Dünyayı İşgal Et: Gaian Dünyası

09 Ekim 2012 Salı

Sevgili okurlarım, Dünyayı İşgal Et bir kitap: Orijinali Occupy World Street adını taşıyor...

Önemli bir çalışma:

Günümüzde Samir Aminin temsil ettiği Kıta Avrupası antiemperyalist düşüncesinin, Amerikan felsefesiyle ifade edilen pragmatik bir modeli denilebilir.

***

Büyük şirketlerin, özellikle de büyük finans kuruluşlarının Amerikayı ve dünyayı sömürmesine karşı, “Biz yüzde 99u temsil ediyoruz sloganıyla 17 Eylül 2012de başlayan Occupy Wall Street hareketi tüm dünyada büyük yankılar uyandırmıştı.

Ama, başka ülkelerde de benzer gösterilerle desteklenmesine karşın uluslararası düzeyde yaygınlaşamadı.

Oysa bu hareketin Arap Baharından etkilenerek ortaya çıkması başta Samir Amin olmak kaydıyla pek çok yazar ve düşünürü umutlandırmıştı.

Bugün bunlardan birinin yazdığı önemli ve anlamlı bir kitaptan söz etmek istiyorum.

Ama önce kitabın esinlendiği hareket olan Occupy Wall Street eyleminin birinci yıldönümüne bakalım:

Eylemciler, hareketin birinci yıldönümünde, New York Borsasını işgal etmek ve sokağa oturarak trafiği yavaşlatmak istediler, böylece azalan medya ilgisini arttırmaya ve hareketi yeniden canlandırmaya çalıştılar.

Bankalar kurtarıldı, biz satıldık diyerek borsaya yürüyen ve trafiği engellemek isteyenlerden 181i tutuklandı.

Wall Street çevresinde yürüyenler Lütfen Daha Az Faşizm” “Kapitalizme Son”, “Sağlık Hizmeti Bir İnsan Hakkıdır yazan pankartlar taşıdılar ve Goldman Sachs binasının önünden geçerken Bankerleri tutuklayın”, “Biz hâlâ buradayız diye slogan attılar.

Hareket, ekim başında sendika temsilcilerinin de desteğiyle New Yorkta yaklaşık beş bin kişinin katıldığı büyük bir gösteri düzenledi ve ABDnin büyük kentlerinde başka gösterilerle de desteklendi.

Yine de hareketin, ilk başladığı sırada dünyada yarattığı umudu ve etkiyi sürdüremediği görülüyor.

Ama eylem düzeyinde büyük bir destek görülmese de entelektüel düzeyde bu hareketten esinlenen pek çok çalışma su yüzüne çıktı.

Bugün sözünü etmek istediğim Occupy World Street adlı kitap bunlardan biri.

Yazan, aslında mevcut sistemi çok iyi bilen, onun etkili bir parçası olarak çalışmış bir eski borsacı: Ross Jackson.

Dünya ekonomik ve mali düzenine karşıGaian Dünyası dediği yeni bir düzen öneriyor.

Değerli okurlarıma, Gaianın Yunan mitolojisinde, dünyayı simgeleyen, ayrıca bütün Titanlara ve Tanrılara hayat veren ana tanrıça olduğunu anımsatmak isterim.

Jackson önce mevcut düzenin neden sürdürülemez ve ıslah edilemez olduğunu açıklıyor.

Aslında tezi son derece doğru:

İnsanoğlu, mevcut düzende, üzerinde yaşadığı dünyayı yok edecek bir biçimde üretim ve tüketim yapıyor; mevcut finansal sistem bunu destekleyerek bütün yerel ekosistemleri ve sosyal sistemleri tahrip ediyor; sonunda yeryüzü ile birlikte insanlık da yok olacak.

Bu düzenin kendi kendini düzeltmesi de olanaksız, çünkü onu değiştirebilecek güce sahip olanlar düzeni değiştirmek istemiyor; düzeni değiştirmek isteyenlerse onu değiştirebilecek güce sahip değil.

Jackson, bu kısırdöngüyü kırmak için en aşağıdan başlayan halk örgütlenmeleriyle, düzenle tam bütünleşmemiş olan ülkelerin ortaklaşa çalışmasını, örgütlenmesini, çevreyi koruyan, doğal kaynakları yok etmeyen bir finans, üretim ve tüketim düzeni kurmasını öneriyor...

Bunun adına da Gaian Dünyası diyor.

Gaian Uygarlığının iki ilkesini, ekolojik sürdürülebilirlik ve insan hakları olarak belirliyor.

Bu dünyanın yaratılması, aşağıdan halktan gelen taleplerin ve örgütlenmenin, bazı devletlerle buluşması üzerine kurulan bir model çerçevesinde ele alınıyor.

Danimarka, Bolivya, Sri Lanka, Kosta Rika, İzlanda, Norveç, Venezüella, Senegal, Bhutan, Yeni Zelanda, Maldivler, Tunus, Mauritius, Malezya, İsviçre gibi ülkeler bu düzenin kurulmasında işbirliği yapabilir diyor Jackson.

Aslında kitabı okumadan, Gaian Dünyasını” “romantik bir ütopya olarak nitelememek gerek!

Kitap, bugünkü finansal ve ekonomik düzeni çok iyi bilen bir borsacının, bilim kuramcısı Thomas Kuhndan başlayan, fizikçi Niels Bohr, İngiliz atmosfer kimyacısı James Lovelock, mikrobiyolog Lyn Margulis ile devam eden, evrim, homeostasis, endosimbiyoz ve simbiyoz kavramlarını, insanoğlunun dünya üzerindeki varlığı çerçevesinde irdeleyen son derece ciddi ve gerçekçi bir çalışma.

İnsanlığın geleceği için mutlaka okunması gerek!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları