Olaylar Ve Görüşler

Bu yol bir yere çıkmaz!

26 Mayıs 2019 Pazar

İlk kez vatandaşın, küçük işletmelerin, esnafın ekonominin düzeleceğine dair umudu yok. Çünkü işlemeyen demokrasi, işlemeyen adalet ve AB müktesebatından uzaklaşan hukuk sistemi her şeyi kilitledi.

En büyük örgütlü muhalefetin piyasadaki ekonomik kriz olduğunu anlamak için iktisatçı olmaya gerek yok. Ne yazık ki cüzdan vicdana üstün geliyor bizim insanımızda. Demokratik talepleri, hak ve özgürlükleri elinden alınan vatandaş için bu durum çok şey ifade etmiyor ancak ne zaman satın alma gücü gerileyip yoksullaşma kapısını tıklatıyor işte o zaman ayılıyor.
Reel sektörün, iş insanlarının ve esnafın ekonominin düzeleceğine dair ilk kez umudu tükenmiş durumda. Diğer yaşanan tüm büyük krizlerden sonra yapılan ilk seçimlerde genellikle iktidarlar değişmiş, yeni gelenler ise yeni ekonomik programlar açıklayarak vatandaşa “her şeyin düzeleceğine dair” en azından umut vermişlerdir. Bu beklenti ve yeni bakış açısı hem yeni sıcak paranın içeri gelmesine neden olur, hem de iç piyasada ivmenin yukarıya doğru çıkmasına katkıda bulunurdu. İlk kez vatandaşın, küçük işletmelerin, esnafın ekonominin düzeleceğine dair umudu yok. Çünkü işlemeyen demokrasi, işlemeyen adalet ve AB müktesebatından uzaklaşan hukuk sistemi her şeyi kilitlemiş durumda. Sanayi sitelerindeki küçük işletmeler, arkası yazılan çekler ve yarının belirsizliği bir karabasan gibi herkesin üzerine çökmüş. Parası olan ya yüksek faizde ya da dövizde tutarak rantın peşinde. Piyasada büyük bir likit krizi yaşanıyor ancak bunu kim dile getirse “haddi” bildiriliyor.

Yönetim açmazda
Seçimi iptal edip demokrasiden uzaklaştığınızda döviz yükseliyor, döviz yükseldikçe reel sektör daha çok krize giriyor, kriz derinleştikçe iktidarın seçmen nezdinde tercihi değişiyor. Yani yönetim tam bir açmazda duruyor. Denizin ortasında çaresiz kalmak gibi. Susadıkça deniz suyu içiyorsunuz, tuzlu suyu içtikçe sizi daha çok susatıyor ve bu çıkmazla sonunuzu hazırlıyorsunuz.
Demokrasi ile iktisadi gelişmenin birbiriyle nasıl iç içe olduğunu yaşayarak anlıyor seçmen.
Bu karamsarlık içinde tutunacak iyi bir şey arıyorsunuz ama yok. Dış politika etkisini ve güvenirliğini kaybetmiş durumda.
AB ilişkileri varla yok arasında. Yargı, adalet, hukuk vesayet altına girmiş, bağımsızlığı bağımlı hale gelmiş durumda.
Mali kriz nedeniyle kısa vadeli borçlar çevrilemez halde. Ödenebilmesi için yüksek faizle sıcak para arayışına ihtiyaç duyuluyor. Onun içinde İngiliz ve ABD finans çevrelerinin çaresizce kapısı çalınıyor.
Dünya bilim merkezleri açarken, hükümet ise 396 adet ve tıklım tıklım mahkûm bulunan cezaevlerine 5 yıl içinde 193 yeni cezaevi inşaatı başlatarak 439 tutukevini hizmete açmayı planlıyor. Umarım otoyollarda, hastanelerde olduğu gibi burada da “mahkûm bulundurma garantisi” verilmemiştir.

Yoksullaştık
Kırılgan bir ekonomi mevcut. Dolar, Avro yerinde duramıyor serseri mayın gibi nereye çarpacağı meçhul. Şu kısacık zaman içinde döviz yükselmesinin bizlere maliyeti 135 milyar. Hepimiz bu sürede değer kaybeden TL nedeniyle daha çok yoksullaştık.
Ekonominin dinamosu olarak görülen inşaat sektörünün maliyetleri yüzde 46 oranında artmış gayrimenkul stoklarında yaprak kımıldamıyor. Bu sektörün alt tedarikçileri de aynı şekilde krize girmiş durumda. Şimdi bütün bu ortamda siz YSK eliyle İstanbul seçimini iptal ederek kendi hırsınızı, ülkenin geleceğinin önünde tutuyorsunuz. Buradan yeni bir sonuç çıkarmaya çalışacaksınız. Ne çıkarsa çıksın tarihin değişimini durduramazsınız. Vicdan ve akıl üstün gelecektir.
Kaosa prim vermeden, iğneyle kuyu kazar gibi; sokak sokak, insan insana çalışarak tünelin ucundaki ışığı büyütmek ve çocuklarımıza bırakacağımız yeni bir Türkiye’nin omuzlarımızda yarattığı sorumluluğun bilinciyle hep birlikte geleceği inşa etmek zorundayız.  

Cevat Turan
Şair ve Yazar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları