Olaylar Ve Görüşler

‘Roboski kavgamız sürecek!’ FERHAT ENCÜ yazdı...

03 Ekim 2017 Salı

Herkesin gözü önünde gerçekleşen Roboski katliamının üstünü örtemezler. Roboski’ye dair şimdiye kadar tüm davalar mağdurlar ve ailelerine yönelik açıldığı için hukuk mücadelemizi AİHM’ye taşıdık. Peşini asla bırakmayacağız

Hukukla herhangi bir alakası olmayan, siyasal bir sürecin gereği ve yargının siyasal iktidar tarafından muhalefeti bastırma aparatı olarak kullanılmasının sonucu olarak arkadaşlarımla birlikte yaklaşık bir yıldır cezaevindeyim. Cezaevi koşullarında, gündemdeki gelişmelere ilişkin görüşlerimi çoğu zaman gecikmeli olarak ve kısıtlı imkânlarla paylaşabiliyorum. Bir süredir, art arda sivil halka yönelik şiddet, işkence ve yaşam hakkı ihlali haberleri alıyoruz. Gündem değişmiyor, konu güncelliğini yitirmiyor.

Keyfi gözaltılar
Yakın zaman önce Van Gevaş’ta mantar toplamaya giden 3 köylümüz, Emniyet’e roketatarla saldırdıkları iddiasıyla gözaltına alınıp işkence gördü. İktidarın medya trolleri tarafından işkence edilmiş fotoğrafları paylaşılan ve saldırının faili olduğu propagandası yapılan Cemal Aslan ve diğer iki kişi, daha sonra serbest bırakıldı.
Hakkâri Şemdinli’de köydeki evlere emirsiz ve usulsüz, tamamen keyfi baskınlar düzenlendi, köyün bütün erkekleri köy meydanında sabaha kadar işkenceden geçirildi. Emniyet’te de devam eden işkencenin izleri, köylülerimizin basına yansıyan fotoğraflarında açıkça görülüyordu. Daha önce de Nusaybin Koruköy’de yaşlı bir köylümüze, Abdi Aykut’a işkence edilmiş, bu insanlık suçunu derhal soruşturması gereken İçişleri Bakanı işkenceyi inkâr etmek bir yana meşrulaştırmaya çalışmıştı. Sonra Abdi Aykut da serbest bırakıldı tabii.

Tekrar 90’lar
İşkence haberlerinin peşi sıra SİHA’larla (Silahlı İnsansız Hava Aracı) bombalanan köylülerin haberleri basına yansıdı, bir kısım basına... Öldürülen köylüleri önce “terörist”, sonra “işbirlikçi” diye gösterdiler. 90’larda da böyle olurdu. Bir çoban öldürülüp baş ucuna bir kalaşnikof bırakılır, “terörist” ilan edilir, konu kapatılırdı. Bu sefer öyle olmadı, HDP’li arkadaşlarımızın ve Sezgin Tanrıkulu’nun ısrarlı çabalarıyla öldürülenlerin sivil olduğu inkâr edilemeyince “Birtakım hatalar olabilir” dediler. Hata dediklerinin ne olduğu malumunuz...

AİHM mahkûm etti
1994’te Türk Hava Kuvvetleri Şırnak’ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerini bombalayarak 38 köylüyü öldürmüştü. Yetkililer olayı örtbas etti, yetersiz soruşturmalarla dosya adaletsizlik arşivinin tozlu raflarında yerini aldı. Roboski’nin de avukatı olan değerli insan hakları savunucusu rahmetli Tahir Elçi’nin titizliği ve hukukçu inadı sayesinde 19 yıl sonra AİHM, Türkiye’yi “köy bombalamak”tan mahkûm etti.

300 haftadır Roboski
2011’de, Roboski’de yine TSK uçaklarınca bombalanarak öldürülen 19’u çocuk 34 kişi için adalet arayışımızda Erdoğan, “30-40 kişilik grup, katırlar, insanlar var. O yükseklikten bu Ahmet midir, Mehmet midir, bilmek mümkün değil. TSK görevini samimi şekilde yapmıştır” demişti.
1994 ve 2011 yıllarında sadece 2 operasyonda 72 sivili öldüren TSK, çıkıp, “Bugüne kadar hiçbir sivil/masum vatandaşımıza yönelik zarar verecek uygulama içinde olmadığını” söyleyebiliyor. Devlet ve TSK’ye göre Kuşkonar’da bombalanan 38 köylü, Roboski’de bombalanan 34 köylü sivil/masum değilmiş! Hakkâri’nin Tale köyünde piknik yaparken bombalananlar da...
Kuşkonar Katliamı’nı devletin dehlizlerinde kaybeden devlet, Roboski katliamını da savcılıklar arasında kaybetmek için uğraştı, başaramadı. Roboski katliamında 300. haftaya geldik. Herkesin gözü önünde gerçekleşmiş bu katliamın üstünü örtemezler, davamız şu an AİHM’de. Ama Roboski ile ilgili bugüne kadar açılan bütün soruşturma ve davalar mağdur yakınlarına açıldı. Roboski’de bir kere bile bombalama emrini kim verdi diye sormayanlar, Roboski’de cenaze günü kaymakamın darp edilmesi davasını tam 6 yıl sonra, sırf tutuklanmama gerekçe yapmak için tozlu raflardan indirdiler, Türkiye siyaseti ve yargısına yaraşır bir şekilde... Ama bu sefer kendilerini de aşarak! Duruşmaların birinde kaymakam, gazilik unvanı için başvuruda bulunduğunu bildirdi. Gazilik unvanı istemek, çocukları bombalanan Roboskili köylüleri “terörist” olarak görmek demektir ve kaymakam da Kürtleri sadece ve ancak “terörist” olarak gördüğünü bir kere daha açık etti.

Hatun annenin cenazesi
Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un cenazesinin “Burası Ermeni, Alevi, terörist mezarlığı değil, siz gömseniz de biz çıkartırız!” tehditleri karşısında defnedildiği mezardan çıkartılması ya da Tale’de bombalanan köylülerin sivil olduklarını ortaya koyan insan hakları savunucusu, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nu boğma teliyle öldürmek için kamuoyundan açık destek talep edilmesi tesadüfi, şaşırtıcı değil. Bu linç güruhu da bu hukukçu akademisyen libası giymiş boğma telci katil namzedi de cesareti ve gücü bakanların, valilerin, TSK’nin açıklamasından alıyor.

Cezasızlık politikası
Devlet, vatandaşını bombalamaz. Devlet, vatandaşlarını ayrıştırmaz. Devlet, ihlalleri soruşturur, faillerini yargılar ve bir daha tekrarlanmaması için engelleyici tedbirler alır. Ancak bu topraklarda devlet vatandaşını bombalamıştır, devlet vatandaşını sürgün etmiştir, devlet vatandaşını ayrıştırmıştır, bir kısım vatandaşın hedef gösterilmesine sessiz kalmıştır. Linçleri seyretmiştir, işkenceyi meşrulaştırmış, cezasızlık politikası ile teşvik etmiştir. Aynı devlet Kürtlerin insan hakları ve hukuk mücadelesini hedef göstermiş, bazen bizzat faili meşhur cinayetlerle öldürmüştür. En son rahmetli Tahir Elçi’yi medyatik bir lince maruz bırakıp Dört Ayaklı Minare dibinde bir tetikle düşmesinin yolunu hazırlamış, tetiği sahiplenerek soruşturma dosyasında arpa boyu yol aldırmamıştır. Bugün, SİHA ile öldürülenlerin sivil olduğunu ispat ettiği, yani sırf hakikati söylediği için Sezgin Tanrıkulu aynı lince maruz kalıyor ve devlet lincin hem seyircisi hem teşvik edicisi konumunda.
Ama bu devran böyle gitmez! “Saraylar saltanatlar çöker / kan susar bir gün / zulüm biter!” Biz bunun kavgasındayız, bizi rehin alanlar bilsin ki “bitmedi daha, sürüyor bu kavga / ve sürecek / yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”

FERHAT ENCÜ 
HDP Şırnak Milletvekili, Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları