Mahzuni’ye saygı

27 Aralık 2017 Çarşamba

Âşık Mahzuni, son halk şairidir. Çok verimli bir sanatçı. 62 yıllık yaşamı boyunca 453 plak, 58 kaset ve 8 kitap yayımlamış. Hakkında belgeseller yapılmış, kitaplar yazılmış. Âşık Mahzuni’nin türkülerini kendi güzel sesinden ve en çok Edip Akbayram’dan, Selda’dan sevmişizdir ama Gülden Karaböcek’ten Zeki Müren’e, Zara ve İbrahim Tatlıses’ten Ahmet Kaya’ya, Mahsun Kırmızıgül’den Murat Göğebakan’a kadar birçok sanatçı eserlerini seslendirmiş. Bu durum da belirli bir kesimin, anlayışın değil tüm halkın ozanı olduğunu, herkese seslenebildiğini ve herkesin onu benimseyip sevdiğini gösteriyor.
Âşık Mahzuni tavır olarak haklardan, özgürlüklerden yana bir şair. Toplumcu, devrimci. Bu görüşleri savunduğu, türkülerine konu edindiği için her zaman başı derde girmiş. Defalarca saldırıya uğramış, evi yakılmış, davalar açılmış, tutuklanmış, mahpus yatmış, işkence görmüş. 2001 yılının sonunda, ölümünden birkaç ay önce “Elhamdülüllah Kızılbaşım ve Laikim. Ben değil yedi sülalem Kızılbaştır. Bir suç varsa o da dedemdedir!” dediği için Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde ağır ceza talebiyle dava edilmiş. Ölmeseydi belki ceza yiyip hapis edilecekti. (bkz. mahzuniserif.com.)
Âşık Mahzuni’nin hem birbirinden güzel ve etkileyici yüzlerce şiir ve türküsü nedeniyle, hem de tavrı ve duruşuyla son halk şairi olduğunu düşünüyorum. Çağdaş Türk Şiiri’nin tarihinde, antolojisinde önemli bir yeri olmalı. Bu açıdan yeterince değerlendirmedik. Hak ettiği yere koymadık.
Mahzuni hakkında yazılan son kitap Ali Öztunç’un Devr-i Mahzuni’si (2. baskı, Doğan Kitap). Ali Öztunç, büyük ozanın yaşamı hakkında bilinmeyenleri yazmış, merak edilen birçok konuyu açıklığa kavuşturmuş. Cezaevinden eşine yazdığı mektuplar, Yılmaz Güney ile cezaevinde yaşadıkları, İbrahim Tatlıses, Zülfü Livaneli ve Fikret Otyam ile mektuplaşmaları, Ahmet Kaya ile özel sohbetleri de kitapta yer alıyor.
Âşık Mahzuni’nin 30 eserinin 32 sanatçı tarafından seslendirildiği “Mahzuni’ye Saygı” (Arda Müzik) albümü de bugünlerde yayımlandı. Yaşarken olduğu gibi bu albümde de hemen her anlayıştan ve tarzdan sanatçıların Mahzuni’nin eserlerini seslendirdiklerini görüyoruz. Burcu Güneş, Teoman, Hayko Cepkin, Ziynet Sali, Kardeş Türküler, Cem Adrian, Funda Arar...
Saygı albümlerindeki çeşitlilik aslında günümüz müzik ortamının adına albüm hazırlanan sanatçıya sevgisinin, ilgisinin bir göstergesi. Âşık Mahzuni için yapılan bir albümde de bu kadar çok ve farklı sanatçının yer alması şaşırtıcı değil. Çünkü büyük ozanın eserleri klasikleşmelerinin yanı sıra halen çok popüler. Eserlerinin yeni yorumlarla seslendirildiğini ve çok sevildiğini görüyoruz.
Saygı albümlerinde sanatçıdan sanatçıya değişen farklı yorumlar, yaklaşımlar olması normal. Bazısı kendi tarzında yorumluyor, bazısı eserin mevcut haliyle, bazısı da kendi tarzı ile eserin esas yapısı arasında bir denge kurmaya çalışıyor. Âşık Mahzuni’nin eserlerini yorumlamadaki zorluk dinleyici olarak hepimizin belleğinde başta Mahzuni’nin olmak üzere Edip Akbayram’ın, Selda’nın ve Anadolu Pop’unun büyük adlarının yorumlarının varlığı. Yeni yorumları ister istemez belleğimizdekilerle karşılaştırıyoruz. Albümde yer alan sanatçılara da söyleme tarzlarına da çeşitli itirazlar, eleştiriler olacaktır. Demet Akalın’ın, Mustafa Ceceli’nin albümde yer alması da eleştiriliyor. Âşık Mahzuni’nin tavrına aykırı olduğu söyleniyor. Oysa Mahzuni’nin eserlerini okuyanlara bir sınır koymadığını biliyoruz. Mustafa Ceceli ile Mahzuni’nin torunu Yiğit Mahzuni, Demet Akalın’la Ahmet Aslan düet yapmış. Âşık Mahzuni gibi büyük bir ustaya bir saygı albümü yetmez, gelecek yıllarda daha farklı bakışlarda, daha tematik albümler yapılabilir. Bu bir başlangıç.
“Mahzuni’ye Saygı” albümünde yer alan yorumların hemen hepsinin kayda değer olduğunu söylemeliyim. Bazıları da kalıcılaşacak, gelecek yıllarda da dinlenecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ara Güler Müzesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları