Enver Aysever

Eğer...

06 Mayıs 2019 Pazartesi

6 Mayıs günü yurtseverler/devrimciler için bitmeyen kederli bir gündür. Deniz, Yusuf, Hüseyin’e karşı sorumluluğumuzu inatla anımsadığımız, anımsattığımız gündür. “31 Mart Bitmeyen Seçiminin” düğümü bu tarihe denk geldi ya da getirildi! YSK’nin bugün karar vermesi bekleniyor.
Deniz’lerden söz ederken sömürü düzeninin kendini meşru kılmak için önümüze koyduğu sandığa aldanacak kadar saf olmadığımı söyleyeyim. Bu kadarcık özgürlüğe bile tahammülü olmayan bir siyasi iktidarla karşı karşıyayız!
Devrimcileri 12 Mart Muhtırası ile darağacına çıkaran anlayış, adım adım bu güne gelmeyi sağladı. Kimi çevrelerin olanlar karşısında şaşkınlığa düşüp “Haklıymış gençler” demeleri boşunadır. Büyük patronlar (TÜSİ- AD), NATO’cu TSK, cemaat/tarikat koalisyonu o “büyük yürüyüşlerini” 12 Eylül’de tamamladılar.
Şimdi sahte muhaliflerin meydanı boş bulup gürültü çıkarmalarına aldanmış değilim, ancak AKP öyle bir ortam yarattı ki, beş benzemez yan yana geldi! Acıklı biliyorum bu durum. Dün devrimcilere işkence edenler, silah doğrultanlar, darağacına gitsin diye el kaldıranlar (yazı yazanlar) şimdi en çok da Atatürkçülük kamuflajıyla sahadalar. Onlarla mücadele etmeyi sürdüreceğiz elbette, kolayca kılıktan kılığa girdiklerini bilerek istim üstünde olacağız. Bunu not düşelim, devam edelim.

YSK’nin iradesi
Başkanının görev süresi Erdoğan tarafından uzatılan YSK’nin hukuka uygun karar alması mümkün mü, göreceğiz. Kılığı muhalif, sözleri AKP’ye cansuyu verenlerin farkında olduğumuzu herkes bilsin. “Vesayete karşı yetmez ama evetçiyiz” diyenleri biliyoruz. Şimdi bunlara “eğer”ciler eklendi.
Toplumun önemli kısmı tarafından izlenen kimi gazeteciler, kanaatçiler (kanaat önderliği liberal tacirlik halini aldı) diyor ki: “Eğer seçim yenilenirse İmamoğlu daha büyük farkla kazanır!” İlk bakışta hak veriyor insan değil mi? Sakın aldanmayın ama... Bu tamamen hukuksuzluğu hukuk gibi göstermek, alın teriyle kazanılmış demokrasi mücadelesini sulandırmak için edilmiş cümledir. Ortada haklı tek bulgu yokken neden kazanılmış seçim yenilensin? Doğrusu; eğer seçim tekrarı kararı verilirse bu hukuksuz uygulamayı mahkûm etmek, boyun eğmemektir!
Siyasal İslamcı yapıların sandıktan lehlerine sonuç çıktığı sürece “demokrasi”ye bağlı oldukları bilinen gerçek! Yenilgi ortaya çıkınca mızıkçılık yapıp “yeniden oynayalım” demelerini sevimli göstermek, meşru saymak apaçık aldatmacadır. Ortam hazırlama görevi üstlenenlere karşı dikkatli olmak gerek. İktidar, “Seçimden kaçtılar” diyerek kıyamet koparacaktır, dolduruşa gelip “hodri meydan” demek akılsızlık olur. “Ben kazanana kadar seçimler yenilensin” diyen insanlarla hangi adaletli yarış yapılabilir? Kaldı ki, seçim sürerken kural değiştiren, “atı alan Üsküdar’ı geçti” deyip, sonuçları oldubittiye getiren bir akıldan söz ediyoruz.

Antiemperyalizm ve halk
Erdoğan, “İstanbul sonuçları milletimin içine sinmedi” diyor. İstanbul’da o milletin içine “İl genel meclisi”, “İlçe başkanlıkları”, “muhtarlık” sonuçları siniyor, nedense “büyükşehir başkanlığı” sinmiyor. Kimlerden oluşuyor bu millet acaba, söyleseler de bilsek! Benim içime sindi mesela!
Sapla samanı karıştırmamak lazım. Bugün Deniz, Yusuf, Hüseyin için kalbi atanlar seçimlerle özgür Türkiye’ye ulaşılacağı sanısında değildir. Liberal demokrasinin bile ortadan kalktığı, eski düzenden çok daha geri koşullarda bulunduğumuzun ayırdında insanlar. Bir yerden başlamak gerekiyordu, bu seçimler toplumsal tepkinin meşru, haklı örneği oldu.
Seçimi kazanan muhalif başkanların büyük çoğunluğu devrimci değil, hatta içlerinde sağ siyasetin önemli isimleri var, bu ayrı tartışma konusu. Bugün kazanılmış seçimi koruma görevi herkesindir. Ayrıca “antiemperyalizm” kavramını AKP’nin bugün verdiği beka mücadelesi (!) için kullananlara karşı Üç Fidan’ı korumak boynumuzun borcudur!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İflas 25 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları