Başkomutan Seçildi!

12 Ağustos 2014 Salı

Her dört seçmenden biri sandık başına gitmeyince, yabancı basının “sultan” dediği Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi. Yabancı basın, “ardı arkası kesilmeyen yolsuzluk skandallarına” karşın diye yazdığı Erdoğan’ın seçilmesine şaşırmış durumda. Erdoğan, yalnızca cumhurbaşkanı seçilmedi, “başkomutan” da oldu!
Hangi ordunun başkomutanı olduğunu şöyle açıklamıştı:
“Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, mü’minler asker. Bu ilahi ordu dinimi bekler, Allahu Ekber, Allahu Ekber…”
Anayasamızın 2. maddesi dinle devlet işlerinin ayrılığını vurgulayan “laiklik” ilkesini içermektedir. Bu hedefe kolay ulaşılmamıştır.
1924 Anayasası’nın 2. maddesindeki “Türkiye Devleti’nin dini İslâm’dır” kuralı ve milletvekillerinin antlarındaki “vallahi” sözcüğü 1928’de çıkarıldı. Ayrıca TBMM’nin görevleri arasında sayılan “ahkâm-ı şer’iye’nin tenfizi (dinsel hükümlerin yerine getirilmesi)kuralı da kaldırıldı.
1937’de anayasanın 2. maddesine “laiklik” ilkesi konuldu. Ayrıca “anayasanın değiştirilemez koşullarından biri” olarak kabul edildi.
Şimdi ise “laiklik” kuralına layık olmayan bir sultan ya da bir başkomutan seçildi!

***

Seçilmeseydi Haziran 2015’te bir daha milletvekili olamayacaktı! Genç kuşakların önünü açmak amacıyla AKP’nin tüzüğüne konulan “üç dönemden fazla milletvekili olunamaz” kuralı Erdoğan’ın da ipini çekecekti. Bu nedenledir ki cumhurbaşkanlığı adaylığına can simidi gibi yapıştı. Gemisini ilk terk eden kaptan konumunu benimsedi.
Eğer AKP Genel Kurulu’nda son dakikada bu kural değiştirilmezse şu milletvekillerine de 2015’te TBMM’nin kapısı kapanıyor:
Bülent Arınç, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Ali Babacan, Hüseyin Çelik, Cemil Çiçek, Sadullah Ergin, Nihat Ergün, Binali Yıldırım, Mehdi Eker, Hayati Yazıcı, Mevlüt Çavuşoğlu, Taner Yıldız, Mehmet Ali Şahin, Recep Akdağ, Faruk Çelik, Ömer Çelik, Suat Kılıç, Egemen Bağış, Abdülkadir Aksu, Salih Kapusuz, Bülent Gedikli, Reha Denemeç, Hüseyin Tanrıverdi, Edip Uğur, Nükhet Hotar, Haluk İpek, Nurettin Canikli, Mustafa Elitaş, Burhan Kuzu, Nimet Baş, Necati Çetinkaya, Sadık Yakut, Vecdi Gönül, Faruk Nafiz Özak, Ayhan Sefer Üstün, Cevdet Erdöl, Mustafa Ataş, Halide İncekara, Sait Açba, Ruhi Açıkgöz, Ali Rıza Alaboyun, Fahrettin Poyraz, Vahit Kiler, Bayram Özçelik, Ali Küçükaydın, Mehmet Daniş, Ünal Kaçır, Enver Yılmaz, Nevzat Pakdil, Hakkı Köylü, Muzaffer Baştopçu, Hasan Fehmi Kinay, Durdu Mehmet Kastal, Nusret Bayraktar, Şaban Dişli, Cemal Yılmaz Demir, Mustafa Demir, Ahmet Yeni, Afif Demirkan, Yahya Akman, Şükrü Ayala, Zeyid Aslan, Köksal Toptan, Ziyaettin Akbulut, Mehmet Sarı, Kerim Özkul, Harun Tüfekçi, Hasan Ali Çelik, Murat Yıldırım.

***

Su almaya başlayacak gemiyi 2015 seçimine kim götürecek? Partinin MKYK’sinin bu soruya yanıt bulması için olağanüstü genel kurul çağrısı yapması gündemde.
Abdullah Gül’ün görev süresi yasal olarak 28 Ağustos’ta bitiyor. Bu durumda AKP gemisine bir çarkçıbaşı bulunması gerekiyor. Bülent Arınç, Numan Kurtulmuş, Beşir Atalay, Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül, Ali Babacan’ın adları dolaşıyor. Üç dönem koşulunun dışındaki Ahmet Davutoğlu ve Numan Kurtulmuş’un daha şanslı olabilecekleri söyleniyor.

***

Yakın tarihimizden anımsayalım…
Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Turgut Özal Çankaya’ya çıktı. Yerine gelen Yıldırım Akbulut sonrasında partisi eridi gitti.
Doğru Yol Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı seçildi. Yerine geçen Tansu Çiller’den sonra partisi yok oldu.
Şimdi bu oluşum AKP için de kaçınılmaz olacak. Üstelik AKP’nin ileri gelenleri 2015 seçimine giremeyince kaptansız gemi alabora olacaktır. Bu durumda pazar günkü seçimi “benden sonra tufan” diyen Erdoğan kazanmış, AKP kaybetmiş oluyor!

1915… IŞİD… Soykırım…
Cuma günü, Erdoğan’ın “affedersiniz Rum” ve “affedersiniz Ermeni” sözlerinin ABD’deki Yunan ve Ermeni lobisini tahrik ettiğini, Yahudiler hakkındaki konuşmalarının da Yahudi lobisini kızdırdığını ve kendisine verilen ödülü geri istediğini yazmıştık.
Ağzından çıkan lafların nereye gideceğini bilemeyen Erdoğan’ın bu sözlerinin, 24 Nisan 1915 Ermeni sorununda bu üç lobiyi bir araya getirip Senato Dış İlişkiler Komitesi’nden geçen “soykırım” tasarısının genel kurulda da kabulüne çanak tutacağını öngörmüştük.
Ermenileri kızdırma pahasına da olsa “soykırım” sözcüğünü ağzına almayan Başkan Barack Husein Obama’nın daima “büyük felaket” demekle yetindiğine dikkati çekmiştik.
Geçen hafta Obama, Ermeni olayları için değil, Irak’taki zalim terör örgütü “Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)için “soykırım” sözcüğünü ağzına şöyle aldı:
“Her ne kadar ABD’nin, dünyadaki her krize her zaman müdahale edemeyeceğini ve etmemesi gerektiğini söyledimse de… Bir soykırımın engellenmesine yardım edecek bir yeteneğimiz varsa, ABD bunu görmezden gelemez. Dikkatli ve sorumlu bir biçimde, potansiyel bir soykırım eylemini önlemek için harekete geçebiliriz. Bizim o dağda yaptığımız budur.” Ardından ne yaptı? IŞİD hedeflerini füze yağmuruna tuttu. Başbakan Nuri El Maliki ile Kürdistan yönetiminin başı Mesud Barzani’ye silah yardımı başlattı.
Irak’a askeri müdahale kararı veren 4. başkan olan Obama, IŞİD terör olayını “soykırım” olarak gördüğüne göre, artık ABD Kongresi 1915 olaylarını da “soykırım” olarak kabul eden tasarıya da karşı çıkmayacak, demektir.

***

IŞİD’in Musul Başkonsolosluğu’nda, aralarında bebeklerin de bulunduğu 49 vatandaşımızı 11 Haziran’da rehin almasının üzerinden tam 2 ay geçti.
Genelde IŞİD’in Türk rehineleri cumhurbaşkanlığı seçiminden önce serbest bırakarak Erdoğan’ın hanesine bir başarı kaydedileceği söyleniyordu. Ama gerçekleşmedi…
Türkiye’deki ailelerin de bu olumsuz sonuç karşısında sabırları tükendi. Şimdi aileler yapacakları eylemler için Ankara’da buluşuyorlar. Türk dış siyasasını sıfırlayan bakan Davutoğlu bu olayı acaba neden sıfırlayamadı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları