Ay aman öf dönemine geçiş

04 Mayıs 2019 Cumartesi

Damat Berat paşamızın alelacele ABD’ye gitmesinden belli oldu: Eli kulağındadır, “ay aman öf” (IMF) ile yaşamaya geri döneceğiz... Eğitim-İş, 1 Mayıs’ta açıkladı:
Türkiye, çalışanlar açısından en kötü on ülke arasında. Nüfusun en düşük gelir grubunu oluşturan yüzde 20’lik diliminin milli gelirden aldığı pay yüzde 6. İşsiz sayısı 7 milyon. İşsizlik Fonu’nda biriken kaynaklar, işverenlere, banka batıklarına aktarılıyor.
Bir yanda, emekçinin kıdem tazminatı hakkını tümüyle elinden alma girişimleri, öte yanda Makyol, Limak, Cengiz, Kalyon, Kolin şirketleri…
Maşallah, devletten ihale alma alanında evren çapında rekor üzerine rekor kırıyorlar.
Ay aman öf”ün önereceği kemer kim için olacak?
AKP’nin zenginleri, ihalecileri ve rantçılarının şişmiş göbeklerini değil, halkın boğazını sıkacak hiç kuşkusuz.
Serbest piyasa yalellisine devam edilecek…
Ay aman öfü”ün kemerine bir halka daha takılması peşinde olanlar da var:
Kapitalizmin içine düştüğü derin bunalımından sıyrılabilmesi için yakın geçmişte nasıl sosyal demokrasi bir çözüm yolu gibi sunulduysa, son dönemde vahşileşen piyasacılığa “sosyal piyasa” adı altında bir mavi boncuklu tasma bu son halka…
Ama boşuna çaba…
Sömürgeci dünyanın, sömürülene “sosyalleşiyorum, sosyalleşiyorsun, sosyalleşiyoruz” çekimiyle kapitalizmin sosyalleşeceği ninnisi bizi uyutmalı mı?
Halkçı-devrimci bir anlayışla planlı kalkınmayı, kamusal üretim ve atılımı denemiş, bu yolla Anadolu’nun dört bir yanında fabrikalar, tarımsal işletmeler kurmuş, okullarını açmış, örgütlenmelerini gerçekleştirmiş, insanlarına iş bulmuş, sosyal güvenliğe kavuşturmuş bir geleneği bilincimizden silecek miyiz?
Silmek olası değil, çünkü başarılmış bir deneyim.
O zaman, tek çıkış, tıpkı devrimci Cumhuriyet’i yeniden kurmak gibi, o yaşama geçirilmiş, sonradan vazgeçilmiş deneyimi canlandırmaktadır.

Cumhuriyetçi güçlerin birlikteliği
Atatürkçü Düşünce Derneği, 23 Nisan nedeniyle düzenlediği “Ulusal Egemenlik ve ADD’nin Tarihi Sorumluluğu Sempozyumu” sonrası içinde bulunduğumuz değişim, dönüşüm, soluklanma havasını özetleyen bildirgesi önemli saptamalar içeriyor:
- Cumhuriyetçi güçler, Cumhuriyet Devrimi ortak paydasında birleşerek hukukun üstünlüğünü sağlamalıdır.
- Halkımız, Cumhuriyetçi güçlerin birlikteliğini talep etmektedir.
- Cumhuriyetçi güçler, Cumhuriyet devrimi ortak paydasında ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün antiemperyalist duruşunda birleşmelidir. Milli birlik ve bütünlük, vatanın bölünmez bütünlüğü kırmızı çizgimizdir.
- Gazi Meclis’in kısıtlanan “yasama” ve yok edilen “yürütmeyi denetleme” yetkilerinin iadesi, bugünkü yönetsel kaosu bitirecektir.
- “Laiklik”, toplumsal barışın ve huzurun anahtarıdır. Laiklik olmadan, demokrasiden, insan haklarından ve özgürlüklerden söz edilemez.
Bu bildirge, yabana atılamaz, çünkü Türkiye’nin yakın geleceğini gösteriyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları