'YÖK Başkanının suskun kalması manidardır'

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, LYS sonuçlarında yapılan hatalar nedeniyle binlerce öğrencinin, telafisi mümkün olmayan ağır bir travma yaşadığını ifade etti.

Başta üniversiteye giriş sınavı olmak üzere ÖSYM'nin yaptığı sınavların tamamının, adaylar açısından yaşamlarının en önemli dönüm noktası olduğuna işaret eden İnce, bu nedenle ÖSYM'nin, sıfır hatayla çalışması gerektiğini vurguladı.

ÖSYM'nin, kurulduğu günden son 1-2 yıla kadar, Türkiye'nin en güvenilir kurumu olmayı başarmakla kalmadığını, dünya üzerinde de alanında en saygın kurumlardan biri olduğunu belirten İnce, şunları kaydetti:
''Ne var ki kurumun bu özelliği AKP iktidarını fazlasıyla huzursuz etmiştir. Çünkü kadrolaşmak için ÖSYM'nin yaptığı sınavlar birer engel olarak görülmüştür. Bu nedenle ÖSYM'nin kaderi YÖK yönetimindeki değişmeye paralel biçimde gelişmiştir. Önce 5772 sayılı kanunla ÖSYM'nin sınavlardan elde ettiği karın yüzde 25'ine el konmuştur.

Böylece kurumun kendini geliştirmek için yatırım yapma, nitelikli eleman çalıştırma noktasında sorunlar yaşanmasına neden olmuştur, ÖSYM'de çalışan sayısı 3 yıldır sürekli azalmasına karşın, iş yükü 5 kat artmıştır. Sözleşmeli eleman alması için YÖK'ün onayı gerekiyor. Son 3 yıldır YÖK'ün bütçe ve kadro imkanlarında çok önemli iyileştirme yapılmasına karşın bu imkanlar ÖSYM'den esirgenmiştir, ÖSYM topladığı parayı kendi işleri için harcayamaz kurum haline getirilmiştir.

ÖSYM'nin sınavlardan aldığı gelirin kullanılma biçimi ve sınav şartnamesinin Meteksan dışında bir firmaya iş verilmesini imkansız kılması nedeniyle eleştirilmiştir. Özellikle AKP çevresinden gelen bu eleştiriler haklı olsa bile, çözüm, kurumu kendi gelirini harcayamaz hale getirmek değil, yaptığı iş ve işlemlerin denetlenmesi, şeffaflaştırılması ve özerkliğinin güçlendirilmesidir. 5772 sayılı kanunla yapılan değişiklik, aslında sınav hizmeti amacıyla toplanan paranın başka işlerin fonlanmasını sağlar niteliktedir.''

''YÖK Başkanı, kendisini yaşananların dışında tutamaz''

İnce, ÖSYM'nin, sınavlarda sorunlar yaşayacağının, ilk belirtisinin 13 Eylül 2009'da yapılan Polis Akademisi Polis Meslek Yüksekokulları öğrenci adaylığı sınav sorularının bazı grupların eline geçmesiyle görüldüğünü ifade etti. İnce, aradan geçen zamana rağmen olayın faillerinin tam olarak belirlenmediğini, olayın sözbirliği edilmişcesine üzerinin örtüldüğünü belirtti.

Yaşanan sorunlar karşısında YÖK Başkanı'nın suskun kalması, buna karşılık ÖSYM'nin hedef gösterilmesini ''manidar'' olarak değerlendiren İnce, ÖSYM'nin bağımsız değil, doğrudan YÖK'e bağlı bir kuruluş olduğunu vurguladı. Kurumun yönetiminin YÖK Başkanı'nın tasarrufuyla oluştuğuna işaret eden İnce, ''Dolayısıyla YÖK Başkanı ve onu oraya getirenler kendisini yaşananların dışında tutamaz'' dedi.

İnce, sınav sonuçlarındaki hataların bir diğer nedeninin ise üzerinde iyi düşünülmemiş bir sınav sisteminin uygulanmaya konulması olduğunu vurgulayarak, şu görüşleri kaydetti:
''Ön çalışması yapılmayan, sadece kat sayı engelini aşmak için dayatılmış bir sınav sisteminin olması hataları arttırmanın yanında, öğrencilerin kobay olarak kullanılmasına da yol açmıştır. Son gelişmeler de göstermektedir ki ÖSYM, kendi kuruluş kanununa sahip, bütün etkilerden uzak bağımsız bir kuruluş olmalıdır. Politize olmuş bir YÖK karşısında bu denli edilgen bir kurumun güvenirliği her zaman tartışma konusu olacaktır. ÖSYM'nin saygınlığının, güvenirliğinin bitmesi bu ülkenin gençlerinin kendi geleceklerine olan güvenin bitmesi demektir. O nedenle ÖSYM'de yaşananlara kamuoyunun, velilerin, gençlerimizin her zamankinden daha fazla duyarlı olmaları doğrudur ve yerindedir. 'Yaşananlar abartılmasın' demek gençlerimizin bu sınav sürecinde yaşadıklarından habersiz olmak demektir.''