Hırs koşar akıl kazanır...

09 Temmuz 2018 Pazartesi

Koşucu hırsıyla koşar ama aklıyla kazanır.
Olimpiyat şampiyonu da rüzgâr gibi koşarken arkasına bakar. Kimin hemen arkasında olduğunu bilmelidir.
Hırsımız sıcak refleksimizdir. Bize güç verir.
Aklımız soğuk gücümüzdür, bize doğru hedefi gösterir.
İkisini birlikte kullanabilmek liderlik sanatının özüdür.
Mustafa Kemal Atatürk bu sanatın virtüözüdür.
Gene de İsmet İnönü’yü yanından hiç ayırmadı. Neden?
Kendi yapısının ataklığını İsmet’in hesap cetvelinden geçirmek isteyecek kadar akıllıydı da ondan.
Kemal Kılıçdaroğlu mu? Muharrem İnce mi?
Her ikisi birden olmalı. Her ikisi birden.
Kemal bey soğukkanlı bir strateji ustası.
Muharrem İnce kitleleri sürükleyen doğru bir rüzgâr.
İkisi beraber ortak enerjiyle toplumu geleceğe yürütmeliler.
Doğrusu budur. Olur olmaz bilemem ama doğrusu budur.

***

Bozkurt Güvenç’i okumak...
Bozkurt Güvenç hocamla yakından tanışmak, onu dinlemek şansına erenlerdenim.
‘Anılardan Sayfalar’ kitabını okuyorum. Nasıl da gecikmişim. Efil Yayınları’ndan çıkan kitabında Bozkurt hocam, yaşamını da, yaşadıklarını da, yaşatılanları da nasıl anlatıyor, inanılmaz.
Sakin, alçakgönüllü, bilinçli, özverili, çalışkan bir insan nasıl olur, bu sayfalarda görüyorsunuz.
Kendisine ilişkin yerlerde geride kalmayı nasıl başarıyor?
Mimar olarak çalışmalarında ülkemizin içini görüyorsunuz.
İnsanbilimci olma yolunda Amerikan eğitim sistemini tanıyorsunuz.
İnsanları, eğitimi, kültürü size nasıl bir tatla anlatıyor.
Eğer izin verirse, bu yıl üniversitede verdiğim ‘kültürel psikoloji’ dersimde bu kitabını öğrencilerimle paylaşmak istiyorum.
Bozkurt Güvenç hocam. Yaşamı bir ders. Yaptıkları ayrı bir ders. Ona yaşatılanlar ayrı dersler. Elbette değerini bilene.
Ah Türkiyem. Nice değerlerin var da ormanların gibi, ırmakların gibi değerini bilemiyorsun.

***

Son seçimler moral mi bozdu?..
Öyle görünüyor.
İnsanlar büyük hayal kırıklığı yaşadılar.
Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmayı beklediler, olmadı.
Seçim gecesi sessizliği çok farklı yorumlara yol açtı. Hâlâ da bu yorumlar sürüyor.
Meclis seçimleri de farklı bir sonuç vermedi.
‘Atı alan gene Üsküdar’ı geçti’ yorumları yapıldı.
Şimdi, düşünelim bakalım.
Ekonomi kötü mü? Elbette kötü. Gıda fiyatları çok yüksek.
Emek gelirleri kayıpta mı? Hep kayıpta.
İşsizlik var mı? Hem de artarak var.
Haktan hukuktan, özgürlükten söz açmıyoruz.
Bu koşullarda nasıl oluyor da iktidarın yüzde 40 oyu hazır oluyor?
İşte olayın düğüm noktası budur.
At zaten Üsküdar’da bağlıydı.
Düğüm, dikkat buyrun, ‘iktidarın kutsallığıdır.
İktidar kutsallaşmıştır.
AKP iktidarına oy vermemek ‘günah sayılmıştır’.
Erdoğan’a oy vermemek peygamberin isteğine uymamakla bir tutulmuştur.
Toplumsal bilinçaltına bu yerleştirilmiştir.
Carl Güstav Jung, ‘kolektif bilinçaltı’ olgusunu bulandır.
‘Toplumsal bilinçaltı’ kolay kolay değişmez.
CHP ve Sivil Toplum Örgütleri ise, toplumun bilincine sesleniyor.
Söyledikleri her şey doğru ama bilinçaltını değiştiremiyor.
Sorun budur. İyi de nasıl aşılacak?
Bilinçaltına ulaşmanın yolu mu bulunacak?
Yoksa bilincin üstün gelmesine mi çalışılacak.
Elbette bilinç yolu ile yürünecek.
Bilimsel bilgi ile bilinç. Özgür akıl, özgür irade. İnsan aklının dünya yaşamını yönetmesi.
İnsana seslenilecek, insana dokunulacak, insana ulaşılacak.
Önümüzde belediye seçimleri var.
Hep birlikte, ortak akılla, ortak enerjiyle kazanacağız.
Ya varız ya da yok olacağız. Şimdi iş başına...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ben başkan olamazsam? 11 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları