Yarsav'dan tepki
YARSAV, Danıştay'ın kat sayı ile ilgili kararı hakkında yapılan "ideolojik" değerlendirmelerini sert bir dille eleştirdi. Yapılan açıklamada, "Yargı organlarına olan toplumsal inanç ve güveni bilinçli bir biçimde sarsma gayretlerinin dışavurumudur" denildi.
Danıştay 8. Dairesi'nin YÖK'ün üniversite sınavında kat sayı uygulamasını kaldırmasıyla ilgili verdiği yürütmeyi durdurma kararı sonrasında yapılan eleştiriler üzerine YARSAV, sert bir açıklama yayınladı. Türk hukuk tarihinin, özellikle son yıllarda siyasilerin beklentilerine uygun karar vermeyen bağımsız yargı organlarına yönelik hakka, hukuka, adalete sığmayan ölçü ve yoğunlukta saldırılarla yazıldığı ifade edilen açıklamada şöyle denildi:
"Bunun son örneği, YÖK Genel Kurulu'nun yükseköğretime girişte yerleştirme puanlarının hesaplanmasında farklı katsayı uygulamasının kaldırılmasına ilişkin 21 Temmuz 2009 tarihli kararının 3., 4. ve 5. maddelerinin; 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası'nın okul ve alanlara yönlendirmeye ilişkin hükümleri ile 2547 sayılı Yasanın 45. maddesinde yer alan kuralların uygulanmasını bertaraf ettiği, eğitim sisteminin örgütleniş biçimindeki bütünlüğü bozacak nitelik taşıdığı, eğitimin amaç ve ilkelerine, hukuka ve hakkaniyete uygun bulunmadığından yürütmenin durdurulması hakkında Danıştay Sekizinci Dairesi'nce oybirliği ile alınan karara karşı yapılan açıklama ile ortaya konmuştur."
"YÖK kararı ideolojik değil mi?"
YARSAV'dan yapılan açıklamada, Danıştay kararına yönelik eleştirilerinin daha önce pek çok örneğine rastlanan ve fakat yine de dinleyeni hayrete düşüren bir özensizlikle ayaküstü yapıldığına dikkat çekildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi:
"Danıştay kararının 'ideolojik ve izah edilemez olduğu' belirtilmiştir. Ancak kararın ideolojik bulunmasının nedeni açıklanmamış, kararın bu biçimde değerlendirilmesinin, özerk ve her türlü ideolojiden uzak durması gereken bir kurum olan YÖK kararının ideolojik saikler ile alındığının ilan edilmesi anlamına gelebileceği dahi düşünülmemiştir. Siyasal parti temsilcilerinin olaylar karşısındaki tutum ve davranışlarının sahip oldukları ideolojiye göre biçimlendiği bilinmektedir. Ancak, özellikle siyasal iktidar sahiplerinin, Türk Ulusu adına yargı yetkisini kullanan ve Anayasaya, yasalara, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere ve evrensel hukuk ilkelerine dayalı olarak karar veren yargı organlarının kararlarına ilişkin yaptıkları açıklamalarda ideolojik düşünceleri dışında titiz ve ölçülü davranmaları beklenir. Ayrıca sözkonusu kararın nihai nitelikte bir karar olmadığı, bu aşamada yapılan açıklamaların yargıyı etkileme olarak nitelendirilebileceği de değerlendirilmelidir."
"Sebebi öfke"
Kararı ideolojik bulanların bunun adını da koymaları gerektiği savunulan açıklamada, "Neyin ideolojisi? Kararın gerekçesi okunup özümsenerek mi bu sonuca varılmıştır? Kararın gerekçesi değerlendirilmeden yapılan ayaküstü yorum ve açıklamalar, bu açıklamaları yapan kişilerin yargı erkine ne denli değer ve önem verdiğinin bir göstergesidir" denildi. Açıklamada ayrıca, "Kanaatimiz odur ki, konuyla ilgili bu son açıklama, bir yandan bağımlı yargı yaratamamanın oluşturduğu öfkenin, bir yandan da yargı organlarına olan toplumsal inanç ve güveni bilinçli bir biçimde sarsma gayretlerinin dışavurumudur" değerlendirilmesinde bulunuldu.
"Hedef gösteriliyor"
Yürütme organının, gücün kötüye kullanılmasını önlemeyi, güçler arasında bir denge sağlamayı amaçlayan "güçler ayrılığı" ilkesine aykırı biçimde, kendisine bağımlı bir yargı istediğinin altı çizilen açıklamada şöyle denildi:
"Benzeri demeçlerle ve bir kısım medya aracılığı ile yargı ve yargıçların hedef gösterilmesi sonucu geçmişte meydana gelen acı ve menfur olaylar henüz belleklerdeki yerini korumaktadır. Buna karşın, Dünya ve Avrupa'da yargı organları kararları ile ilgili olarak yapılabilecek açıklamaların değerlendirildiği etik ilkelere de aykırı olacak biçimde bu yöndeki açıklamalar sürdürülmekte, yanlışta ısrar edilmektedir.
Yargı kararı karşısında mağdurların haklarını koruyacaklarını kamuoyuna duyuranlar, Adalet Bakanlığı'nın son yıllara ilişkin istatistikleri incelendiğinde idarenin işlem ve eylemleri nedeniyle mağdur olanların yargı organlarına başvuru sayısında çok yüksek oranda artış olduğu ve mağdurların umutlarını bağımsız yargı organlarına bağladıkları gerçeğini de görmezden gelmemelidir."
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza