Ekrem İmamoğlu; 13 harfli

07 Haziran 2019 Cuma

Bazıları cin kelimesini kullanmazlar.
Bu hayali şeylerin, adları anılınca belirdiğine ve başa musallat olduğuna inanırlar.
Adlarını anmaz da onlardan şifreli bir kodla bahsederlerse cin belasını başlarından savabileceklerini düşünürler.
O yüzden cin yerine “üç harfli” derler.
Bu, edebiyat adına renkli, hayal gücü adına zenginleştirici, inanç adına gizemli hikâye, toplum psikolojisi söz konusu olduğunda endişe verici bir hale dönüşür.
Korkulan bir güçten adını anmamak yoluyla kurtulmanın mümkün olduğuna ikna olan ve bu fikir üzerinden bir dil kuran, felsefe üreten kalabalıklar, her türlü yersiz korkuya kapılabilir ve mantıksız şeye de ikna olabilirler demektir.
Mesela tüm gücü elinde toplayan bir egemenin astığının astık, kestiğinin kestik olmasına.
Kamusal bir hizmet birimi olan devletin korkutucu ve cezalandırıcı iktidarlarına.
Hukukun adaletten vazgeçip egemenin hizmetine girmesine.
Muhalefet yapan gazetecilerin sudan sebeplerle tutuklanmasına.
Yandaş basının her türlü haberi yanlı ve kasıtlı bir dille hazırlayıp vermesine.
Meclis’te, iktidarın canını sıkanın dokunulmazlığının kaldırılmasına.
Dokunulmazlığı kaldırılan milletvekillerinin hapsi boylamasına.
Siyasetçilerin bir yandan kişisel menfaatlarının peşinde koşarken diğer yandan ülkenin kasasını boşaltmasına.
Sonucu beğenilmeyen seçimlerin sudan bahanelerle geçersiz sayılmasına.
Ve daha bir sürü saçmalığa, tıpkı “üç harfli” meselesine ikna oldukları gibi nesillerden nesillere aktarılan kolektif bir şuursuzluk vasıtasıyla ikna olurlar.
Bu ülkenin iktidar koltuğunda şu anda cinlerin varlığına adı gibi inanan ve onlardan “cin” demedikleri sürece korunabileceklerine ikna olan insanlardan müteşekkil bir yönetici kadrosu oturuyor.
Onları oy vererek orada tutan kalabalıklar da hayatı aynı mantıkla anlamlandırıyor.
Ve nihayetinde iktidar muhalefetin güçlü adayından -belli ki korkuyor- sanki bir cinmiş gibi “adını anmayarak” kurtulabileceğini umuyor; seçmenine bu yönde mesaj veriyor.
Ama nafile.
Ağzını her açtığında herkese kucak açmaktan bahseden...
Adaleti, hukuku dilinden düşürmeyen...
Yolsuzluklara tavizsiz savaş açacağını ilan eden...
Sorumluluk alanındaki israfı müdanasız belgeleyen...
Yetkisi dahilindeki tüm kayırmalara dur demek üzere kolları sıvayan...
Tasarruflardan elde edeceği tüm kazancı öncelikli gereksinimlerin finansında kullanmayı hedefleyen...
Nihayetinde çıkar gruplarını değil doğrudan insanı ve şehri düşünmek üzere iktidara gelen yeni nesil bir belediye başkanının, hakkını yemek isteyenlere rağmen erdemli bir belediyecilik anlayışıyla unutulmuş bir siyasi dili yeniden dirilttiği şu günlerde...
İktidar öyle isim söylememekle başındaki beladan da, içindeki korkudan da kurtulamaz.

***

Bu arada gerçekten bilmeyen varsa;
İstanbul şehrinin, o şehirde yaşayanların oylarıyla seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bir adı var.
Hem de çok kolay.
Ekrem İmamoğlu.
13 harfli.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları