Gazeteciden terörist çıkaramazsınız, zorlamayın!..

26 Şubat 2017 Pazar

Sevgili Murat,

1995 olmalı... Show TV Haber Merkezi’nde çalışıyordum. Geçmiş zaman, ayrılacaktım sanırım Show TV’den. Zira bankacı patronumla anlaşamıyorduk. Öyle çok üst düzey yönetici de değildim ki patronumun benle “anlaşmak” zorunluluğu olsun; ama o yıllar bugünün neredeyse medya hiyerarşisinde hiç önemlerinin kalmadığı ekonomi servislerinin itibarlı olduğu yıllardı. Bol ekonomi sayfalı gazeteler, kulis yazarları, yorumcular ve hatta TV haber merkezlerinde özel ekonomi muhabiri talebiyle özel günlerdi. Faizler, döviz, para piyasaları... Bankacı patronumun görüş açısındaydım sürekli. Canıma tak etmişti. Gideceğim diye mi yerime birilerini bakıyordum, yoksa bir ekonomi programı niyeti mi vardı hiç hatırlamıyorum. Ama sen hatırlıyorsun, ama telefonu açıp soramam ki...

Ekonomi dergilerinden birinden bir sevgili gazeteci arkadaşım “Bizde çok genç, pırıl pırıl arkadaşlar var, size gelsinler bir görüşün” dedi.

O zaman tanıdım seni, daha doğrusu o zaman tanımışım. Bu hikâyeyi sen anlattın bana yıllar sonra. O nedenle eksiği, hatası bol olabilir. Sorabilseydim doğrusunu yazardım.

Ne yaptın derseniz, gerekeni yapmışım. Yıllar sonra hep “o iş olmadı ama senin beni karşılamanı, ilgini hiç unutmadım” diye hep anlattın.

Murat’la aynı yıllarda medya mahallesinde ekonomi muhabirliği, yazarlığı, yöneticiliği yaptık. Milliyet’teki yıllarını bilirim. O zaman da hiperaktifti. İşine âşık, neredeyse 24 saatini işle yaşayacak kadar. Tempo yıllarında iddialı ve tartışmalı kapaklara imza attı. Gazeteciydi işte... Önce haber diyenlerdendi.

2007 yazıydı. Emekliydim, evden çeşitli projeler çalışıyordum. Murat aradı, “Fortune Türkiye çıkıyor, ekip oluşturuyoruz, sen de gel” dedi. Doğrusu evde çalışmaya alışmıştım. Sabah akşam bir dergide olma fikrinin yüzümde yarattığı tereddütü görünce “dışarıdan yaz, telifli yaz” dedi. Kabul ettim...

Vatan Dergi Grubu bünyesindeki Fortune Türkiye, çok iddialı başlamıştı yayın hayatına. Murat kendine yeni bir hayat enerjisi bulmuştu. 24 saat dergide yaşar oldu. Fortune dergilerini didik didik ediyor, “Türkiye sayılarını nasıl geliştirebiliriz” diye kafa patlatıyordu. Yeni bir haber dili geliştiriyor, makalelere bir detayla, bir hikâyeyle başlama şartı koşuyordu muhabirlere. Hâlâ bende kaldı o dil... Hiçbir imkânı kısmadan, istiyordu ki muhabirleri, yazarları Türkiye’yi, dünyayı dolaşsın, haberi bulsun getirsin. İdealistti. Hep öyleydi. Görevim Dosya Haber yapmaktı. Bugün hâlâ, milletvekilliğim dönemimde bile dönüp notlarıma baktığım, hâlâ bazı yazılarımda, konuşmalarımda ve raporlarımda alıntıladığım 2 önemli dosya yapmıştım. Hâlâ saklarım. Biri metal madenlerin fiyatlarının çok arttığı 2007 Sonbaharı’nda “Metal Yıllar” adını verdiğim maden dosyasıydı. Diğeri ise, belki de milletvekilliğimi en çok çağrıştıran konuydu.

Ben ilk kez HES’lerle Fortune Türkiye’de tanıştım sevgili Cumhuriyet okurları. Dönemin Enerji Bakanı Hilmi Güler döneminde, kamuoyunda “nehirlerin satışı” diye bilinen HES’lerle ilgili düzenleme hafif yollu bir kıyamet koparmıştı. Bir “Su Dosyası” istemişti benden Murat; yatırım, finansman, ekonomik, sosyolojik, çevre boyutlarıyla... İyi ki istemiş.

Murat gazeteciliğini yaparken “haber”e çok önem verdi. Bir de kimseyi ne yazısıyla, ne sözüyle kasıtlı incitmemeye... Önce ben ayrıldım dergiden, çok sonra o... Ama dönemimde yaptığı dergiler hâlâ bende duruyor, hâlâ güncel, hâlâ haber dolu.

Murat gazetecidir, gazeteciden terörist çıkarmak için daha fazla zorlamayın, çünkü hep yanıldınız.

Bu mektup belki Murat’a olacaktı ama son cümlede muhatabını buldu bence. Murat da medya mahallemizde tekrar yerini bulacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları