Provokasyona açık olunca...

27 Haziran 2015 Cumartesi

İŞİD’in ramazanda cihat çağrısının üzerine dünyanın pek çok merkezinde yoğunluk kazanan terör saldırılarının, sivilleri hedef almış en kanlısı Kobani’de yaşandı. 120’si sivil 146 ölüye, Türkiye’ye taşınmış 135 ağır yaralıdan 4 ölü daha eklendi... Dünün saldırılarında Tunus’ta çoğu turist 27 ölü, Kuveyt’te 10 ölü, Cizire Haseke’de 26 ölü, Irak’ta aşiret reislerinin toplantısına baskında 16, cami baskınında 26 ölü... Dünün 16.00 haberlerinde arka arkaya sayılanlardı... Gelin görün ki bizdeki tartışmaların önceliğinde İŞİD Kobani baskınını gerçekleştiren militanların Türkiye’den geçip geçmedikleri tartışmaları, kan - can üzerinden yapılan siyasal kirli çıkarımlar ağır basıyordu...
Hafife alınacak bir tartışma hiç değil. Bir yanı ile ülkemizde yılardır sürdürülmekte olan barış sürecinin siyasi tarafları AKP İktidarları ile Kürt cephesi arasında, hemen hemen ülkemiz içinde ve sınırlarımız çevresinde yaşanan tüm kanlı çatışmaların odağına oturtulmuş karşılıklı suçlamaların gündemini oluşturduğu için... Diğer yanı ile aslında Ortadoğu bataklığı, Irak-Suriye ağırlıklı İslam dünyasının bütünü için geçerli iç savaşlar, bataklığa çekilişin emperyal ve yerel odaklı gündemlerinin içeriklerinin yansımaları olarak, hemen hemen tümünde Türkiye’ye dönük çok ağır yansımaları, bedellerinin de söz konusu olmaları nedeniyle...
Diyeceksiniz ki seçim sonuçları öncelikle İktidarlarının Ortadoğu, İslam dünyasında söz sahibi olma uğruna, kendi mezhebine uygun dış politika ittifaklarına “dur” mesajı verdi. İktidarları, liderliğinin başkanlığa geçiş özlemine nokta koymuş ve parlamenter düzenin devamını öngören Meclis dağılımından sonra, koalisyonlar arayışları sürecinin sonunda nasılsa en çok eleştiri almış dış politikalarının yürütülmesine nokta konacağına göre, Kobani’deki son kanlı çatışma üzerinden çıkmış bu ağır tartışmayı da hafife alabiliriz... Keşke yaşanan kanlı çatışmaların kaosunda ortaya çıkmış dünya ve bölge dengeleri, böylesine ağır provokasyonlara açık olmasa...

***

ABD merkez odaklı, Irak işgali, Suriye’de Esad yönetimini devirme projelerinde yola çıkılan tarihlerde, ünlü düşünce kuruluşlarının yol göstericiliğinde çizilen stratejilerde, hangi sonuçlara bağlı olarak zikzaklar çizildiğini, olsa olsa ancak kimi sonuçları ile görebiliyoruz... ABD’nin askeri işgal stratejilerinden vazgeçmesini zorunlu kılan koşular sonrasındaki süreçte, bataklığın içine çekilmiş ülkeler içinde çok kanlı ırklar-mezhepler eksenli iç savaşlara nokta konabilmesi düşü çok uzaklarda... Akan kanla doğru orantılı, barış içinde bir arada yaşayabilme koşullarının giderek ortadan kalktığı, vahşi katliamların ağır bastığı gerçekliklerini yaşıyoruz...
Rojava mucizesi projesinin bizim kamuoyumuza anlatılması için; İstanbul’un göbeğinde, Taksim’de düzenlenmiş etkinlikte, bizim son yerel seçimlerimiz öncesinde Ceylanpınar’da belediye yönetimi Kürt cephesindeydi... Kürt cephesinin sorunu Erdoğan İktidarlarının Suriye politikalarıydı. Esad’ı devrime adına, radikal Sünni İslamcı terör örgütlenmelerinin desteklenmesinden yakınılıyordu. Maddi-manevi, eğitim, silah desteği içinde, Türkiye kampları, hastanelerinin kullanıldığı suçlamaları yapılıyordu... “Katillerimiz bizim hastalarımızla aynı hastanelere yatırılamaz” protesto eylemlerine tanık oluyorduk...
Ne kadar çok sınır ötesi ile sınırımız içine taşınan çatışmaya, kan dökülen eylemlere tanıklık ettik. Kimilerinde bizim siyasal erkimiz, kimilerinde ise Kürt cephesinin provokasyonları gündeme sokuluyordu... Bizim barış içinde birlikte yaşam koşullarımızın geleceği karartılıyordu... Yinelemenin anlamı yok. Acı olanı, seçimler sürecinin seçmenin de katkısı ile barış süreci işlevi yapmış olmasına karşın, bu son kanlı baskında aynı içerikte suçlamaların gündeme gelmiş olması. Erdoğan-Davutoğlu ikilisinden gelen yalanlamaların, ABD’nin kaypak bir yorumla “Türkiye öyle diyorsa doğrudur” çıkışının, doğru olmasını yeğleriz. Kürt cephesinden kimilerine bile bile kirli siyasal hesaplar, çatışmacılığı hortlatma adına yalan söyletiliyorsa çok daha derin provokasyonlar gündemde var demektir...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sallanan piramit 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları