"Yasaklama dürtüsü geçmişte kalmalı"
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, ''Zor, karmaşık konuları çözmek yerine toptan yasaklama dürtüsü, Türkiye'nin geçmişinde kalmak zorunda. Kısaca, 'yasaklama, çöz' diyoruz'' dedi.
Boyner, TÜSİAD'ın ''Türkiye'de İnternet Sitelerinin Erişiminin Engellenmesi Konusunda Farklı Hukuk Disiplinleri Açısından Değerlendirmeler'' başlıklı raporun tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, herkesin hayatına derinden nüfuz etmiş olan internet teknolojisinin, iletişim, haber alma, ticaret ve diğer pek çok alanda ''müthiş'' bir hızla değişime yol açtığını ifade ederek, günlük sosyal yaşamdan ülkelerin ekonomilerine, şirketlerin iş yapma anlayışlarına kadar çok geniş bir yelpazede bu değişimin etkilerini yaşadıklarını söyledi.
Boyner, ''Ne var ki yaklaşık 15 senelik bir mazisi olan bu mecranın bu muazzam gelişimine, başta ülkemizdeki hukuki altyapı olmak üzere aynı hızla yetişemediğimizi de itiraf etmek durumundayız. İnternette haber alma, ifade ve iletişim özgürlüğü, bu alandaki hukuki yaptırımlar ve yasal altyapının hızla gelişen teknolojiye uyarlanması meselesi, salt Türkiye'ye özgü bir problem değil elbette... Ancak 'internet sansürü' denildiği vakit, dünyada isimleri demokrasiyle anılmayan bazı ülkelerin hemen yanında hatırlanmamız da kabul edilemez bir durum. Bildiğiniz gibi birbirinden çok farklı amaçlara hizmet eden, binlerce web sitesi şu anda kapalı durumda'' şeklinde konuştu.
İfade özgürlüğünü de kapsayan temel hak ve özgürlüklerin, Anayasa ve başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere uluslararası sözleşmelerin öngördüğü şartlar dahilinde sınırlandırılabildiğini belirten Boyner, ''Yani hak ve özgürlükleri sınırlandırmanın da bazı sınırları, kuralları var. Burada esas olan; bir yandan bir hak kullanılırken başka kişilerin haklarına zarar verilmemesi, diğer yandan toplumu oluşturan bireylerin yararlarının da zedelenmemesi... Hakkın özüne dokunmamak çok önemli bir ilke olarak karşımıza çıkıyor. Sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve her şeyden önce ölçülü olması gerekiyor'' dedi.
''Ticari hayata da olumsuz yansıyor"
2007 tarihli, 5651 sayılı ''İnternet Ortamında Yapılan Yayınlar Aracılığıyla İşlenen Suçlara İlişkin Kanun'' kapsamında erişimin engellenmesi kararlarına ilişkin suç unsurlarının belirlendiğini, bu ve ilgili diğer mevzuatın uygulamasına bakıldığında binlerce yayın barındıran sitelerin tek bir yayındaki suç şüphesi sebebiyle bütünüyle erişime kapatılabildiğini gördüklerini ifade eden Boyner, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Oysa biraz önce vurguladığım ölçülülük ilkesi açısından bu kararın bir sitenin tamamına değil, sadece konusu suç oluşturduğundan şüphe edilen yayının erişimine engel koymakla sınırlı olması gerekli. Aksi takdirde tabir yerindeyse 'kurunun yanında yaşın da yandığı' orantısız ve özgürlüklere aykırı bir uygulamaya maruz kalıyoruz. Böyle bir ortamda internet sitelerinin erişimine konulan yasakların yarattığı etkiler kişisel hak ve özgürlüklere olduğu kadar ticari hayata da olumsuz yansıyor. Pazarlama, tanıtım ve satış gibi faaliyetlerin kısıtlanması, dijital platformda yürüyen ekonomik faaliyete zarar veriyor. Öte yandan erişimi engellenen sitelerin profilinin, çocukların cinsel istismarına yönelik sitelerden, ünlü bilim insanlarının internet sitelerine kadar çeşitlenmesi de bilişim hukukunda gerçekten atılması gereken daha çok adım olduğunu bize düşündürtüyor.''
''Ciddi bir mağduriyet söz konusu"
Ümit Boyner, rapor ile mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde temel hak ve özgürlükler korunarak suç unsuru taşıyan internet sitelerinin hukuki açıdan ne şekilde değerlendirilebileceği konusuna bir yorum getirmek istediklerini, diğer taraftan mevcut mevzuatta birtakım eksiklikler olduğuna ve bunların giderilmesine yönelik yasal değişiklikler için acil harekete geçilmesi gerektiğine de yürekten inandıklarını ifade etti.
İnternet sitelerine erişimin engellenmesinin bireysel, ekonomik ve sosyal hayatı çok yakından ilgilendirmesine karşın kamuoyunun çok dikkatini çeken kararlar vesilesiyle sıcak bir gündem maddesi haline gelebildiğini kaydeden Boyner, kapanan irili ufaklı pek çok site ve ciddi bir mağduriyetin söz konusu olduğunu söyledi. Boyner, şunları kaydetti:
''Blogsite/blogger isimli sitenin kapanması, fikri haklar ihlali sonucunda ortaya çıkmış bir durum. Bu tip korsan yayınları veya diğer fikri haklar ihlallerini elbette tasvip etmemiz mümkün değil. Öte yandan bütün sitenin kapatılarak binlerce blog sahibinin ve onları takip eden kişilerin mağdur edilmesi de oldukça uygunsuz bir durum. Bizim raporumuzda da vurgulamak istediğimiz, suç unsuru taşıyan sayfaların münhasıran kapatılması gerektiği, ancak bu cezaların 'ölçülülük/oranlılık' ilkesine uygun şekilde verilerek tüm sitenin kapatılmaması gerektiğidir. Biz; demokratik hukuk devletine yakışır bir biçimde kişisel hak ve özgürlüklerin gözetilmesinde hassasiyeti elden bırakmadan ve fikri hakların da korunmasına özen göstererek sorunun adli ve siyasi otoriteler tarafından daha fazla vakit kaybedilmeden çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Bizce, demokratik bir hukuk devletinde bu tablonun sürdürülebilir olmayacağı çok açık. Zor karmaşık konuları çözmek yerine toptan yasaklama dürtüsü Türkiye'nin geçmişinde kalmak zorunda. Kısaca, 'yasaklama, çöz' diyoruz.''
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi