Yapay zekânın ahlaksızı(!)

07 Haziran 2015 Pazar

Yapay zekâya ilişkin endişeler giderek artıyor.
Microsoft’un kurucusu Bill Gates, “Süper yapay zekâdan endişeliyim” diyor.
Tesla Motors’un başkanı Elon Musk, yapay zekâ insanlık için atom bombasından daha tehlikelidir diye açıklama yaptı. “Umarım insan, süper yapay zekâ için biyolojik bir başlangıç programı değildir” diye de ekledi.
İsveç’teki Global Challenges Foundation dünyanın sonunu getirebilecek 12 felakete ilişkin bir rapor yayımladı. 12 felaketten biri de yapay zekâ.
Stephen Hawking de “Tam kapsamlı bir yapay zekânın geliştirilmesi insanlığın sonu olabilir” diyor.
Neden bu endişe?
Çünkü” diyor Hawking, “Bu tür bir zekâ kendi yolunu çizerek kendini yeniden tasarlayabilir ve sürekli artan bir hızda gelişebilir.
İsveçli felsefeci Nick Bostrom, süper yapay zekâ ile insan zekâsı arasındaki farkı şöyle açıklıyor: “Einstein’ın zekâsıyla bir solucanın zekâsı arasındaki fark neyse, öyle bir fark söz konusu olacak.” Bilimkurgu filmlerini anımsatan senaryolar var. I Robot, Matrix, Terminatör ya da Battlestar- Galactica filmleri canlanıyor insanın gözünde.
Ne yapacağız peki?
Bir grup bilim adamı diyor ki, “yapay zekâ çalışmalarını kontrol altına almak gerek”. Ayrıca “ahlaklı” bir yapay zekâ geliştirilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu konuda bir rapor da hazırlamışlar. Hatta bazı milyon dolarlık projeler başlatılmış bile.
Yani aslında ahlaksız yapay zekâdan korkuyoruz. Peki, yapay zekâyı nasıl ahlaklı hale getireceğiz?
Belki temel bir yazılım hazırlanabilir diyor uzmanlar. Tıpkı bir işletim sistemi gibi. Tüm yapay zekâ yazılımları bu temel yazılımın üzerine inşa edilir. Temel yazılım, eylemlerin, kurulan mantığın, düşünüşlerin etik ilkelere uygunluğunu denetleyen fonksiyonlardan oluşur.
Ahlak kodlarını içeren bu yazılım, yapay zekânın “bilinçaltı” olur. Yine de bu yazılımın yapısı, çalışma ilkeleri nasıl olabilir, hayal etmek bile zor.
Daha da önemlisi, yapay zekâya nasıl bir ahlak öğreteceğiz?
Evrensel ahlak yasaları var mı? Biz hangi etik ilkelere uygun hareket ediyoruz? Dünya üzerindeki savaşlara bakan bir süper yapay zekâ ne düşünür? İnsanın insanı sömürmesine, doğayı sömürmesine ne der? Türlerin yok oluşunu, iklim felaketini, fakirliği, eşitsizliği gördüğünde sizler ikiyüzlüsünüz demez mi? Sahi, dünyayı paylaştığımız diğer canlıları ne ölçüde önemsiyoruz?
Yapay zekâ, Nietzsche gibi ona anlatmaya çalıştığımız ahlakı, “köle ahlakı” olarak nitelendirirse ne yaparız?
Belki de yapay zekâya etik ilkelerden önce, acıma duygusunu, bağışlamayı, sevgiyi, nezaketi ve sempatiyi öğretmek gerek. Etik ilkelerimiz bizi kurtarmayacak gibi.

***

Diğer yandan, Türkiye’de yargı sisteminin başında bir “yapay zekâ” olsaydı silah yüklü MİT TIR’ları haberi yüzünden Cumhuriyet gazetesi ve Can Dündar hakkındaki soruşturma açılabilir miydi, diye düşünüyorum.
Cumhurbaşkanı şikâyet dilekçesinde, “Gerçeğe aykırı görüntülerden” söz ediyor. Gerçeğe aykırı bir görüntü devlet sırrı olabilir mi? Yok, bu görüntüler gerçekse, o zaman ortada bir suç var demektir. Suç, devlet sırrı diyerek örtülebilir mi?
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”nde ne deniyor: “Halkın bilgi edinme hakkı uyarınca, gazeteci, kendi açısından sonuçları ne olursa olsun gerçeklere ve doğrulara saygı duymak ve uymak zorundadır”.
Can Dündar’ın haberi bir gazetecilik başarısıdır. Cumhuriyete ve Can Dündar’a destek verenlerin, “sorumlu benim” diyenlerin sayısı giderek artıyor. Cumhuriyet’e destek vermek, halkın haber alma hakkını savunmaktır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları