Dikmen Gürün

Bir Cumhuriyet Kadını: Semiha Berksoy

02 Temmuz 2019 Salı

19 Haziran 2019’da Semiha Berksoy Opera Vakfı’nın 10. yıldönümü tarihi Süreyya Operası’nda kutlandı. Berksoy’un “Müzik ve Sahne Sanatları Bayramı” olarak ilan ettiği bu anlamlı günde on yıldır ülkemizde opera sanatına önemli hizmetleri olan sanatçıların ve kurumların yanı sıra genç yorumcular da ödüllendiriliyor.

Bir Ateş Kuşu
Semiha Berksoy Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın opera sanatçısı. Güçlü sesiyle az rastlanır bir dramatik soprano. Aynı zamanda, ruhuyla, bedeniyle, duygularıyla hayatını tuvallere yansıtan güçlü bir ressam. Aykırı bir kişiliğe sahip, dirençli ve aydınlık bir kadın. Mustafa Kemal Atatürk’ün, İsmet İnönü’nün,Nâzım Hikmet’in iltifatlarına mazhar olduktan sonra yüzleşmek zorunda kaldığı zorluklar ise inanılır gibi değil! Ama, belgelerle konuşuyor ve yüzünü hep aydınlığa dönüyor Semiha Berksoy. “Ben mesleğime âşığım. Gece gündüz mesleğimle meşgulüm” diyerek karşısına çıkan/çıkarılan tüm zorluklarla mücadelesini dile getiriyor. Bir ateş kuşu gibi her seferinde küllerinden yeniden doğuyor…
2004 yılında aramızdan ayrıldı Semiha Berksoy. 2010’da, Berksoy’un doğumunun 100. yılında, Kültür Bakanlığı Yayınları’ndan çıkan “Ateş Kuşu Semiha Berksoy” adlı kitabım şu sözlerle (alıntıyla) başlar: “Sic transit gloria mundi... İşte dünyanın ihtişamı böyle geçiyor…” Aramızdaki dostluktan her zaman onur duyduğum Semiha Berksoy, sesiyle, sözüyle, fırçasıyla kendine yaraşır bir geçiş yapıyor dünyayı izleyerek… İzledikleri arasında kızı Zeliha Berksoy ve torunu Oğul Aktuna’nın ayrı bir yeri var.

Semiha Berksoy Müzesi
Atatürk’ün huzurunda ilk Türk operası “Özsoy”da Ayşim rolünü oynamanın gururunu nasıl yaşadığını hep anlatırdı. Bir daha, bir daha, bir daha… ve her seferinde aynı heyecanla. Nasıl heyecanlanmasın ki? Kendi sözleriyle: “Atatürk, Özsoy operası için ‘Bu bir inkilap hareketidir. Ankara’da Özsoy’un temsili milli operamızın başlangıcı sayılmaktadır’ buyurmuşlardır.”
Nice 10 yıllar ve nice güzellikler diliyorum Semiha Berksoy Opera Vakfı’na. Çok yakın bir gelecekte tohumları Opera Vakfı ile birlikte atılmış olan ama ne yazık ki bu tohumların kök salması için gerekli destek verilmeyen, daha da ötesinde, bürokratik engellerle yokuşa sürülen Semiha Berksoy Müzesi’nin bir an önce açılması gerektiğini düşünüyorum. Onun zengin arşivinin, video söyleşilerinin, o büyüleyici yatak odasının ve de tablolarının sergileneceği bir Semiha Berksoy Müzesi İstanbul’a, sanat dünyamıza ayrı bir zenginlik katacaktır. Avangardın ötesinde duran Semiha Berksoy, kendi adını taşıyan bir müzede yaşamak, yaşatılmak zorundadır kanımca.

Sergiler sergiler...
2014 yılı itibarıyla Opera Vakfı ve GALERİST işbirliğiyle İstanbul’da açılan “Halüsinasyon Duvarı” Berksoy’un eserlerinin Türkiye ve dünyada tanıtımı için önemli bir adımdı kuşkusuz. Ve bu olumlu girişimi Odeabank GALERİST sişbirliği ile açılan “Aşk’la Semiha Berksoy” sergisi izledi.
Bilir misiniz ki 1997 yılından başlayarak davet edildiği İstanbul Bienali, Venedik Bienali gibi uluslararası sergilerin ötesinde Semiha Berksoy’u en mutlu eden sanat olaylarından biri de 2000 yılında İKSV Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali aracılığıyla tanıştığı dünyaca ünlü yönetmen Robert Wilson’un onu New York Lincoln Center’da sahneye çıkarmasıdır. 90 yaşında, Wagner’in “Aşk Ölümü” aryasını söylemiştir “Önceki Günler” adlı oyunda. Bir aşk kadınıdır zaten Semiha Berksoy... 2019 Nisanı’nda Louvre Müzesi’ndeki “Ay” sergisine de “Ay Işığında Aşk” tablosuyla yer aldı. “Portreler” onun başka bir sergisi. Geçen yıl Londra’da Regent Park’ta Vigo Galeri’de açılan “Semiha Berksoy Frieze Masters” Sergisi Semiha Berksoy’u Sharjah Bienali’ne kadar götürdü… Ufukta yeni sergiler de var yurtiçinde ve yurtdışında…
Hayatını adeta annesine vakfetmiş olan kıymetli arkadaşım Zeliha Berksoy’la bazen şakalaşıyoruz: “Ateş kuşu Semiha Berksoy yükseklerden uçuyor ve izliyor bu yaşananları bulutların arasından…”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları