Enver Aysever

Elini verirsen kolunu kaptırırsın!

13 Mayıs 2019 Pazartesi

Hafta sonu; evinin önünde muhalif bir gazetecinin saldırıya uğraması, ODTÜ’lü gençlere yönelik şiddet, üç gazetecinin gözaltına alınması önümüzdeki sürecin nasıl geçeceğini bize gösteriyor.
Gazeteci Yavuz Selim Demirağ’a saldıranlar ilk ifadelerinde, “Kişiyi tanımayız, yap dediler yaptık” dedi. Bir zaman Çiller’in, “Devlet için kurşun atan da, kurşun yiyen de şereflidir” cümlesi aklıma düştü. Önce sosyal medyada hedefe oturtuluyor insanlar, ardından cezaları (!) veriliyor. “Çubuk” saldırganının salıverilmesinin ardından, kendini görevli sayan başkaları da yüreklendi anlaşılan.
ODTÜ’lü gençlerin “Devrim Stadyumu”nda festival yapma zaferini içine sindiremeyen rektörlük, böylece intikam almak istedi. LGBT yürüyüşünün kime, ne zararı var biri söylese de anlasak. Üniversiteler her rengi içinde barındırır, hele ODTÜ ülkenin dünyaya açılan penceresidir.
Yazı yazan, fotoğraf çeken, haber yapmak dışında suçu olmayan gazetecilere yönelik baskılar artacak. Gözaltı, tutuklama, darp! Öte yandan akıl almaz cezalarla televizyonlar susturulmaya çalışılıyor. Belli ki hakikat gizlenmek isteniyor. Nedir hakikat? “İstanbul seçimini İmamoğlu kazandı!
Geçen hafta Bahçeli dokunulmazlık” tartışmasını yeniden başlattı. HDP ile aynı tarafa düşmemek için “hodri meydan” demişti Kılıçdaroğlu önceki sefer, sonucunda kendi vekilini zindanda buldu. Meseleye ilkesel yaklaşmak gerek. “Cumhur İttifakı”nın dayattığı kutuplaşmaya karşı “demokrasi” vurgusu güçlenmeli. Her HDP’liyi suçlu gibi gösteren dile teslim olmamak gerek!
Her şeyin güzel olması romantik söylemlerle gerçekleşmez, örgütlü, tutarlı siyasal mücadele ister, bunu unutmamak gerek.
İmamoğlu’nun çağrısı/yüreklendirmesiyle, bugüne dek toplumsal meselelerde hiç tepki vermemiş kimi ünlüler ilk kez ses çıkardılar. Umut verici elbette! Birkaçına destek olmak için yayın daveti yaptım geçen hafta, ilkin olumlu yanıt verdiler, yayın saati yaklaşınca menajerleri kanalıyla bahane gösterip vazgeçtiler. Ürkmeleri doğal. İktidarın şakası yok.
AKP toplumun her kesimine sadaka dağıtarak iktidarını kurdu, sürdürdü. Yoksulun payına kömür, makarna düştü. İşadamları ihaleleri kaptı. Kimi sanatçı, televizyoncu, gazeteci tayfası da şöhret, mevki sahibi oldu. İmamoğlu “Kimse susmasın, herkes konuşacak” diyor. AKP sayesinde malın, mülkün, şöhretin, iktidarın olmuşsa, nasıl dile geleceksin? Hemen önüne koyarlar insanın yazdıklarını/sustuklarını, aldığı işleri, kestiği faturaları. “Boyun Eğme” diye haykırmamızın nedeni buydu!
Kısa İBB Başkanlığı sırasında birçok usulsüz ya da ahlaksız harcamayı açığa çıkardı İmamoğlu; günü gelince kim belediyeden, kamu kaynaklarından ne paralar almış anlayacağız!

Nasıl Fener olunur?
Fenerbahçeli olarak bir notum da Ali Koç’a. Kulübün sıkıntısını aşması için taraftardan destek almasını anlarım. 3 Temmuz’da görevini yapan bu insanlar, “Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa” diye haykıranlardır, “Ali İsmail Korkmaz Fenerbahçe Yıkılmaz” diye isyan edenlerdir. Futbolun bunca siyasallaştığı günlerde Fenerbahçe’yi dilenci durumuna düşürmeden kaynak yaratmak gerekir. Bunun yolu Reis kanalıyla televizyon sahibi olan Acun ve “Ayşe Öğretmen” hapse girerken sırıtan Beyaz türü isimlerle yayın yaparak para toplamak değildir.
Fenerbahçe “Lefter”dir, “Can”dır, bu ağırlığa uygun kampanya ile düzlüğe çıkılır ancak. Önce Fenerbahçe’yi bu duruma düşüren FETÖ kumpasçılarından ve işbirlikçilerinden hesap sormak gerek. (Herhalde Mehmet Ali Aydınlar, Lütfü Arıboğan, Hüseyin Gülerce, Ebru Köksal, Rasim Ozan Kütahyalı, Erman Toroğlu, Mehmet Baransu ve diğerlerinin söyleyecekleri vardır.) Fenerbahçeli futbolcuları öldürmek isteyen kimlerdi, peşine düşmek gerek. Bu olaylarda Fenerbahçe hem büyük itibar, hem de gelir kaybına uğradı. Bu tezgâhı kuranlardan/ suikastı yapanlardan hesap sorulmadan çocuksu heyecanlarla sonuç alınamaz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İflas 25 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları