'Yok artık öyle iki şahitle evlenmek'
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, aile birliğiyle ilgili çok önemli açıklamalar yaptı. Şahin, "Mesela bir araba kullanırken bile kursa gidiyorsunuz, sertifika alıyorsunuz, nasıl araba kullanmanız gerektiğiyle ilgili. Evlilik kurumunu güçlendirmenin yolu ise çiftlerin bir ön eğitimden geçmesi " dedi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, koruyucu aile sistemini, ailenin talebi doğrultusunda, evlat edindirme sistemiyle entegre edeceklerini belirterek, “Çocuk evlat edindirilecek sisteme uygunsa ilk önce koruyucu aileye, 'Bu çocuğu evlat edinmek istiyor musunuz' diye soruluyor. Onlar 'yok' diyorsa sistemi öbür tarafta çalıştıracağız” dedi.
Bakan Şahin, Bakanlığının 2011 yılındaki çalışmaları ve 2012 hedeflerine ilişkin AA muhabirlerinin sorularını yanıtladı.
Soru: Bakanlık döneminizde hayata geçirmek istediğiniz projelerle ilgili bilgi alabilir miyiz?
Cevap: Bu projeler her birim için ayrı. Mesela engelliler için istihdam probleminin, kentlerin ulaşılabilirlik sorununun çözüldüğü, bir engellinin alışveriş yapmasını, kamu hizmetinden yararlanmasının, ekonomik ve sosyal hayatını engelsiz gibi herkesle beraber yaşamasının sağlandığı, bütün engellerin kaldırıldığı bir 2012'yi önemsiyoruz.
Mutluluk için 5 yıl sabır
Kadınlarımızla ilgili, hep söylediğimiz bir şey var. Şiddet bir sonuçtur. Şiddeti önlemek için koruyucu ve önleyici tedbirler dediğimiz, bireyin güçlenmesi, kız çocuklarımızın eğitim sorununun çözüldüğü, temel eğitimdeki yüzde 98'lik oranın ortaöğretime ve üniversiteye de yansıdığı ve üniversite yaşantısına kadar kesintisiz eğitim hayatının sürdürülebileceği modelleri güçlendirmemiz gerekiyor. Kadınlarımız ve kız çocuklarımızın ekonomik olarak statüsünün yükseltilmesi gerekiyor. Bu ikisini beraber yaptığımızda şiddetin azalacağını, çünkü risk faktörünün azalacağını biliyoruz.
Erkeklerde zihinsel dönüşüm
Erkeklerde kadının insan haklarıyla ilgili zihinsel dönüşümünü başarmamız gerekiyor. Yani kadınla ilgili bir sorun varsa bu tek taraflı bir şey değil. Yalnızca kadının üzerinde çalışmayla da çözülmeyecek. Beraberinde kadın ve erkeğin, toplumun nimetlerinden ve külfetlerinden eşit şekilde istifade edeceği, hayatın her alanında aktif şekilde ikisinin beraber paylaşacağı ve dayanışma içinde olacağı bir modeli önemsiyoruz.
Çocuklarımız, aslında zaman zaman istismara, tacize maruz kalmasına rağmen hakkını hukukunu aramadığı için çok daha mağdur olabiliyor. Kurumsal manada, bizim şu anda 14 bin evladımız var. Kurumumuzdaki evlatlarımızın daha bilgili, daha donanımlı, daha dirençli yetişmesini sağlayacak, onları daha öz güvenli, sevgi dolu yetiştirecek kalite bazlı yönetimi, çocuklar üzerinde birebir takip edeceğimiz bir modeli önemsiyoruz.
Suç mağduru çocuklara için Bilim Kurulu
Türk toplumundaki tüm çocuklarımızın haklarının geliştirileceği, çocuk istismarını önleyecek, çocuk işçiliğini, sokak çocuklarını azaltacak, çocuğun sıkıntılarını çözecek bir mekanizmanın hızlı şekilde stratejik planlamasını yapıyoruz. Bizim amacımız özellikle suça karışmış, suça itilmiş çocuklarımızın rehabilitasyonunu çok daha içerikli, niceliği, altyapısı çok daha kuvvetli yeni bir modele dönüştürmek.
Bunun için bir Bilim Kurulu oluşturduk. Bilim Kurulu geçen hafta 3 gün çalıştı. İçinde anayasacı var, çocuk psikiyatrı var. 'Çocukla ilgili stratejik planlamamızda yaşanan sorunlar nedir, nasıl çözmemiz lazım, bu planlamayı ne hale getirmemiz gerekiyor', konularını tartıştı. Önümüzdeki haftalarda bununla ilgili de önemli çalışmaların planlamasını yapacağız ve bunu kamuoyuyla paylaşacağız.
“Evlilik, çok daha uzun soluklu ve sağlıklı bir modele dönüşebilecek”
Aile ve toplum hizmetleri alanında en sağlam tarafımız hep “ailemiz” diyoruz. En son yapılan araştırmalara göre, bu kadar dezenformasyona, sıkıntıya rağmen aile kurumunun hala çok güçlü şekilde devam etmesi hepimizi çok mutlu ediyor.
Boşanmalarla ilgili her ne kadar 'çok arttı' şeklide bir takım ön yargılar varsa da rakamların nüfus artışına bağlı olarak aynı oranlar içinde kaldığını ve yalnızca ekonomik krizin yaşandığı yıllarda boşanmaların da arttığını görüyoruz. Yani aileler ekonomik olarak yıprandığı, işsizlik arttığı zaman bu, boşanma oranını da direkt etkiliyor. O yüzden ekonomik olarak güçlendiğimiz, büyüdüğümüz zaman bu tür sosyal hadiseleri de daha iyi yönetebilir hale gelebiliyoruz.
Ama aile ve toplum hizmetleriyle ilgili bir irade beyanımız var. Mesela bir araba kullanırken bile kursa gidiyorsunuz, sertifika alıyorsunuz, nasıl araba kullanmanız gerektiğiyle ilgili. Ama evlilik birliği dediğiniz, ömür boyu devam edilmesi gereken ve toplum açısından çok önemli bir müessese. Evlilik kurumunu güçlendirmenin yolu çiftlerin bir ön eğitimden geçmesi. Yaşama ihtimali olan sorunları ona baştan söyleyip bunu nasıl yöneteceğini, buna karşı nasıl davranacağını anlatacağımız bir modeli ortaya koymamız lazım.
Bir takım yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları bunu çok başarılı şekilde çalıştılar. Ben kendi şehrimden biliyorum. Üniversitenin, milli eğitimin, sağlığın, müftülüğün içinde olduğu bir eğitim programında birçok eşin şunu dediğini duyduk, 'Ben eşime teşekkür etmediğimi bilmiyordum, ama onun teşekkür beklediğini de bilmiyordum. Bu eğitim sayesinde farkındalığımız arttı, bilincimiz yükseldi ve birbirimizi daha iyi anlamaya başladık.' Biz o yüzden Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde de bunun çalışmasını yapıyoruz.
“Boşanmanın nedenlerini kamuoyuyla paylaşacağız”
Boşanmanın nedenleriyle ilgili şu anda bir araştırmamız var, bunu da tamamladık ve kamuoyuyla paylaşacağız. Boşanmayı azaltmak için her bir değişken üzerinde Bakanlık olarak ne yapmamız gerektiğini çalışıyoruz. Bilimsel şekilde eylem planımızı oluşturacağız, Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğünün araştırmalarından politika üreterek, bunun kamuoyuyla paylaşacağı yeni bir dönemi başlatıyoruz. Genelde araştırmaları yaptırıyorduk, bu araştırmalar çok fazla politika üretmede işimize yaramıyordu, ama şimdi hangi araştırmayı yaptırmamız gerektiğini çalışıyoruz. O araştırmadan çıkan sonucu da toplumun yararına dönüştüreceğimiz politikalar üretmede kullanacağız.
“Yaşlılık politikaları oluşturuyoruz”
Avrupa Birliği, 2012'yi Aktif Yaşlılık Yılı ilan etti. Yaşlılık hepimizin yaşayacağı bir alan, ama aktif yaşlılıkta, daha sağlıklı nasıl yaşlanacağız ve yaşayacağız, yaşlılarımızı nasıl sosyal güvenlik sisteminde tutacağız, sağlık hizmetlerini nasıl sunacağız, yaşlandığı zaman ailelerin desteğini ne şekilde sağlayacağız? Yaşlılık politikalarımızı oluşturuyoruz ve bunun da 2012'nin ilk üç ayında planlamasını yapacağız.
Alzheimer hastalarımızın daha fazla yaşadığı birçok hastalığı kendi içinde sınıflandıracak, bu hastalık üzerinde Sağlık Bakanlığı ile beraber tedavi oluşturacak sistemleri hayata geçireceğimiz yeni modelleri toplumumuzla ve ailelerimizle paylaşacağız.
Evlat edinme sistemi
Soru: Evlat edinme sistemiyle ilgili düzenlemeler konusunda bilgi verir misiniz?
Cevap: 4-5 yıldan beri koruyucu anne olarak yanında kalmasına rağmen evlat edindirme sistemiyle ilgili tüzükte yaşanan sıkıntıdan dolayı 'Yok sen artık başka bir annenin yanına, başka bir aileye evlat verileceksin' sistemi kabul edilemez. Bunun doğru olmadığını, tüzüğü, genelgeyi, yasaları, anayasayı insan için değiştirdiğimizi beyan ettik. Hızlı şekilde Bakanlık o duruma da müdahale etti.
Sosyal hizmetlerde çalışan arkadaşlarımız, çocuğun koruyucu ailede kalması ve onların evlat edindirme talebinin doğru olduğunu talep etti ve çocuk koruyucu ailede evlat edinecek şekilde devam etti. Mahkeme kararını da takip ettik.
Ama şimdi tüzüğümüzü de değiştiriyoruz. Koruyucu aile sisteminde, eğer aile talep ediyorsa evlat edindirme sistemiyle entegre ediyoruz. Eğer o çocuk evlat edindirilecek sisteme uygunsa ilk önce koruyucu aileye soruluyor 'Bu çocuğa evlat edinmek istiyor musunuz?' diye. Onlar 'yok' diyorsa sistemi öbür tarafta çalıştıracağız.
Bu tür toplumun sosyal dokusunun yarası olan her konuda daha esnek ve toplumun vicdanını rahatlatacak, adaletli bir çalışma sistemini koyduk 6 aylık süreçte ve koymaya devam edeceğiz.
Eşi vefat eden kadınlara yönelik yardımlar
Soru: Eşi vefat etmiş kadınlara yönelik yardımlar konusunda da bilgi verebilir misiniz?
Cevap: Eşi vefat etmiş kadınların düzenli yardıma geçmesi gibi Boğaziçi Üniversitesi ile yapılan önemli bir çalışmayı hayata geçirdik. Artık eşi vefat etmiş kadınların, her ay gidip kaymakamlığın, vakfın kapısında beklemesine, vakıf müdürüne derdini anlatmasına gerek yok. O bireyler, 150 bin hane, bu 150 bin kadını, evi ve çocuğu ilgilendiriyor. Düzenli yardıma geçiyorlar ve bu sistemle yeni şekilde revize edeceğimiz pilot bir çalışmanın da temeli atılacak.
Ama bizim 2011'deki bu tecrübeyle koyduğumuz bir hedef var. 2012 yılını, yapısal dönüşümleri başardığımız, radikal kararları aldığımız ve hem nitelik hem nicelik olarak birçok sorun alanında kalite bazlı yönetimi artıracak yeni bir dönemin başlangıcındayız. Ben 2012'yi şahsım ve ekibim adıma çok önemsiyorum. Bu 6 aylık sürede önemli bir tecrübe oluştu. Ekip olarak 2012-2015-2023 vizyonunun stratejik planlamasını yapıyoruz. Kısa, orta ve uzun vadeli, hangi alanda ne yapmamız gerektiğini çalışıyoruz. Gelecek yıl çocuğa, kadına, aile ve toplum hizmetlerine, engelliye, yaşlıya, yoksulluğun azaltılmasına dair hem hukuki temellerin güçlendirildiği hem de uygulamalarda yeni sistemin birebir takip edildiği ve yaşama dokunduğumuz yeni bir sistemin başlangıcı olacak.
“Ökkeş Bey de çok değişti, hepimiz çok değiştik”-
Soru: Dönemin AKP Gaziantep İl Başkanı Ökkeş Eruslu'nun, sizinle ilgili “Senin ne işin var burada bacım” şeklinde sözleri olmuştu. Ancak şimdi bakanlık görevine geldiniz. Neler söyleyeceksiniz?
Cevap: Her zaman için olacak, hayat bu. Sonuçta hayat da kendi içinde çok kolay değil. Bir ev yönetimi bile kendi içinde kolay değil. Bütün ilişkilere baktığımızda bunları yönetebilmek için önce ona inanmanız, gayret etmeniz ve büyük bir mücadeleyi yüreğinizde hissetmeniz lazım. O olduktan sonra birçok engelin kendiliğinden aşıldığına şahit oldum.
Soru: Ökkeş Eruslu ile daha sonra hiç konuştunuz mu?
Cevap: O da gülüyor. O da çok değişti, hepimiz çok değiştik. O da 2001'deki Ökkeş Bey değil. O da şu anda bugünkü bakışına göre bakmıyor, o günkü gibi düşünmüyor. Hepimiz değişiyoruz. Zaten geçen konuşmamda da söyledim, en büyük sorun değişmek değil, değişmemek. Statükoculuk, değişmeye çalışma iradesine karşı durmak, 'Ben çok iyiyim' diye kendini değiştirmemeye çalışmak. Ama pozisyona, toplumun beklentilerine göre sorunu çözecek şekilde kendinizi değiştirmeniz, geliştirmeniz, olumlu şekilde değişime ayak uydurmanız kadar doğal birşey yok. Hayat değişimdir çünkü.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi