Ankara’da gençlik coşkusu

15 Nisan 2015 Çarşamba

32. Ankara Müzik Festivali’nde pek çok konser gençliğin enerjisine teslim edilmiş. 30 Nisan’daki kapanış konserini yönetecek olan isim ise Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası’nın mimarı ve şefi Fazlı Orhun Orhon.

Geçen hafta Ankara’daydım. 32. Ankara Müzik Festivali’nde ortak payda “gençlik” diyebiliriz. Pek çok konser gençliğin enerjisine teslim edilmiş. 30 Nisan’daki kapanış konserini yönetecek olan Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası’nın mimarı ve şefi Fazlı Orhun Orhon ile konuştum. 2011’den beri genç ve nitelikli Türk müzikçilerin yalnız yurtiçinde değil, yurtdışındaki yükselişlerini de izleyip aileye katıyor. Orhun Orhon üyelerin neredeyse her birini “zehir gibi”, “Mozart gibi” diye niteliyor. “İlle de yurtdışından getirtince daha iyi olacak, zihniyetiyle nice vasat yorumcu çağrılıyor. Oysa bizim gençlerimiz arasında yurtdışında efsane hocalarla çalışanlar, yarışmalarda derece alanlar, şimdiden gençlik orkestralarında ünlü şeflerle çalanlar, henüz öğrenci olduğu halde absolüt kulağı ile dikkat çekenler var. Gençliğin potansiyeli inanılmaz derecede güçlü.”
Sevda Cenap And Müzik Vakfı, Müzikle Yaşayan Gençlik Derneği ve Başkent Üniversitesi Orhon’un ve orkestranın başlıca destekçileri. Topluluk, Ankara Müzik Festivali’nin de iki yıldır açılış ve/veya kapanış konserlerini yapmakta. Bu yılki kapanış konserinin solisti genç kemancımız Elvin Hoxha olacak.

Bilkent’te Pergolesi
Ankara Festivali kapsamında Bilkent Senfoni’nin oda müziği grubuyla seslendirdiği bir barok konser dinledim. Neden o konseri seçip gittim derseniz, Pergolesi’nin Stabat Mater’ini dinlemek için, diyebilirim. Bu yapıt nerede çalınsa beni mıknatıs gibi kendine çekmiştir. İsviçreli şef Maurice Steger’in yönetimindeki konserde iki Macar soprano solistti: Soprano Tunde Szaboki ve mezzo soprano Judit Rajk. Her iki sanatçı programın ilkyarısında çeşitli Barok aryalarla bizi ikinci yarıdaki Stabat Mater’e hazırladılar. Çalgı topluluğunun Barok söylemi ve şefin coşkulu blok flüt soloları kayda değerdi.
Bu iki ayrı ses rengindeki sopranolar Stabat Mater’de Meryem’in çarmıha gerilmekte olan oğlunu izleyişini dile getirirler. Onun acılar içindeki iki ayrı duygusunu yansıtırlar. Sanki bir ses acılarını simgelerken diğer ses İsa’nın ruhunun Tanrı’yla birleşmesini kutlamaktadır. Pergolesi bu iki ses rengini iç içe kullanırken acıyla coşkuyu da iç içe işlemiştir. Ancak iki solist arasında yorum farkı vardı: Tunde Szaboki bir opera aryası söylercesine güçlüydü. Oysa burada kantat özelliği içinde, dramatik bir etki yaratmalıydı. Judith Rajk’ın üslubu gerek salona gerekse yapıta çok uygundu.
Sevda Cenap And Vakfı Ankara Festivali çevresinde eşzamanlı olarak kentte başka müzik etkinliklerini de destekliyor. Örneğin Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Sıdıka ve İnci Özdil’in öncülüğünü yaptığı Orkestra@ Modern tekrar hayata dönmüş. Konserlerin yanısıra bir de kompozisyon yarışması düzenlenmiş. 1.Uluslararası Kompozitörler ve Yorumcular Haftası da küçük bir festival gibi sürüyor. Ankara Festivali ise çellist Daniel Müller Schott gibi ünlülerle gençlerin enerjisini birleştirerek devam ediyor. (www. ankarafestival.com)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları