Avrupa’nın hesapsızlığı

08 Temmuz 2015 Çarşamba

Avrupa Birliği projesinin üç temel kültürel sacayağı bulunur. Yunan uygarlığı, Hıristiyanlık ve aydınlanma... Yani Yunanistan dediğimiz, Avrupa uygarlığının beşiği addedilen memleket. Bugün o beşik Avrupa’nın 2. Dünya Savaşı’nın ardından üzerine kurulduğu birlik, barış, istikrar, refah, demokrasi ve dayanışma gibi temel değerlerini sallamakta.

***

Yunanlar geçen hafta AB-IMF’nin yeni kurtarma paketini yüzde 39’a 61 gibi ezici bir oranla geri çevirdi. Küresel mali krizle birlikte beş yıldır içtikleri acı ilacın benzerinin iyileşmelerini sağlama olasılığı bulunmazken, bu tercih bir bakıma çaresiz bir arayışın ve sisteme güvensizliğin tezahürüydü.
Şimdi SYRİZA hükümetinin uzlaşma ile Avro’da kalma arzusunun ilk tezahürü olarak AB-IMF’yi beş aydır zorlayan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis feda edildi. Kâfi gelecek mi? Hiç sanmam. En başta Avrupa Merkez Bankası, Yunan bankalarının likidite sorununa derman olmazsa ülke Avro bölgesinden çıkmak (Grexit) ve kendi parasını basmak zorunda kalabilir. Bu da ekonomiyi kurtarmayacak.

***

Acıklı olan yaşananlara sistemik krizi sorgulamadan yükselen “oh olsun” tepkisi. Maalesef Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamasına verilen tepkiler Türkiye’de de eksik olmadığını gösteriyor.
Yunanistan’da, AP Başkanı Martin Schulz’un BBC ekranından üzgün bir ifadeyle dile getirdiği gibi bir “insani kriz” yaşanıyor. Ve bir Alman Sosyal Demokrat’ı olan Schulz “dayanışma” yerine seçilmiş hükümetin gidip yerini teknokrat hükümetin almasını deva olarak sunabiliyor. Schulz böyle derse neoliberal politikaların mimarları neler der!

***

Yunan halkı sorumsuz yöneticilerin idaresi altında yedi, içti, nihayetinde deniz bitti. Peki, hayat güllük gülistanlıkken, Yunan bankalarına yüksek faizlerle hesapsız kredi veren Alman ve Fransız bankaları? Onlardan kim hesap soracak? Kredilerin faizlerini kâr hanelerine yazıp batak borcu AB halklarının üstüne yıktılar. O kredileri Yunanlar AB’nin büyük ülkelerinin ürettiği malları almak için harcadılar. Alman şirketlerinin Yunanistan dahil Avrupa’nın dört yanına ihracat şampiyonu olmanın keyfini çıkarmasını sağlayan düzen sorgulanmayacak mı? Peki, 2. Dünya Savaşı’nın yıkımı üzerinden büyük ölçüde ödemediği borçlarla yükselen Almanlara bir çift laf eden olmayacak mı?

***

Deja vu aslında... Amerikan bankalarının üç kuruşu olmayan evsizlerine varıncaya dek dağıttığı “balon” konut kredileriyle yol açtığı 2008 krizinde batan bankaların, şirketlerin kurtarılması, CEO’larının bu “büyük başarılarının” yüklü bonuslarla ödüllendirilmesi gibi, Brüksel teknokratlarını da kimse sorgulamayacak.

***

Mesele finans eksenli küresel kapitalizmi bırakıp krizi “tembel Yunan”a bağlamak mıdır? Üstelik sırada kurtarma paketlerinin insani bedellerinin ödendiği İspanya, Portekiz, İrlanda ve yapısal reformların henüz tutmadığı İtalya var. Sonra başta Alman şirketlerinin ucuz emek devşirdiği Doğu Avrupa. Macaristan birkaç yıldır tıngırdıyor, Polonya sıkıntılı. Hadi Yunanlar ağustosböceğiydi, onlar da “tembel ve beceriksiz taşralılar” mı olacak?
Ekonomi insan içindir. Bir tıkla milyonları vuran finans akrobatlarını anladım da, demokrasiyi, insan haklarını, sosyal adaleti dilinden düşürmeyenler, ayıp olmuyor mu?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları