Yüksekdağ: Tahir Elçi’nin siyasi iktidarın denetiminde öldürüldüğünü düşünüyoruz

İngiltere’nin başkenti Londra’da parlamentoda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin öldürülmesine ilişkin, "Tahir Elçi’nin siyasi iktidarın denetiminde öldürüldüğünü düşünüyoruz. Çok kısa bir süre önce doğrudan siyasi iktidarın temsilcileri, sözcüleri tarafından hedef gösterildi” dedi.

Yüksekdağ: Tahir Elçi’nin siyasi iktidarın denetiminde öldürüldüğünü düşünüyoruz
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.12.2015 - 08:43



Parlamentoda ana muhalefet İşçi Partisi milletvekili Seema Malhotra’nın ev sahipliğinde Göçmen İşçiler Kültür Derneği ve Türkiye Çalışmaları Merkezi’nin (CEFTUS) beraber düzenlediği 'Seçim Sonrası Türkiye: Barış İçin Şans Var mı' konulu konferansa HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ konuşmacı olarak katıldı. Yüksekdağ, 1 Kasım seçim sonrası Türkiye’deki siyasi atmosferi konferansa katılanlara değerlendirdi.

“TÜRKİYE ÇOK GÜVENSİZ BİR ÜLKE HALİNE GELDİ”

Türkiye’de 7 Haziran seçiminin ardından AK Parti’nin oy kaybetmesiyle birlikte gerilimin bilinçli bir şekilde tırmandırıldığını belirten Yüksekdağ, “Korku politikasıyla 1 Kasım seçiminde daha fazla insanın AKP’ye oy vermesini sağladılar. İnsanlar güvenliğin sağlanması ve şiddetin son bulması, siyasi bir istikrarın oluşturulması ve hükümet kurulması için AKP’ye oy verdi. Ama 1 Kasım seçimlerinden sonra AKP Hükümeti’nin ve Erdoğan’ın sözünü verdiği güvenlik hala sağlanamadı ve Türkiye çok güvensiz bir ülke haline geldi” dedi.

1 Kasım sonrası AK Parti’nin uzlaşmacı ve birleştirici bir siyasi çizgiden ziyade çatışmayı sürdürme ve gerilim politikasında istikrar ve süreklilik sağlama çizgisi izlediğini savunan Yüksekdağ, söz konusu durumun son olarak geçtiğimiz Cumartesi günü Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesiyle gerçekleştiğini söyledi. HDP Eş Genel Başkanı şu şekilde konuştu:

“Tahir Elçi’nin katledilmesi Türkiye’de siyasi iktidarla bizlerin ilişkisi bakımından ve halkın ilişkisi bakımından çok önemli bir kırılma noktası oldu. Ilımlı ve objektif mücadele yürüten ve bağımsız siyaset yapan muhattaplara artık yaşam alanı tanımayacağını söylemiş oldu aslında siyasi iktidar bu cinayetle. Duymuş olduğunuz gibi Tahir Elçi’nin siyasi iktidarın denetiminde öldürüldüğünü düşünüyoruz. Çok kısa bir süre önce doğrudan siyasi iktidarın temsilcileri, sözcüleri tarafından hedef gösterildi. Adeta bir linç kampanyası yürütüldü hakkında ve izlediğimiz görüntüler ve dinlediğimiz tanıklar da olayın basit bir kaza kurşunu olmadığını, çatışmadan kaynaklanan bir ölüm olmadığını gösteriyor. Tahir Elçi hedef gösterilerek, planlı bir şekilde katledildi.”

“TÜRKİYE DAHA BÜYÜK VE TEHLİKELİ BİR SAVAŞA HAZIRLANIYOR”

Türkiye Hükümeti’nin daha büyük ve tehlikeli bir savaşa hazırlandığını ileri süren Yüksekdağ, “Böyle bir savaş döneminde toplumun vicdanı ve denetleyicisi olacak kapsayıcı ılımlı siyasetçileri önünde bir engel olmaktan çıkarmak istiyor. Türkiye’de kimsenin arada kalmasına, tarafsız veya başka bir taraf olmasına izin vermiyor. Mutlaka kutuplaşmak zorunda bırakıyor. Örneğin Tahir Elçi bir PKK’lı da değildi ama bir devlet taraftarı da değildi. Bağımsız demokratik bir kişilikti ama böyle insanların yaşamasına AKP Hükümeti izin vermeyeceğini söyledi” şeklinde konuştu.

“KÜRT SORUNUNDA MÜZAKERE SÜRECİ YENİDEN BAŞLAMALI”

HDP’nin, 1 Kasım seçiminin ardından AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha büyük bir savaşa girmesini demokratik yollarla engellemeye çalıştığını belirten Yüksekdağ, Kürt sorununa yönelik müzakere sürecinin yeniden başlaması gerektiğini ifade etti. Eş Genel Başkan, müzakere sürecinde Abdullah Öcalan’la tekrar masaya oturulması gerektiğini öne sürerek, iktidarın çatışma, kan ve ölüm siyasetine son vermesi gerektiğini savundu.

Türkiye’nin Suriye’ye dönük bir müdahaleye hazırlandığını iddia eden Yüksekdağ, demokraik bir tepki oluşturmaya çalışıldığını ve yerel Kürt güçlerinin desteklenmesini çok önemli bulduğunu belirtti. HDP Eş Başkanı, mevcut Suriye sorununun çözümüne ilişkin şöyle dedi:

“Mülteci sorunu, savaş ve IŞİD katliamları vahşeti gibi sorunların çözümlenebilmesi için Suriye’deki Kürt güçleri ve PYD bütün uluslararası toplum tarafından kararlı bir biçimde desteklenmelidir. Suriye’ye istikrar ve demokrasi dışarıdan nakledilemez. İçeride bir demokrasi ve istikrar gücü varsa onu değerlendirmek gerekir ve PYD Suriye’nin içindeki demokrasi ve istikrar gücüdür. Bu nedenle Suriye Kürtlerine dönük her düşmanca davranış aynı zamanda Türkiye Hükümeti’nin kendi halkını da aynı zamanda karşısına alması demektir. Bizler o nedenle Türkiye Hükümeti’nin Suriye’deki Kürtlerle ve PYD ile kardeşlik hukuku temelinde tarihsel bir ittifak geliştirmesini çok anlamlı ve değerli buluyoruz ve hep bunun için çağrı yapıyoruz.”

“YENİ ANAYASA TEKLİFİ SADECE BAŞKANLIK REJİMİNİ ONAYLATMAYI HEDEFLİYOR”

Konferans konuşmasının ardından davetlilerin sorularını cevaplayan Yüksekdağ, hükümetin yeni anayasa teklifinin çok yetersiz ve sadece başkanlık rejimini onaylatmayı hedefleyen bir anayasa taslağı olduğunu ifade ederek şöyle devam etti:

“AKP anayasadan sadece başkanlık rejimini anlıyor ve bu Türkiye’de çok fazla sayıda köklü sorunun çözülmemesi demek. Örneğin, darbe anayasasından kalan bazı artıkların temizlenmesi gerekiyor. Yüzde 10 barajının kaldırılması, siyasi partiler yasasının değiştirilmesi ve daha fazla sayıda siyasi partinin parlamentoya girmesinin önünün açılması, kolaylaştırılması. Farklı dil, ulus ve kültürlerin ve inançların anayasal güvence altına alınması ve demokratik söz söyleme, örgütlenme hakkının her düzeyde anayasa güvencesinde olması. Kadın haklarının, gençlerin halklarının, LGBT haklarının, ezilen tüm kesimlerin haklarının anayasal güvence altında olması gerekiyor ve en kritik olan şey de şu; Kürt halkının statü kazanma talebine yanıt vermesi gerekiyor yeni anayasanın.”

“EN ÖNEMLİ EKSİĞİMİZ AKP’NİN KARŞI HAMLESİNİ ÖNGÖREMEMEK”

1 Kasım seçim sonuçlarına göre HDP’nin düşüş nedeni olarak AK Parti’nin karşı hamlesinin çok büyük bir şekilde gelişmesinin öngörülmediğini gösteren Yüksekdağ, “AKP’nin karşı hamlesinin bu kadar büyük gelişmesini yeterince ön görememek ve buna hazırlıklı olmamaktı aslında. En önemli eksiğimiz buydu. Güçlü bir demokrasi bloğu, parlamento içi ve parlamento dışı bir demokrasi bloğu. AKP Hükümeti’nin operasyonlarını göğüsleyebilecek daha sağlam bir yapı kurmayı başarmalıydık” dedi.

“MÜLTECİ SORUNU İKTİDAR TARAFINDAN SİYASİ BİR AVANTAJ OLARAK GÖRÜLÜYOR”

Haftasonu Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun katıldığı Brüksel'deki göçmen krizi zirvesinde Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye'nin işbirliği konusunda uzlaşmasına ilişkin ise Yüksekdağ, mülteci sorununun Türkiye’deki siyasi iktidar tarafından aslında bir siyasi avantaj olarak görüldüğünü ve kullanıldığını iddia etti. HDP Eş Başkanı, “Ben mülteci sorununun Türkiye’deki siyasi iktidar tarafından aslında bir siyasi avantaj olarak görüldüğünü ve kullanıldığını düşünüyorum. Olaya insani boyutlarıyla yeterince bakmıyoruz. Eğer öyle olsaydı Türkiye ve Ege Denizi’nde bu kadar büyük bir insani dramlar yaşanmazdı. Bizler o nedenle bu AB tarafından gönderilen yardımın insanların mültecilerin ihtiyaçlarına göre denetlenmesi gerektiğini de düşünüyoruz. Özellikle Türkiye’deki insanı yardım kuruluşları tarafından denetlenmeli” diye konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler