Ortaya Karışık

13 Aralık 2011 Salı
\n

\n\n\n

Görgüsüzler gibi geneBen İspanyadaykendiye başlamak istemiyorum, ama ne yazık ki böyle başlamak zorundayım. Ekonomik açıdan çıkmazda olduğu söylenen İspanyada ekonomik çıkmazın boyutlarını koklamak için çarşı pazar, bol miktarda lokanta, bar dolaşıp kendimce bir gözlem yaptım; aynını Yunanistanda da yapmıştım. Bence Avro bölgesinin krizini şu sözlerle açıklamak mümkün: Efendim, İspanyollar, Yunanlılar, İtalyanlar ve dahi Fransızlar evde yemek yemeyi sevmezler. Onların yaşam kültüründe, öğlen, akşam toplu yemekler, bol içki ve kahkaha vardır. Haftanın yedi günü bu böyledir, iş güç onları fazlasıyla ilgilendirmez. Adam çalıştığıyla, haftanın her günü dışarıda yemek yiyebiliyorsa, çocuklarını devlet okullarında bedava okutuyorsa, hastalanınca ona bakan sigorta hastanesi varsa neden fazla çalışsın ki...

\n

Peki, diyeceksiniz ki neden sokaklara çıkıp protesto eylemi yapıyorlar, hükümetleri düşürüyorlar. Nedeni çok basit; haftanın yedi günü dışarıda yemek yeme hakkı, şu karışık durumda altıya düşmüş, kıyamet ondan kopuyor. Bir de emeklilik yaşı yukarı çekilmiş. Vay sen bunu nasıl yaparsın? Yaş ortalamasının doksanı çektiği bu ülkelerde, adam genç sayılan bir yaşta emekli olup hayatın tadını kırk yıl hiç çalışmadan, dükkân açmadan, yoksul üçüncü dünya ülkelerinin, biz de dahil,her şey bedavasistemindeki güzelim otellerinde geçirmeyi hayal etmiş, bu hayali nasıl elinden alırsın! Tabii durum bu kadar basit değil, ama tepem attı. Kime; buralarda lokantalar ucuz, cümle âlem hemen hemen aynı yerlerde yemek yiyip, aynı yerlerden eğleniyor dediğimde, arkadaşlarım dahil herkeste bir burun kıvırma:

\n

\n\n\n\n

Yakında görürler, paraları bir bitsin!

\n

Bu bence, kedi erişemediği ciğere mundar dermişona benziyor. Ayrıca iktidar kadrolarının ve medyanın şişirmesiyle cari açığı ve milli gelirdeki paylaşım eşitsizliğini hiç hesaba katmadan, büyüme hızımızla fazla övünür olmuşuz.

\n

Oysa tevazu iyi bir şeydir. Kendimizi dev aynasında görmek için ortada hiçbir neden yok. Sarı sendikaların cirit attığı, işçi haklarında, şiddetle gerilere düştüğümüzü görmemek mümkün mü? Öte yandan ülkemizin büyük çoğunluğunda kendimize kondurmadığımız üçüncü dünya ülkeleri koşulları fazlasıyla mevcut. Neyse ki Van depremi, yüzümüze bir tokat gibi geldi de durumumuzu açık saçık görebildik.

\n

Tabii, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları ihlallerinden söz etmek de mümkün, ama zaten bunu her Allah’ın günü yapıyoruz, yoksulluk sırada bekliyor ve biz, en küçük bir hak kaybında sokaklara dökülen Avrupa için, aman aman yakında ağızlarının payını alırlardiyebiliyoruz.

\n

Avrupa yaşlı bir kıtadır, ama dünyayı değiştiren, ileri götüren tüm devrimlerin de yatağıdır, rahmidir. Bu nedenle bize bir şaka gibi gelen haftanın her günü dışarıda yemek yiyemeyeceğini, emekliliğini ılık sularda geçiremeyeceğini düşünen binlerce insan sokaklara dökülebiliyor ve gençler gelecekte anne babalarının hayatlarından daha az sefalı bir hayat sürdüreceklerine dair en küçük bir duygu hissettiklerinde okul, disiplin vız gelip en şiddetli eylemlere başvurabiliyorlar.

\n

Çünkü genetik kodlarında devrim, iç savaşlar ve iki dünya savaşı var. Belleklerinde atalarının yaptığı direnişler var. Ve elbette kaybedecekleri pek çok hak var.

\n

Biz de övünüp duruyoruz ve sokağa çıkan yok. Oysa ne emeklilerin paralarında bir düzenleme oldu, ne işçi haklarında.. ve enflasyon alıp başını gidiyor. Ekonomiden sorumlu Bakan Babacanın dışa övünürken içeride tedbirli olalımsözleri boşuna değil. Yarabbi şükür biz hep krizdeyiz.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları