Adnan Binyazar

Bir İletinin Duyumsattıkları...

26 Kasım 2008 Çarşamba

Köşe yazıları, düşünceleri yorumlayıp okurlara iletmenin ötesinde yararlı etkileşimlere de yol açıyor. Bugünkü yazım böyle bir etkileşimle ilgili.

Derya Ece Şencanın şu iletisiyle başladı yazışmamız:

Bugünkü yazınızda, bir şiirden Taş atılmış kuşlar gibi perişandizesini aktarmışsınız. Bu dize ilgimi çok çekti ama şiiri ve şairini bulamadım. Onca işiniz arasında iki dakikanızı ayırıp bana şairinin adını bildirirseniz çok sevinirim. Bildiremezseniz de canınız sağ olsun. İyi çalışmalar.

Ecenin sonraki iletisinden 18 yaşında olduğunu, İstanbul Aydın Üniversitesi hazırlık sınıfında İngilizce eğitimi gördüğünü de öğrendim.

***

Bir şiirde Taş atılmış kuşlar gibi perişandizesinin sarsıcı içeriğini duyumsayabilen bir okurun ayrıcalığı vardır; emekli de olsam, Ecenin iletisi, öğretmenliğimi daha derin bir sorumlulukla yerine getirmem gerektiğini duyumsattı bana. Cahit Külebinin Biz ve Amerikabaşlıklı şiirinin yalnızca adını yazıp şairini belirtmekle yetinmedim, tümünü ilettim.

Külebinin şiirlerinden bir seçmenin İngilizceye çevrilip Bilgi Yayınevince yayımlandığını duymuştum. Kitap elime geçince şiirin İngilizcesini göndereceğimi de yazdım Eceye.

***

Ecenin yanıtının, Külebinin toprak altında sürme olmuşkemiklerini titreteceğini söylemem abartı sayılmasın!..

Az önce eklemeyi unuttum! Cahit Külebinin İngilizce çevirilerinin hoşuma gidebileceğini düşünüp haberdar etmişiniz. Çok teşekkür ederim! Şiirlerimizin ve şairlerimizin yurtdışında da tanınmalarını sağlayan bu çevirilerden sonsuz gurur duyar, onlara kütüphanemde sevinçle yer ayırırım! Ama tahmin ettiğiniz gibi, Senin dudakların pembe/Ellerin beyaz,/Al tut ellerimi bebek/Tut biraz!dizelerini binlerce kez Türkçe okumayı iki defa İngilizce okumaya tercih ederim. Böylece şairin duygu dünyasına daha çok yaklaşmış olurum! İnceliğinize teşekkür ederim. Saygılarımla.

İletisine şunu da ekliyor Ece:

Psikolojiyi Türkçe okuyabilmek için bu üniversiteyi seçtim. Şimdi İngilizce öğreniyoruz; çalışma kaynaklarımızın bazıları İngilizce yazılı olabilir diye. Ama psikolojiyi Türkçe okuyacağım. Yani dersleri Türkçe işleyeceğiz. Aksini asla istemedim.

YÖK Başkanı, rektörler, profesörler... Türkçenin kavram yönünden yetersizliğini sorumsuzca savunanlara, Ecenin bu dediklerini iletin!

***

Okuma dünyasını yansıtsın diye sözü yine Eceye verelim:

Benim okuma sevincim beş altı yaşlarında bana okumayı öğreten dedem sayesinde; gözlerini bahane edip elindeki gazeteyi ya da kitabı; Hadi sen bana oku!diye vermesiyle başladı. O bir şeyler okurken ben de elime kitabımı alır, yanından ayrılmazdım; elindekini bana uzatıp sesli okutsun diye...

Edebiyatçıların kütüphanelerinden bile büyük bir kütüphanem olacak ilerde! Kütüphaneden kitap alıp okusam da, aynı kitapları satın alır, kendi kütüphaneme de koyarım. Bu yüzden hasta olduğumu düşünenler bile var.

Kendimi yalnız hissettiğimde kendimle konuşur gibi yazarım. Yazmak, bende günah çıkartmak gibi bir duygu.

***

İletisinin sonunda, bana,Berlinde sıkılmanıza üzüldüm. Siz her şeyin en iyisine layıksınız; yalnızlığın bile...diyen Ecenin yazarlığını şimdiden ilan etmek erken mi olur?..

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Benlik arayışları 19 Nisan 2024
Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları