Kral çıplak: LeBron James

Spor yazarı Ara Gözbek, NBA'de Los Angeles Lakers'ın yıldız oyuncusu LeBron James hakkında bir değerlendirmede bulundu. Gözbek, "LeBron James'i kral olarak kabul edenler olabilir, olacaktır da. Çok büyük ve çok önemli oyuncu olduğunu tabii tartışmıyoruz" dedi.

Yayınlanma: 08.04.2022 - 15:59
Kral çıplak: LeBron James
Abone Ol google-news

Spor yazarı Ara Gözbek NBA'in yıldız basketbolcusu LeBron James hakkında bir yazı kaleme aldı.

Gözbek'in değerlendirmesi şu şekilde:

"Bu konuyu 'bir cisim yaklaşmakta' teorisine de benzetebilirsiniz ya da direkt Titanik'in Kuzey Atlantik sularında Aysberg'e vurmasına da. Evet, Lakers tıpkı Titanik gemisi gibi su almaya başladı ve en üst güvertede kemancılar çalmaya devam etti. Ta ki son katın da suların içinde yüzmeye başlayıncaya kadar. Lakers, sezon başında Southampton Limanı'ndan demir aldı ve vaat edilmiş topraklara doğru yol almaya başladı. Hikayenin bu noktaya geleceğini aslında herkes biraz olsun öngörebiliyordu ama içsesleriyle söylediklerini sesli bir şekilde konuşamadılar. Ama geldik sonun başlangıcına ve şunu çok net diyebiliriz; Kral çıplak!

Aslında bu yazının yörüngesini kimin etrafında döndüreceğime bir türlü karar veremiyordum. Lakers'ın mı yoksa LeBron James'in mi? Ben dedim ki gireyim mutfağa, Allah ne verdiyse pişireyim!

Bir oyuncu düşünün kendine 'Kral' denmesi isteyen, Lise yıllarından beri. Forma numarasını #23 olarak seçen yani basketbolun gelmiş geçmiş en büyük basketbolcusu Michael Jordan'ın numarasını. Sırtında kocaman bir “Chosen One” yani 'seçilmiş olan veya seçilmiş kişi' yazan dövmesi olan. Sahada giydiği ayakkabılarına 'I'm King' yani 'Kral benim' yazıp sahaya çıkan. Bir demecinde gelmiş geçmiş en büyük basketbolcu olduğunu iddia eden. Bütün bu megaloman ve narsist icraatlara imza atan oyuncu LeBron James.

Bir konuda hakkını teslim etmek gerekir. 2003 yılında daha NBA'de bir maça dahi çıkmamışken üzerinde oluşturulan onca beklentiye ve baskıya rağmen ayakta kalabildi ve arkasını doldurabildi. Muhtemelen O'nun yerinde kim olsaydı bunun altında ezilecekti ve psikolojik olarak bükülecekti. Lebron James'in kariyerinde hatta hayatındaki en büyük başarı bu olabilir. Sportif olarak o 2007 yılındaki Cleveland takımını nasıl finale taşıdığını unutmayalım.

LeBron James'i bir istatistik makinesi olarak tanımlayabilirsiniz. NBA kariyerine erken başlamış olması, uzun yıllar ligde oynuyor olması ve sürekli istikrarlı bir şekilde belirli bir üst seviyede performans koyuyor olması zaten onun bütün rekorları alt üst etmesi kaçınılmaz bir durum.

Ama hikayeyi tersten de okuyabilirsiniz. Yani bir oyuncuyu yüceltmek için lehine delil toplayabildiğiniz gibi yermek için de aleyhine delil toplayabilirsiniz. İşin enteresan tarafı bütün bu deliller gerçek olabilir. Muhakemesini ve takdirini yapmak ise kişiden kişiye değişen bir gerçek.

LeBron James'i Michael Jordan'la kıyaslıyor olmaları bence LeBron James adına da bir haksızlık sayılabilir. 'Kim daha büyük' tartışması yapanlar olduğu kadar LeBron James'i 'en büyük oyuncular' listesinde ilk beşe koymayanlar da var. Ben de onlardan biriyim. Benim listemde LeBron James 6ıncı sırada yer alıyor. LeBron James, bırakın Michael Jordan'la kıyaslamayı, rahmetli Kobe Bryant'ın bile gerisinde olduğu kanaatindeyim.

Bu konuya biraz daha derinlemesine gireceğiz ama önce Lakers penceresinden manzaranın nasıl göründüğünü konuşalım. 'Play-in' ile playoff'lara girme umudunu Lakers yitirdi. 'Acaba' dedirtti önce herkese ama şimdi bakılınca şunu düşünüyor herkes; 'Bu Lakers'dan ne köy olur ne kasaba'Herkes faturayı Russell Westbrook'a kesmeye çalışıyor ama bence manasız bir algı bu. Futbolda 'Galatasaray sendromu' gibi. Galatasaray şampiyon olursa başarı Fatih Terim yazıyor, olası bir başarısızlıkta suçlu olarak başkaları hedef gösteriliyor. Açık açık konuşalım; bu başarısızlık baştan sona Lakers yönetimine ve LeBron James'e yazar. Russell Westbrook silah zoruyla Lakers'dan kontrat mı aldı? Sen planlama yapmadan, mutfağa bir chef koymadan, menü ve tarif konusunda hazırlık yapmadan masaya nasıl bir yemek bekleyebilirsin?

Lakers'ın playoff'lar için havlu attığı bir ortamda LeBron James saha kenarında sempatik, eğlenceli ve tabir i caizse 'makara yaptığı' bir hal ve hareketler manzumesi sergilediğini görüyoruz. Bütün NBA kamuoyu Russell Westbrook, Anthony Davis'e sallıyor da biri de çıkıp şu soruyu sormuyor; Ey LeBron James, Miami'ye gidene kadar Cleveland'a işi gücü şakalaşmak olan takım arkadaşlarından dolayı başarısız ve mağdur göründüğünde sana kim arka çıktı? Yine biz medya. Demek ki o Cleveland'daki Hababam Sınıfı'nın 'Güdük Necmi'si kimmiş öğrenmiş olduk. Liderlik böyle bir şey değil ya da O'nun tabiriyle 'Kral'lık.

Oyuncu tartışması ve 'kim daha iyi' sorusu ve 'kim daha büyük' sorusu için çeşitli argümanlar ortaya koyabiliriz. Kobe'nin ilk üç şampiyonluğunun Shaquille O'Neal'a yazıldığı iddia edebilirsiniz ki böyle zaten. O şampiyonlukların Shaq'e yazalım ve tartışmaya öyle devam edelim. Michael Jordan, kariyeri boyunca sahada kendisi dışında 'double team' yani 'ikili sıkıştırma' yapılan başka bir oyuncuyla beraber oynamadı. Bu en keskin ve en net argüman. Kobe, ilk üç şampiyonluğunda Shaq'le oynadı ama diğer iki şampiyonluğunda sıradan bir kadro ile kazanmayı başardı. Ki birinde 'Süper takım' olan Kevin Garnett'li, Paul Pierce'lı, Ray Allen'lı, Rajon Rondo'lu Boston Celtics'i.

LeBron James, 4 sene üst üste finale ulaştığı Miami Heat'te Dwyane Wade ve Chris Bosh'la oynuyordu. 2010'da bu üçlü bir araya gelirken Miami'de bu üç oyuncu ligin en önemli 5 oyuncusunda üçüydü. Miami'de sadece Dirk Nowitzki'si olan, kalan kadronun bugün sokağa çıksa tanımayacağı oyunculardan kurulu Dallas Mavericks'ê şampiyonluğu verdi. 2013'te Ray Allen mucize yaratmasaydı zaten yine kaybedilecekti. Cleveland'da yanında Kyrie Erving vardı zaten. 2016'da Kyrie'nin o üçlüğü zaten şampiyonluğu getirmişti. Golden State ile o serideki Draymond Green'e verilen adil olmayan ceza konusuna hiç girmiyoruz. Gelelim Lakers'a; Anthony Davis gelene kadar şampiyonluk hayal görünüyordu. Bir de pandemi ile beraber kampüs hayatı kuruldu. 'Bubble' adı altında bir bir nevi erkek basketbolcular yurdu kuruldu sırf LeBron bir şampiyonluk daha kazanacak diye.

LeBron James'in Michael Jordan'a göre daha iyi bir maraton koşucusu olduğunu iddia edebilirsiniz. Ama Michael Jordan, 5000 metreyi 100 metre gibi koştu. Yine 5000 metre koştu, koşmadı demiyoruz. Ama 100 metre gibi koştu. Bunu iyi idrak etmemiz gerekiyor.

Basketbolun içinde ve dışında birçok element var; ribaunt, sayı, asist, sosyal faaliyet ve girişin, reklam, sponsorluk, vesaire ve her şey. Bütün bunların toplamı tek bir şey için; kazanmak. Michael Jordan, bir basketbol maçını tek amaç üzerinden oynuyordu; kazanmak. Tripple-double ya da iki fazla ribaunt almanın derdinde değildi. 'Ben kazanmak için oynuyorum' diye çıkıyordu sahaya ve kazanıyordu, kazandırıyordu. Biz ortadaki temel amaçtan bağımsız kalan elementlere daha fazla odaklanıyoruz. Bugün Russell Westbrook'u çok büyük oyuncu falan sanıyoruz. Belki kendi küçük dünyanızdan baktığınızda çok büyük bir oyuncu olarak addedebilirsiniz ama istatistiklerin dışında onu tanımlayabileceğiniz herhangi bir element yok, 'kazanmak' gibi. Bunun ayrımları ve tanımlamaları konusunda problem yaşıyoruz mevcut NBA ve basketbol kamuoyu.

Baksanız muhtemelen Russell Westbrook'un istatistikleri Charles Barkley'den iyidir. Hangisi daha büyük oyuncu? Charles Barkley'nin NBA tarihi ve haritasındaki yeriyle Russell Westbrook'unki aynı mı?

Klay Thompson'ı istatistikler üzerinden okuyarak Reggie Miller ve Ray Allen'dan daha büyük bir oyuncu olduğunu iddia eden bir zihniyet bu yazdığımız yazıdan zaten ne anlayacak. En iyi şutör en yüzdeli adam değil. Attığı şutun değeri olanıdır. Bir maçın kazanılmasında ibreyi ne kadar etkilediğidir. Klay Thompson, kariyerinde henüz bir takımı, bir camiayı, bir şehri sırtında mı taşımış? Reggie Miller, o küçük Indiana Pacer takımını yıllarca sırtında taşıdı, yıllarca yarışmacı takım seviyesinde tuttu. Kariyerinde devamında olmasa da Ray Allen, oynadığı takımları yıllarca sırtında taşıdı. Keza daha sonra ilerleyen kariyerinde gerek Boston'da, gerek Miami'de ne kadar fark yarattığını gördük. Ki Miami'de basketbol tarihinin gidişatına yön veren bir pozisyondaki başrol oyuncuydu.

O yüzden LeBron James'i kral olarak kabul edenler olabilir, olacaktır da. Çok büyük ve çok önemli oyuncu olduğunu tabii tartışmıyoruz burada. Tartışsak komik duruma düşeriz. Zaten fotoğrafı incelerken meselenin önce röntgenini çekmek gerekiyor. Çünkü büyüklük de, krallık da, birçok şey de sayılarla okunmuyor. Yaptıklarının ne kadar efektif olduğuyla, bunun ise değerinin ne olduğuyla tanımlanabiliyor."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler