyor, “‘Silkelen’ 2005 yapımı, 2009 yılında yayımlanabiliyor. Bazı şeyler işte bu kurallar, ilişkiler, çıkarlar yüzünden gecikiyor. Ama akustik albümüm için bir beş yıl daha beklemeyeceğim kesin”.

 

(Fotoğraf: Uğur Demir/ Cumhuriyet)

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler