'Yeni anayasa için kenetlendik'

Adalet Bakanı Ergin, "Biz kenetlendik, yeni bir anayasayı inşallah makul bir sürede yapma noktasında son derece yüksek bir arzuya sahibiz. Bu anlamda günübirlik karşılıklı birtakım diyaloglarla bu sürece zarar verecek beyanlardan herkesin kaçınmasını öneriyorum. Şahsen biz bu tür diyaloglardan kaçınacağız, özen göstereceğiz" dedi.

Yayınlanma: 03.10.2011 - 09:31
Abone Ol google-news

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Yargıda Durum Analizi ve Değerlendirme Toplantısı'nın ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, yeni anayasanın 1 yıl içinde hazırlanacağına yönelik sözlerine muhalefetten gelen eleştirilerin anımsatılması üzerine Ergin, 2010 yılında yapılan referandum sonrası Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) Aralık ve Ocak ayından itibaren Türkiye'nin 17 değişik bölgesinden hakim ve savcılarla değerlendirme toplantıları yapıldığını belirterek yargının genel sorunlarını tespit edip uygulayıcıların önerilerinin alındığını, bu önerilerin Adalet Bakanlığı üzerinden parlamentoya yansıtılması ve tedbir paketleriyle sorunların azaltılmasının amaçlandığını ifade etti.

Meclis tatile girmeden önce yargıyı hızlandırma paketinin Meclis'ten geçtiğini, son olarak Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan ikinci bir paketin uygulamaya girdiğini kaydeden Ergin, sözlerine şöyle devam etti: "A partisi şunu söyledi, B partisi şunu söyledi gibi birbirimizin sözleri üzerinden yeni anayasa çalışma sürecini sıkıntıya sokacak değerlendirmelerden kaçınmamız gerekir diye düşünüyorum. Ortaya bir hedef konuldu; Türkiye'nin artık bir darbe anayasasıyla adının anılması yanlıştır. Türkiye bunu hak etmiyor. Biz kenetlendik, yeni bir anayasayı inşallah makul bir sürede yapma noktasında son derece yüksek bir arzuya sahibiz. Bu anlamda günübirlik karşılıklı birtakım diyaloglarla bu sürece zarar verecek beyanlardan herkesin kaçınmasını öneriyorum. Şahsen biz bu tür diyaloglardan kaçınacağız, özen göstereceğiz. Bu sürece gözümüz gibi bakacağız. O sürece herhangi bir zafiyet gelmesin diye gerçekten buna hepimizin dikkat etmesi gerekir."
 

'Baskı varsa ispatlasın'

Bakan Ergin, gazetecilerin Deniz Feneri e.V. soruşturmasını yürütürken görevden alınan üç savcının soruşturma esnasında baskı gördüklerine yönelik sözlerini anımsatması üzerine şöyle konuştu: "Görüşülmekte olan soruşturma ve kovuşturmalara ilişkin olarak zorunlu olmadıkça bir Adalet Bakanı sıfatıyla açıklama yapmıyorum. Baskıyla karşılaştığını düşünen arkadaşımızın bunu somutlaştırması lazım. Soyut birtakım değerlendirmelerle olmaz. Üç yıl süren soruşturma esnasında o arkadaşlarımız dosyalarda istedikleri her türlü soruşturmayı yapmışlardır. Yurtdışı talepleri Alman makamlarınca kabul edilir edilmez yurtdışına çıkmışlardır. Burada yürütmeden kaynaklı en ufak bir aksaklık olmadığını ben düşünüyorum. Kendilerinin somut bir tespiti varsa paylaşabilirler."
 

'Şanlıurfa'dan Amasya'ya ring aracıyla nakil haberi doğru değil'

Ergin, gazetecilerin "Avukatların tekrar İmralı'ya gitmesine yönelik bir çalışma var mı?" sorusu üzerine ise ihtiyaç olduğunda devletin kurumlarının ülkenin güvenliği için, milletin selameti için gerekli gördükleri her türlü çalışmayı yapacaklarını, bu tür kurumların var oluş nedeninin de bu olduğunu söyledi. Başka bir soru üzerine bir gazetede yer alan "PKK'lıları ihbar edenlere para ödülü verilecek" yönündeki haberi de değerlendiren Ergin, Adalet Bakanlığı'nca böyle bir çalışma yapılmadığını, haberin İçişleri Bakanlığı'na atfedildiğini ve bu sorunun İçişleri Bakanlığı'na sorulması gerektiğini ifade etti.

Ergin, başka bir gazetede yer alan tutuklu milletvekillerinin izinli sayılarak Meclis çalışmalarına katılmaları ve TBMM nizamiyesi içinde inşa edilecek bir cezaevinde kalmaları yönündeki öneriyi nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine kendisinin de bu öneriyi ilk kez gazetede okuduğunu belirterek, "Burada bin 700 farklı öneri gruplarda değerlendirilecek. Daha farklı öneriler gelebilir, bunlar ortaya atılabilir, konuşulabilir. Bunlar içerisinde tartışmalardan sonra bu önerilenlerden seçilenler önümüze gelecektir. Gelenlere bakacağız" dedi.

Bir gazetede yer alan hasta bir tutuklunun Şanlıurfa'dan Amasya'ya cezaevi ring aracıyla nakledildiği yönündeki haberin doğru olup olmadığının sorulması üzerine Ergin, haberin çok yeni olduğunu, sabah saatlerinde hızlı bir inceleme yaptırdıklarını ve haberin doğru olmadığı yönünde bir bilgi geldiğini söyledi. Ergin, bu konuda yapılan araştırmanın devam ettiğini, nakledilen hükümlünün 3 Eylül'de Şanlıurfa Cezaevi'nde yangın çıkarma eylemine dair bir soruşturmayla Amasya'ya nakledildiğini, bu naklin ring aracıyla değil Sağlık Bakanlığı'na bağlı bir ambulansla yapıldığına dair kendilerinde bir bilgi olduğunu ifade etti.

 

HSYK'nin yeni yapısı

HSYK tarafından düzenlenen Yargıda Durum Analizi ve Değerlendirme toplantısına Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak, Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici ve çok sayıda hakim ve savcı katıldı. Bakan Ergin, toplantının açışındaki konuşmasında, HSYK tarafından 8 aydır 17 farklı bölgede bin 200 hakim ve savcının katılımıyla yapılan toplantının sonuncusunu Ankara'da gerçekleştirildiğini söyledi. Toplantının yargı camiasının tüm paydaşlarının katılımıyla 3 gün süreceğini söyleyen Ergin, toplantıda mevzuat uygulamada kaynaklanan sorunların son bir kez daha ele alınacağını, yargının etkinlik ve verimliliğini artıracak somut önerilerin geliştirileceğini kaydetti.

Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Adalet Bakanı Ergin, 1982 Anayasasının günümüz Türkiye'sinin ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını ve toplumsal değişimin gerisinde kaldığını belirterek 12 Eylül 2010'da yapılan referandumla Anayasa'da kapsamlı bir değişiklik yapıldığını ifade etti. Değişim sürecinde en çok tartışılan konuların başında HSYK'nin yeni yapısının geldiğini belirten Ergin eski HSYK'nin bilimsel çevreler tarafından sıklıkla eleştirildiğini dile getirerek, "HSYK, Demokratik meşruiyet ve geniş tabanlı temsil esasına dayalı olarak yeniden yapılandırılarak, idari ve mali yönden bağımsız bir kurul haline getirilmiştir. Günün gereksinimlerine uygun etkin, verimli ve hızlı bir yargı sisteminin oluşturulması konusunda daha ileri adalet politikalarını geliştirmek Adalet Bakanlığı'nın sorumluluğundadır. Bu değişimi de şüphesiz mahkemeler, hakimler ve savcılar uygulayacaktır" dedi.

HSYK'nın önemli görev ve yetkilere sahip olduğunu belirten Adalet Bakanı Ergin, yargının etkinliğinin ve verimliliğinin arttırılmasına yönelik yapılan çalışmaları heyecan verici bulduğunu kaydetti. Yargıda Durum Analizi toplantılarının adalet sistemi için umut verici olduğunu kaydeden Ergin, acil çözüm bekleyen konular hakkında hakim ve savcıların görüşlerinin alındığını, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü'ne iletildiğini söyleyerek, yargının hızlandırılmasına yönelik çıkarılan kanunlara atıfta bulundu.

Ergin, "Yargıda Durum Analizi toplantılarında ortaya çıkan öneriler ışığında, ilk derece mahkemelerinde kabahate çevrilen suçlarla ilgili olarak 200 bine yakın dosyanın, noterlere verilen yetki ve icra iflas kanunundaki değişiklik nedenliyle 1 milyona yakın dosyanın büyük kısmı, harçlar kanunundaki değişiklik nedeniyle 300 bine yakın dosyanın bir kısınsın adliyeler gelmesini engelleyecek yasal düzenlemeler yapılmıştır. Tebliğnamenin tebliği uygulamasından vazgeçilerek 700 bini aşkın dosyanın zaman yitirmeksizin Yargıtay ceza dairelerinin önüne gelmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmıştır" diye konuştu.
 

''Tecavüzcüsüyle evlensin' kararı mağduriyetleri önlemek içindi'

HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur da yeni oluşturulan HSYK'nin yargının içinde bulunduğu durumu ortaya koymak için bir dizi çalışma başlattığını anlattı. Okur, 24 Aralık 2010'da başladıkları bu toplantılara 1300 hakim ve savcının aktif olarak katıldığını ve "yargının en önemli sorunu nedir, çözüm önerileriniz nelerdir" sorularına yanıt aradıklarını söyledi.

İbrahim Okur, bu toplantılarda dile getirilen önerilerden biri olan ve geçtiğimiz günlerde basında "mağdur kızlar tecavüzcüsüyle evlendirilsin" ifadeleriyle yer alan görüşmelere de açıklık getirirken şunları söyledi: "Habere konu öneri bazı grup çalışmasında dile getirildi. konu olan öneri, haberdeki şekliyle değil, 15 yaşından küçük mağdurların evlenmesi halinde ileride bunun tespit edilip, eşin cezaevine gönderilmesinin oluşturduğu mahsurları giderebilmek için getirilen önerilerdi. Bu ülkenin böyle bir gerçeği var. Küçük yaşta evlilik yapılıyor. Bu evlilikten çocuk dünyaya geliyor. Çocuk hastanede dünyaya geldiğinde savcılık olaya el koyuyor. 10-15 yıla kadar hapis cezası var. Bu kızımız, çocuğumuz sokakta kalıyor. Hakim ve savcılarımızın önerisi buna ilişkindi. Bu konuda yaptığımız basın açıklamasına rağmen çok ciddi eleştiriler aldık. Kurul olarak bu eleştirilere açığız ama kamuoyuna yansıyan bu görüş, kurulumuzun görüşü değildir. toplantıya katılan hakim ve savcıların kendi iradeleriyle ortaya koydukları bir öneridir. Bu öneri, 'tecavüzcüsüyle evlensin, işimiz azalsın' diye değil, toplumsal bir sorunun çözümü için getirilmiştir. Her türlü düşünceye 'özgürlük' diyenlerin, hakim ve savcıların düşüncelerine yasak getirmek istemelerini sizlerin taktirine bırakıyorum."

Hakim ve savcıların bu türlü ifadeler gibi, yanlış anlaşılacak ifadelerden kaçınması gerektiğini belirten ve hakim ve savcıların konuşurken dikkatli olmasını isteyen Okur, "Hepimiz bu toplumun içinde yaşamaktayız. Kadınlarımıza ve çocuklarımıza bu ülkenin hakim ve savcılarının sahip çıkacağından ve onların haklarını sonuna kadar savunacaklarından kimsenin kuşkusu olmamalıdır" dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon