24 Haziran’ın iktidar tablosu

25 Haziran 2018 Pazartesi

Tartışmalı seçimin çok belirgin ve tartışma götürmez bir sonucu var: 1 Kasım 2015 ve 16 Nisan 2017 siyasi tablosu bütün yaşananlara rağmen değişmemiş durumda. Bir başka söyleyişle, iktidar blokunun seçmenleri, ne T A M A M , ne de “değiştir” sloganını duymuş, bunlardan etkilenmiş değil. Yıllardır devam eden iki kutuplu Türkiye tablosu değişmiş görünmüyor. İki blok arasında önemli bir oy geçişkenliği de yaşanmıyor. Oy hareketleri, bloklar arasında olmaktan çok, blokların kendi içinde.
Cumhurbaşkanlığı seçimindeki sonuç 16 Nisan 2017’nin neredeyse aynısı. Yani, Erdoğan’ın 2014’deki Cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana yüzde 50’nin biraz üstündeki desteği gerilemeden veya artmadan yerinde duruyor. 16 Nisan’da Erdoğan’ın tek adam düzenlemesine onay verenler, 24 Haziran’da ikinci kez kendi kararlarında ısrarcı olduklarını söylemiş oldular. Ancak itiraz edenlerin de kararlı tutumunun devam ettiği görüldü. Önemli popülarite kaybı iddialarına rağmen Erdoğan partisinin oyunun epey üzerinde bir destek sağlayabildi.
24 Haziran’da AKP + MHP + BBP’nin oy oranı 1 Kasım 2015’e göre yüzde 10’dan daha fazla geriledi. Ancak bu kaybın neredeyse tamamı AKP’den gibi duruyor. 1 Kasım’da yüzde 49 oy almış olan AKP, 24 Haziran’da yüzde 42’de kaldı. Yani yaklaşık olarak yüzde yedi oy kaybına uğradı. MHP ise yaklaşık bir puanlık kayıpla (yüzde 11) oylarını ve galiba milletvekili sayısını da büyük ölçüde korudu. Yani, İyi Parti’ye kaybettiği oyları AKP’den tamamladı.
Bahçeli’nin AKP’lilere çok sert eleştiriler getirmesine, AKP içindeki bazı isimlerin de MHP’ye dönük sorgulamalarına neden olan tartışmaların bu oy hareketliliği ile yakından ilgisi olması muhtemel. Çünkü AKP’liler bir süredir MHP’nin ittifaktan kârlı çıktığı, MHP’nin kendilerinden oy aldığı yolunda iddiaları dile getiriyorlardı. Bahçeli de, MHP’yi dışarda bırakmaya dönük formüllerin devreye sokulduğundan bahsediyordu. Hatta daha ileri giderek, bu çevrelerin aynı zamanda Erdoğan’a da karşı bir komplo içinde olduğunu ima ediyordu.
Seçim sonuçları, Cumhur İttifakı olarak somutlanan iktidar koalisyonda MHP tarafının ve özel olarak Bahçeli’nin güçlenmiş olduğunu, AKP’nin ve Erdoğan’ın da bu koalisyona ihtiyacının arttığını gösteriyor. Bu sonuçlar, seçime kısa süre kala MHP’nin ittifaktaki rolünü tartışmaya açanların ellerini fazla güçlendirmedi. Buna karşılık, İyi Parti ile kıyaslanmasından oy üstünlüğü ile çıkan ve bütün ölçümleri boşa çıkartan Bahçeli çok ciddi biçimde psikolojik üstünlüğü ele geçirdi.

Zoraki koalisyon
Erdoğan’ın kurmaya çalıştığı yeni yönetim sistemi için birlikte yürüdüğü ittifaka bağımlılğı, 24 Haziran seçimleri için azalmamış, tam tersine daha da artmış durumda. AKP’nin MHP olmaksızın Meclis çoğunluğunu sağlayamamış olması yanında, seçmen desteği açısından yüzde ellinin üzerindeki desteği devam ettirebilmesi ancak MHP ile ortaklığın devamıyla mümkün. Türkeş’in seçimden sonra “ittifak biter” sözlerinin gerçek olması artık çok daha zor.
Türkiye 24 Haziran seçimlerinden, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin iddiası olan koalisyonlar döneminin bitmesiyle değil, zoraki bir koalisyon tablosuyla çıkmış oldu. Bu seçim sonuçlarıyla, koalisyon desteğine bağımlı bir Erdoğan iktidarı dönemine giriyoruz. Bu tablonun, yeni Cumhurbaşkanlığı yönetim şemasına da yansıması şaşırtıcı olmaz. Ayrıca, iktidarın politik rotası açısından da bu sonucun belirleyici olacağına kuşku yok.
AKP’nin oy kaybının lokal dağılımı ve teşkilat performansları meselesinin de, Erdoğan’ın açtığı “metal yorgunluğu” tartışmalarını yeniden tetikleyeceğine ve önümüzdeki yerel seçimlerde çok önemli sonuçları olacağına kuşku yok. Muhtemelen Erdoğan, AKP’nin yaşadığı ve gelmekte olan konjonktür nedeniyle devam etme riski olan kayıplar konusunu ciddi biçimde masaya yatıracaktır.

Muhalefette durum
Seçim sonuçlarında 1 Kasım baz alındığında tek oy kaybeden olarak görünen AKP’nin yanında elbette CHP’nin de iki puan civarındaki kaybını dikkate almak gerekir. HDP’ye yönelen stratejik oylar ve İyi Parti’ye yönelen oylardan oluşan bu kayıp, İnce’nin kısa ama yüksek performansı ile dengelenmiş durumda. İyi Parti’nin MHP’nin gerisinde kalması, yeni kurulan bir parti olmasına rağmen fena bir başlangıç olmayan oy desteğini zayıflatıyor.
HDP’nin bölgede referandum sonuçlarının gerisinde kalmasının ve batıdan gelen stratejik oylarla barajı aşmasının arka planı biraz daha ayrıntılı bir analizi hak ediyor. Fakat, AKP’ye yakın araştırma kuruluşlarının HDP’nin baraj sorunu olmadığı yolundaki iddiaları fazla gündeme getirmesinin masum olmadığı çok açık. Son olarak Saadet Partisi’nin hiç varlık gösterememesi, dindar, muhafazakâr seçmendeki kodların fazlasıyla bozulduğunu veya bir sorgulama alanı olmadığını düşündürüyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eyvallah 10 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları