Vandalizm Her Yerde...
Cumhuriyet gazetesinde “Vandallar Marmaris’te” başlıklı haberi okuyunca, yeni tarz Vandalizm’in son yıllarda yurdumuzun birçok kasabasına, kentine egemen olmaya başladığını, bu nedenle tarihi ve kültürel değerlerin büyük tehdit altında olduğunu düşündüm, ürperdim.
Vandalizm kısaca; Karabilisizlik yüzünden ya da zevk için sanat yapıtlarına, kamu mallarına büyük zarar vermek, yıkmak ve bu yıkımı kendi başına bir amaç durumuna getirmek demektir. Günümüzde Vandalizm, modern ve antik kentlerde, estetik ve güzel olan her şeye saldırı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ülkemizde 1950’li yıllarda başlayan büyük göç dalgalarıyla köy ve kasabalarda yaşayan insanlarımız büyük kentlere akmaya başladı. Bu ani gelişme sonucunda, alt ve üst yapı çalışması tam olarak yapılamayan, planlamadan uzak, yeşilliklerin talan edildiği; kıyıların, ormanların yağmalandığı çarpık kentleşmeler ortaya çıktı.
Aynı dönemde eğitim, kültür ve sanat toplum yaşamından yavaş yavaş çıkmaya başladı. Büyük kentlerin kenarlarında varoşlar yaratıldı, varoşlara sığınan insanlarımız ekmek derdine, can derdine düştü.
Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlatılan Anadolu aydınlanmasını sürdürmek için çırpınan yöneticiler görevlerinden alındı, kıyımlara uğradı.
II. Dünya Savaşı’nda Avrupa’da milyonlarca kitap yakılırken, ülkemizde Tolstoy’u, Goethe’yi, Steinbeck’i, Gorki’yi, Panait Istrati’yi, Balzac’ı köylere taşıyarak köy çocuklarını aydınlatan kahramanlar bir kenara savruldu.
Yazarlar tutuklandı, işkenceden geçirildi. Dünyanın en büyük şairlerinden biri olan Nâzım Hikmet yurtdışına kaçmak zorunda bırakıldı. Usta yazar Sabahattin Ali canını kurtarmak için çıktığı yolculukta Istranca dağlarında öldürüldü.
1950’den sonra on yıl iktidarda kalan Demokrat Parti’nin gericilere verdiği ödünlerin ardı arkası kesilmedi ve sonrasında karanlık mağaralarından yeryüzüne çıkan tarikatlar aşama aşama büyüdü ve bugünlere gelindi...
Temeli kültür olan Cumhuriyetimizde kültürün, sanatın insan yaşamına egemen olduğu bir toplum yaratmak amaçlanıyordu, bu yolda çok önemli adımlar da atılmıştı; ama çok partili dizgeye geçişle birlikte gericilik hortladı, aydınlanmanın önüne duvar örüldü.
Son elli yılda, gerek eğitim dizgemizin içinde bulunduğu çöküntü; gerekse gericiliğin gittikçe toplumu baskı altına alması sonucunda, bambaşka bir toplum modeli ve o toplum modelinde ne yazık ki, yeni kuşak Vandallar ortaya çıkmaya başladı.
Kültürsüz, önyargılı, kaba, karabilisiz birçok insan; kömür, makama beyaz eşya dağıtımı yapılan bir demokrasi
anlayışını fırsat bilip toplum yaşamına ağırlıklarını koymaya ve hatta toplumu yönetmeye başladılar. Geçmişte toplum tarafından dışlanacak, yüzüne bakılmayacak olan bu insanlar, şimdilerde toplumda baş tacı oldu.
Matbaanın ülkemize gelişini üç yüz yıl geciktiren,
Batılılaşmanın önüne duvar ören, yontuları kıran, içine tüküren, çıplak kadınlar var diye reklam panolarının üstünü örtmeye kalkışan, Marmaris’te “astronot” yontusunu denize atan,
Ankara’da Yüksel Caddesi’nin başındaki “Ayakkabı Boyacısı” yontusunun tepesini oyup küllük yapan, aynı yontunun boya sandığını alıp götüren, “Yalnız Adam Yontusu”nun burnunu koparan, “İnsan Haklarının Kitabını Okuyan Kız Yontusu”nun üstüne abuk sabuk slogan yazanlar, işte bu yeni kuşak Vandallardır...
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!