Yeniden Düzenleme ve Sonun Başlangıcı

Yeniden Düzenleme ve Sonun Başlangıcı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.02.2013 - 08:03

Bütün siyasal aktörler ve örgütlü ve örgütsüz kesimler bir araya gelerek ve de olmazsa olmazı yeni bir fikir ve yeni bir ülke hayali etrafında halkla bütünleşerek kendi Türkiye’sini kurma yoluna çıkmalıdırlar.

Bugün Türkiye bir siyasal sürecin sonuna doğru yaklaşıyor. Bu süreç, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) olarak bilinen, merkezinde geleneksel İslamcı ideolojinin olduğu; ancak bunu kendisine eklemlediği yeni sınıf ve söylem kategorileriyle kapatan bir siyasal pratiğin oluşturduğu iktidar bloklarının ve onlara dayanak oluşturan dinsel, kültürel, sınıfsal sütunların artık taşıyamadığı bir yapının son zamanlarını yaşadığımızı göstermektedir.

Türkiye’de değişen sınıf kompozisyonunun, gelişen yeni sermaye yapısının ve kendisini dayatan bir iç pazar genişleme sürecinin sonucu olarak ortaya çıkan AKP, bütün bu süreçlerin egemen kapitalist sistemle kesişen noktalarında iç-dış konjonktürün bir ürünü olarak Türkiye siyasal yaşamında yerini aldı. Temel misyonu Türkiye toplumunu bu yeni zamana uyduracak düzenlemeleri yapmak olan AKP, artık bunu büyük ölçüde gerçekleştirmiş olarak yavaş yavaş tarih sahnesinden çekilecektir. Son işi Türkiye’yi bu yeni süreci taşıyacak bir büyük hukuki altyapıya kavuşturmak olacaktır. Yani anayasa değişikliği ve yargı erkinin tümüyle yürütmenin hizmetine sokulması ile birlikte AKP, tarihsel ve toplumsal olarak işlevsizleşecektir. AKP’nin nasıl ve neden sona ereceğini de yaşadığımız süreçlerde aramak gerekir.

I.

AKP, Türkiye toplumunun örgütlü sınıf yapısını darmadağın etmiştir. 24 Ocak 1980 kararları ve 12 Eylül darbesinin sınıfsal olarak gerçekleştiremediğini AKP başarmıştır. Devrimci ve demokrat sendikaları büyük oranda tasfiye etmiş, “merkezde” ve “merkezin sağında” tanımlanan (literatürde sarı sendikacılık olarak bilinen) sendikaları ise kendisine bağlamıştır. Özellikle 2012 yılının sonunda yürürlüğe giren Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası bu yeni dönemin temel göstergesidir: 28 olan işkolu sayısı 20’ye indirildi, 30 kişinin altında işçi çalıştıran işyerleri sahiplerinin, sendikal faaliyette bulundukları için işçileri işten attıklarında sendikal tazminat ödemeyecekleri garanti altına alındı (6.5 milyon çalışana sendika yolu böylece kapatılmış oldu) ve bu işçilerin mahkeme hakları ellerinden alındı. Grev yasakları ile hükümetin milli güvenlik ve genel sağlık gerekçesiyle grev erteleme yetkisinin devam etmesi, ancak eskiden var olan grev ertelemesine karşı Danıştay’a başvuru yolunun yasadan çıkarılması, grev oylamasının zorlaştırılarak sendikaların greve çıkmasının önüne yeni bir engel çıkarılması sendikal ve sınıfsal yapıyı hem örgütsel hem eylemsel hem de yasal olarak çok ciddi bir tasfiye sürecinin içine soktu.

II.
‘Darbe girişimi’ davaları ile Türkiye bürokrasisinin en güçlü kesimi olan askeri bürokrasi, tutuklama ve yargılamalarla var olan pozisyonundan edildi ve bürokrasinin geri kalan kısmına gözdağı verildi. 2010 yılındaki referandumla yargı sistemi örgütsel olarak tasfiye ve değişime tabi tutuldu. Bunun sonucunda özellikle ekonomik alanda başta özelleştirmeler olmak üzere egemen dünya sistemiyle bütünleşme ve o sistemin denetimine girme çabasına engel çıkaran yargı bürokrasisi de dönüştürüldü.

III.

Yeni sermaye kompozisyonu yaratıldı ve bu sermayenin hem ulusal hem de uluslararası sermaye ile bütünleşmesi sağlandı. Yeşil sermaye olarak tanımlanan bu sermaye çok ciddi ve büyük bir birikim depolamış ancak doğal sınırlarına gelmiş bulunuyordu. AKP iktidarı bu sermayenin doğal sınırlarını geliştirerek onu hem büyük sermaye ile bütünleştirdi hem de iç pazarı geleneksel sınırlılıklardan kurtararak egemen sermayenin bu yeni sermaye aracılığıyla Türkiye’nin her tarafına ulaşmasına imkân tanıdı.

IV.

Bir boyutuyla egemen sistemi tanzim eden ve onu sürdürülebilir kılan Kürt sorunu (diğer boyutuyla siyasal, kültürel, sınıfsal ve de hak ve özgürlükler sorunu), artık eski sistemin ciddi değişimiyle gereksizleşmiştir. Bu yeni sistemin bir Kürt sorununa ihtiyacı kalmamıştır. Son dönemde AKP ile PKK/İmralı arasında yapılan görüşmeler aslında kendisini dayatan bir çözümsüzlüğün zorunlu olarak bertaraf edilmesinin gereğidir. Artık yeni inşa edilen bu sistemin Kürt sorunuyla uğraşmak gibi bir derdi kalmamıştır. Hem ulusal ölçekte hem uluslararası konjonktürde Kürt nüfusu ve coğrafyası bir siyasal yapı olarak egemen dünya sistemi ile bütünleşen bir pazar olarak meşruiyet kazanmıştır. Kuzey Irak’taki fiili Kürt devleti ve ona eklemlenecek veya eklemlendirilecek olan Suriye ve İran Kürt bölgeleri bu bölgedeki siyasal yol haritasını belirginleştirmiştir.

V.

Türkiye Cumhuriyeti tarihsel, toplumsal, ekonomik ve siyasal koşulların dayatması, uluslararası egemen sistemin desteği ile AKP tarafından yeniden düzenlenmiş ve bu düzenlemede sona yaklaşılmıştır. Eğitimden sağlığa, sendikal yaşamdan sermayeye, bürokrasiden ekonomiye birçok alan yeniden tanzim edilmiştir. Bunun nihai noktası yeni anayasa ve sistem değişikliğidir. AKP’nin yerine getirmekle yükümlü olduğu sürecin bitimi yeni anayasa ve başkanlık sistemidir. AKP bunu yapsa da yapmasa da siyasal sahneden çekilecektir. Eğer yaparsa doğal rolünü yerine getirmiş ve sistemin ihtiyacı olmayan bir partiye dönüşüp gereksizleşmiş olacaktır. Eğer bu son rolünü oynayamazsa yıpranmış olacak, böylece yeni sistem yeni bir aktöre ihtiyaç duyacak ve AKP yeniden siyasal arenanın dışına çıkarılacaktır.
Hep birlikte AKP’nin son sürecine tanıklık etmekteyiz. Her süreç diyalektik olarak kendi karşıtının da varlık ortamını yaratır. Bugünün yeni Türkiye’sinde çok geniş toplum kesimleri hak mağduriyetine uğramıştır. Çok ciddi hak kayıpları yaşanmıştır. Bütün bu kesimleri bir araya getirecek olan ise yeni bir ülke hayalidir. Baştan başa sermayenin egemenliğine teslim edilen bu süreç sınıfsal olarak bir yeni ortaçağlaşma sürecidir. Şimdi CHP başta olmak üzere bütün siyasal aktörler ve örgütlü ve örgütsüz kesimler bir araya gelerek ve de olmazsa olmazı yeni bir fikir ve yeni bir ülke hayali etrafında halkla bütünleşerek kendi Türkiye’sini kurma yoluna çıkmalıdırlar. Bu yol henüz yürünmemiştir ve bütünüyle açıktır...
         
 
 
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler