Ne Sisi, ne de Mursi!..

25 Haziran 2019 Salı

23 Haziran İstanbul seçimleri, Ekrem İmamoğlu ve demokrasinin zaferiyle sonuçlandı.
31 Mart’tan bu yana geçen kısa süre içinde, İstanbul’un oy dengesinde böylesine büyük değişiklik olması fevkalade önemlidir.
Bu büyük değişim, bir sürü etkenin bir araya gelmesiyle doğmuş, istisnai bir olaydır.
İstanbul’da Beylikdüzü sakinlerinin ve CHP’li siyasetçilerin dışında, kimsenin adını bile duymadığı Ekrem İmamoğlu, daha kampanyasının ilk gününden başlayarak tutarlı ve doğru bir yolda sarsılmadan yürüyerek çok kısa sürede ülkenin en popüler adamı ve “her şeyi çok güzel” kılacak ümidi haline gelirken, karşı cephe de inanılmaz bir biçimde, büyük bir şaşkınlık içinde yanlışlarına yanlışlar ekleyerek kendi hezimetine giden yolun taşlarını döşedi.
AKP cephesinde yaşanan bu kadar çok yanlışın bu kadar kısa süre içinde üst üste gelme olgusu ender rastlanan bir olaydır.
Sonunda, karşısındakileri terörle işbirliği yapmakla suçlayan AKP, bir zamanlar terörist başı ilan ettiği Öcalan’ın desteğine sığınmak aymazlığına bile saplandı.
Havsala almaz potlardan biri de, İmamoğlu’nu Sisi’ye benzeterek, Binali Yıldırım’dan Mursi örneği bir Müslüman mağdur yaratma girişimiydi.
Tayyip Bey’in bu girişimi, iç olduğu kadar dış politikasını da damgalamış olan İhvancı saplantısının tepkimesinin ürünüdür ve yakıştırma elbette tutmamıştır.

***

Yakıştırma tutmamıştır; çünkü, uzlaşmacı, kucaklayıcı bir politikanın savunucusu, demokrasinin kurallarına bağlı, milli iradeye saygılı Ekrem İmamoğlu’ndan General Abdülfettah Sisi benzeri bir diktatör imajı çıkarmak mümkün değildi.
Aynı şekilde, emperyalizmin çıkarlarıyla uzlaşan İslamcılık olan Müslüman Kardeşler’in lideri olan Mursi’den de bir demokrasi kahramanı yaratmanın imkânı yoktu.
20 ve 21. yüzyıl Mısır gerici cephesine damgasını basmış olan Müslüman Kardeşler’in lideri olarak, 2011 Arap Baharı hareketinden sonra, 2012’de, demokratik güçlerin boykot ettiği seçimlerde, kayıtlı seçmenlerin yalnızca dörtte birinin oylarını alarak seçildiği Mısır Cumhurbaşkanlığı makamında sivil bir darbe ile anayasa değişikliklerini de zorlayarak dinci bir azınlık diktasını egemen kılmaya çalışırken, ABD’nin tercih ettiği Abdülfettah Sisi tarafından, halkın kendisine karşı tepkisinin de yarattığı koşulların sonucu darbe ile devrilmiş bulunan Mursi’den demokrat oluşturmaya çalışmak, ancak AKP’ninki kadar sapkın bir demokrasi kavramına sahip olmakla mümkündür.
Mursi ile AKP’nin 2019 seçimleri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adayının benzerliği, dinci azınlık diktasını meşru göstermeye çalışan demokrasi kavramlarının ortaklığında odaklanır.
Bu benzerlik yüzünden Türkiye’ye yıllarca, İhvancı hareket, bir özgürlük girişimiymiş gibi takdim edilmiştir. AKP de, lideri de İhvancı saplantılarını ve onlarla ortak amaçlarını hiç gizlememişlerdir.

***

Bu İhvancı saplantıyı anlamadan, AKP’nin aymazlık dolu iç ve dış politikasının gerçek etkenlerini kavramak da mümkün değildi.
Son zamanlarda AKP’nin İhvancı politikasının da, Müslüman Kardeşler’in de ve bizzat AKP’nin de gerçek yüzleri anlaşıldığından, Mursi’den demokrasi kahramanı yaratmak girişimlerini artık kimse yutmamaya başlamıştır.
Son olarak 23 Haziran günü İstanbul’un seçmeni bu olgunun canlı bir örneğini sunmuş ve herkese şu açık ve net tercihini sandık yoluyla ilan etmiştir:
- Ne Sisi, ne de Mursi, modelimiz yalnızca gerçek demokrasi!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları