Takside kitap var!

23 Ağustos 2017 Çarşamba

Ataşehir Belediyesi’nin “Bu Takside Kitap Var!” kampanyasının haberini yazar arkadaşım Müge İplikçi’nin Facebook paylaşımından öğrendim.
Bindiğim takside kitap sohbeti! Teşekkürler Ataşehir Belediyesi” diye yazmış ve taksinin sağ ön koltuğunun arkasının görüntüsünü paylaşmıştı. Kitap olması gereken göz boş görünüyordu. “Gerçekten kitap var mı” diye sordum Müge’ye. “Torpido gözünde var; okuyacaksanız verebilirim” demiş şoför. Anlaşılan kitap çalınmasın diye güvenli yere saklamış.
Tabii ki Ataşehir Belediyesi’nin amacı bu değil. Ataşehir Belediyesi, vatandaşların trafikte geçirdiği zamanı kitap okuyarak değerlendirmeleri için ilçedeki tüm taksileri mini kütüphaneye çevirmeye karar vermiş.
Bu Takside Kitap Var” kampanyası ile 1000 taksiye roman, şiir, kişisel gelişim kitapları konulmuş. Yolcular seyahatleri süresince taksilerdeki kitapları okuyabilecek, beğenirlerse indiklerinde yanlarında götürebilecekler. Kitabı okuduktan sonra da isterlerse daha çok kişiye ulaşsın diye başka bir taksiye bırakabilecekler.
İlk anda, takside kitap okunur mu, diye düşünüyor insan ama biz İstanbullular başta olmak üzere özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar zamanlarının büyük bir bölümünü trafikte geçiriyor.
İstanbul’da trafikte kaybedilen fazladan zaman 178 saat olarak hesaplanmış. 30 dakikalık mesafeyi 69 dakikada kat ediyormuşuz. Navigasyon şirketi TomTom’un (TOM2), tüm dünyada 200’den fazla şehrin trafik yoğunluğunu ölçen “Trafik Sıkışıklık Endeksi”ne göre İstanbul en çok trafik sıkışıklığı yaşanan şehirlerin ilk sıralarında.
Peki, trafik şıkışınca ne yapıyoruz? Sıkışmadığında yaptığımız şeyi! Yani cep telefonumuzla ilgileniyoruz.
TÜİK’in 2015 zaman kullanım araştırmasına göre boş zaman değerlendirmek için yapılan faaliyetlerde yüzde 94.6 ile televizyon izlemek, yüzde 69.9 ile akraba ziyaretinde bulunmak ve yüzde 55.7 ile arkadaş ziyaretinde bulunmak ilk sıraları alıyor. Sosyal medyada vakit geçirme oranı yüzde 33.9. Okumaya ayrılan zaman ise yüzde 3.2 (bkz. tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri. do?id=18627).
Ataşehir Belediyesi’nin “Bu Takside Kitap Var” kampanyasını öğrendiğimde aklıma İBB Kültür AŞ’nin “Seyyar Kitap” projesi geldi. 2006’da gerçekleştirilen, benim de katkıda bulunduğum projede İstanbulluların kamuya açık yerlerde buldukları kitapları okuduktan sonra yine kamuya açık bir yere bırakmaları hedefleniyordu. Bu amaçla kolay okunacak bilgilendirici ve eğitici kitaplar basılmıştı. Bu kitaplar özellikle metro istasyonlarına, otobüs duraklarına ve parklara yerleştirilen özel standlara konuyordu.
Her birinden 15’er bin basılan kitaplar İstanbullular tarafından adeta kapışıldı. Ama projenin kitapların dolaşması, okundukça başkalarına iletilmesi hedefi amacına ulaşamadı. İnsanlar okumak için aldıkları kitapları tekrar seyyar kitap standlarına koymak yerine kendi kitaplıklarına eklemeyi tercih ettiler.
Radikal gazetesinin de benzer nitelikte bir sosyal sorumluluk projesi vardı. “Sokak Kitapları” adlı projede kitap okumanın tercih edileceği düşünülen kafelere özel kitap rafları konulmuştu. Onda da sonuç benzer oldu. İnsanlar okumak için aldıkları kitapları tekrar okunsun diye raflara koymadılar ve proje bir süre sonra durduruldu.
O nedenle Müge İplikçi’nin bindiği taksinin şoförünün kitabı torpido gözünde güvenceye almış olması amaca aykırı ama doğru bir tavır.
Başta Ataşehir Belediyesi başkanı Battal İlgezdi olmak üzere bu proje akıl edip hayata geçirenleri kutluyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ara Güler Müzesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları