Yazgülü Aldoğan

Şişşşşşt! Susun, halkımız uyanmasın!

20 Aralık 2018 Perşembe

Yazarınız bundan böyle, havadan sudan, kuştan böcekten, kültürden sanattan bahseder, ülkenin acıtan konularında, insan haklarında ağzına fermuar takar, üç maymunu oynarsa şaşırmayın olmaz mı? Bu kadına ne oldu, Cumhuriyet’e geldi, Posta’dakinden daha mazlum, daha suskun oldu demeyin.
Orada 20 yılımın üzerine oturup tazminatsız attılar. Cumhuriyet kucak açtı. Bu kez de davalar, davalar. Bak hapis cezası veriyorum ama duruşmadaki iyi halin, sabıkasız oluşun, bakacağız, bir yıl içinde suç işlersen hoop içeri. Oğlan temiz çamaşır taşır. Avlu dizisine bak, kararını ver!
Dava devam ederken sizi bilgilendiremedim, davayı etkilemesi açısından hukuken sakıncalı. Ceza aldığıma yanmıyorum, bu suçlamayla aldığıma yanıyorum, çünkü ortada suç yok! Aslında veren de biliyor olmadığını ama davaya müdahil olarak müfettiş gibi İçişleri Bakanlığı avukatı katılırken başka türlüsü mümkün değil. Sanki sosyalleşmek için bir aradayız, savunmalar yapılıyor, son söz söyleniyor ama sonuç belli, karar belli, mahkûm olacağın alnına yazılmış, çünkü muhalifsin, çünkü fazla konuşuyorsun, fazla yazıyorsun, en iyisi sus bakalım, SUS!

Ben ve şiddet
Beni şiddete teşvik etmekle suçlayıp ceza verdiler. İnanmadınız değil mi? Ben de inanmadım. Hayatım boyunca şiddete karşı çıkmış, şiddetin her türüyle savaşmış ve şiddete yol açmasın diye bir tweet atmışken.
Olayın kısaca özeti şu: Mardin’de milletvekili adayı olan bir arkadaşın daveti üzerine seçim kampanyasını izlemeye gidiyorum. Birlikte ilçeleri dolaşıyoruz. Derik ilçesinde de emniyet müdürünü ziyaret ediyoruz. Bölgede terör örgütünün hâkimiyeti ve güvenlik endişesi elle tutulur boyutta, hissetmemek mümkün değil. Etkileniyorum. Aradan bir süre geçiyor, o ilçenin belediye başkanının görevden alındığını yerine genç bir kaymakamın kayyım atandığı haberini görüyorum. Kaymakamın adı ilgimi çekiyor: Fatih Muhammet Hastürk. Bölgedeki can güvenliği sorunu yüzünden sıkıntı yaşayabileceği üzerine bir tweet atıyorum. Adının dikkat çekici olduğunu yazıyorum. Ve bundan ötürü halkı şiddete teşvik etmekten, kin ve nefrete sürüklemekten suçlanıyorum! Ne yazık ki o genç kaymakam, kısa bir süre sonra belediyede bir suikasta kurban gidiyor, şehit oluyor. Benim öngörüm gerçek oluyor, dikkate alınsa yaşayacaktı. Muhtemelen takip altındayım, bir başka kaymakam ihbarda bulunuyor. Dava açılıyor.
Savunmamı yaparken dedim ki: Benim Twitter’da 64, Instagram ve Facebook’la birlikte 80 bine yakın takipçim var. 8 yılda 50 bini rt yapılmış 80 bin tweet atmışım. Bir tek suçum, cezam yok, bu tweet topu topu 5-6 kişi tarafından okunmuş. Hangi kitleyi şiddete teşvik etmişim? İşlemediğim suçtan ceza verip de beni istemediğim yerlerde kahraman yapmayın. Avukatlarım Suzan ve Başar Yaltı, demokrasi, basın özgürlüğü, hak, hukuk, Yargıtay ve AİHM kararlarından örneklerle savunma yapıyorlar. Dostlarım, hukukçular Önay Alpago, Turgut Kazan, meslektaşlarım Zeynep Oral, Jale Özgentürk, Zeynep Göğüş, Serpil Yılmaz, Perihan Çakıroğlu, Atilla Gökçe, Şükrü Küçükşahin, Basın Konseyi’ni temsilen Genel Sekreterimiz Mustafa Esmen, mahkemeyi izleyip destek oluyorlar. Hepsi boş. Karar verilmiş, kalem kırılmış. Herkes biliyor benim terörist olmadığımı, şiddet kışkırtıcılığı yapmadığımı. Ama artık susma, susturulma zamanı, işten atarsın, parasını vermezsin, ceza kesersin; zaten herkese tehditler havada uçuşuyor. Bunun adı da demokrasi öyle mi? Kargalar gülüyor!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları