Ayşegül Yüksel

Genco Erkal bir kez daha ‘merhaba’ diyor

19 Şubat 2019 Salı

2019’da Dostlar Tiyatrosu 50., Genco Erkal da sanat yaşamının 60. yılına ulaştı. Sanatçı bu iki önemli aşamayı “Merhaba” adını verdiği ve tek başına sunduğu müzikli çalışmasıyla kutluyor. Erkal’ın Aziz Nesin, Bertolt Brecht, Can Yücel, Nâzım Hikmet ve -ilk kez- Shakespeare’den metinleri buluşturduğu bu çalışma, Yiğit Özatalay’ın düzenlemesiyle, Fazıl Say, Kurt Weill, Arif Erkin, Selim Atakan ve yine Özatalay imzalı besteleri içeriyor. Cihan Aşar’ın sahne, Özlem Kaya’nın giysi, Hakan Özüpek’in ışık tasarımıyla ve Erkal’ın rejisiyle oluşan gösteride Özatalay piyano ve Çağdaş Engin basklarnet eşliği ile sahnede yer alıyor.
İlk “Merhaba” yapımı Erkal’ın yıllar öncesinde kotarıp yıllarca sahnelediği bir gösteriydi. Bu ikinci “Merhaba” ise – metnin bir iki bölümü eskisiyle örtüşse de- farklı bir dramaturjinin ürünü. Yeni “Merhaba”nın üç boyutu var. Öncelikle, Erkal’ın Dostlar Tiyatrosu’nda derlediği ve tek ya da iki kişilik gösteriler biçiminde sunmuş olduğu Nesin’li, Brecht’li, Can Yücel’li, Nâzım’lı birçok oyunu selamlıyor. Erkal böylece 50 yıl boyunca her aşamasına emek verdiği topluluğunu “dostça” kucaklıyor. İkinci olarak, sahnede 60 yıldır dimdik durabilmiş olmanın onurunu ve keyfini paylaşıyor seyircisiyle. Oyunun ana boyutunu ise Erkal’ın sanat yaşamını adadığı toplum ve düzen eleştirisi oluşturuyor.

İnsana ve topluma dair
Nesin ve Brecht’ten derlenmiş bölümlerde düzen ve toplum eleştirisi öne çıkarken, Nâzım, Yücel ve Shakespeare metinlerinin seçiminde derinleşen konu, “insan yaşamı”nın çelişkili özelliklerinden “insanca yaşama”nın içerdiği onurlu savaşıma uzanan, bu bağlamda toplumsal çürümüşlüğün göstergelerinin de sıralandığı bir çizgiye yerleştirilmiştir. Bir başka deyişle, gösterinin kumaşı, “yaşama filozof gözlükleriyle bakış” ile “toplumcu duruş” arasında atılmış ilmeklerle dokunmuştur.
‘İnsanca varoluş’un temelinde “sevgi” vardır. Can Yücel’in babası Hasan Âli Yücel’e duyduğu özlemi, Varna’dan Türkiye’deki –ayrı düştüğü- oğluna seslenen Nâzım’ın hüznüyle buluşturan, Can Yücel’in tanımadığı insanlar için yaşamını ortaya koyan Deniz Gezmiş’e gönderdiği selamdan, Nâzım’ın, hiç görmediği ülkelerdeki insanlar uğruna ölünebileceği doğrultusundaki söylemine uzanan, yaşamın en değerli mücevheridir sevgi. Yaşam, doğumdan ölüme doğru hızla akan ve insanı sınaya sınaya öğütüp sonunda toz parçalarına dönüştüren acımasız bir süreç olsa da, insanın görevi, öleceğini bile bile, ‘sevgi’ yolunda inadına yaşamaktır.

Sömürü ve baskı düzeni
Ne ki toplumlar, “güç” ve “para” uğruna, “insan” olmanın tüm erdemlerine sırt çevirerek, insanları sömürü ve baskı yoluyla ezen açıkgözlerin kurnazca at koşturduğu birer yarış alanıdır. Yalan dolanla başlayıp, sonunda insanların algılarını denetim altına alan siyasetçiler ve yoz ekonomik sistemin egemenleri dünyayı bir eşitsizlik, adaletsizlik ve yoksulluk cehennemine çevirirler. Brecht’in söyleminde, doymak bilmeyen para ve güç sahiplerince “kahramanlık” olarak nitelendirilen “savaş” olgusu, düzeni yönetenlere “kazanç”, düzenin ezdiklerine de sefalet ve ölüm getirir. Shakespeare, dünyanın yarısını ele geçirmiş Büyük İskender’den bile geriye bir çamur topağından başka bir şey kalmadığını yüzyıllar önce anımsatmıştır bize, ama çıkarlar/çıkarcılar dünyasında dinleyeni yoktur. Aziz Nesin’in, kimi yarım yüzyıl öncesinde yazılmış – ama sanki bugün yazılmışçasına hedef vuran- metinleriyse, tüm geri bırakılmış toplumların, özellikle de bizim toplumumuzun aymazlığını irdeler.

Seyirciyle göz göze
Yönetmen Genco Erkal, salona giren seyirciyi, sahnede oyun hazırlığının yapıldığı bir ortamla buluşturuyor. Yarı karanlık sahneye dekorun son ayrıntıları yerleştirilmekte, oyuncu yer yer müzisyenlerle çalışmakta, ışık, makyaj ve giysi düzeni son biçimini almaktadır. Oyun saati geldiğinde ise seyirciyle parlak ışık altında göz göze gelen oyuncu Genco Erkal’ın tek başına kotardığı çoksesli yolculuk başlamıştır. Dramaturg/uyarlamacı Genco Erkal’ın dokuduğu sahne söyleminde, dünyadan ve ülkemizden beş büyük yazar/ozan, yan yana ve omuz omuza gelerek, özgürlük, adalet ve eşitlik adına atılmış bir büyük çığlık oluştururken, oyuncu Erkal sesini hiç yükseltmeden, yazarların kotardığı ironileri incelikle vurgulayarak, daha önce sahnede dillendirdiği kimi dizelerin yorumlarını bile –yeni bağlamlarına uygun biçimde- farklı kılarak, soluklu ama yalın ve soğukkanlı bir politik tiyatro çalışmasına imza atıyor.
Genco Erkal ve Dostlar Tiyatrosu’yla nice yıllara…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

'Devlet Ana’ sahnede 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları